Travmalardan Nasıl İyileşir?
Travmalar neredeyse herkesin hayatında irili ufaklı mutlaka var, özellikle benim jenerasyonum ve bir önceki jenerasyon. Yani baby boomer ve ( X ) kuşağı denen kısım bu anlamda nasibini en yüksek oranda alan kuşaklar. ( Y ) kuşağı dediğimiz kuşak ise travmalı anne-babaların yüklerini taşımaktan yorgun bir nesil.
Travmalar neredeyse herkesin hayatında irili ufaklı mutlaka var, özellikle benim jenerasyonum ve bir önceki jenerasyon. Yani baby boomer ve ( X ) kuşağı denen kısım bu anlamda nasibini en yüksek oranda alan kuşaklar. ( Y ) kuşağı dediğimiz kuşak ise travmalı anne-babaların yüklerini taşımaktan yorgun bir nesil, ( Z ) kuşağı ise dünyayı yeniden yaratmaya gelmiş bununla birlikte genetik mirasları ile kendi yetenekleri arasında bir nebze sıkışmış bir nesil.
Dolayısı ile hem genetik olarak aktarılan travmalarla hem de yaşam boyu öğrendiğimiz deneyimlerle dolu insanlarız çoğumuz.
Travmalarda genellikle anne ve babayla ilişkiler, kişinin evli olup olmadığı, çocukları varsa cinsiyetleri ve yaşları, çocuklar açısından eşlerin yaşam deneyimleri vs. gibi birçok konu birlikte inceleniyor. Bunun için bir uzman desteği almak, en azından travmalarla yüzleşme ve onları dengeleme sürecini ve iyileşme sürecini hızlandırmak ve yapılandırmak adına önemlidir.
“Travmalarımı hayatımdan nasıl çıkartabilirim” diye soranlar oluyor. Buradan başlamak istiyorum işe.
Üzgünüm ki travmaları hayatınızdan çıkartmak gibi bir durum söz konusu değil.
Bunu direkt ve net olarak söyleyebilirim. Ve çıkmamaları da aslında çok daha sağlıklı bana sorarsanız. Çünkü yaşadığınız her bir deneyim ve bu deneyimler sonrasında yaptığınız seçimler kendi gelişiminizi size net olarak göstermek adına önemlidir.
Bir diğer yandan hayatınızdan çıkartamazsınız, çünkü o durumu yaşadınız, deneyimlediniz, o olayı yaşayana kadar edindiğiniz bilgiler ile o an yaşadığınız deneyimin bilgilerini birleştirerek o AN’a bir anlam yüklediniz ve onu bir travma olarak kabul edip zihninize kaydettiniz. Bu bilgi, deneyim, olay, his sizde, tüm hücrelerinizde mevcut.
Peki, hayatınızdan çıkartamıyorsanız ne yapacaksınız?
Kabule geçeceksiniz! Şimdi birçoğunuzun içi ürperdi “ ama nasıl olur” diye sesler zihinde yankılanıyordur sanırım. Bende öyle olmuştu çünkü :)
Evet, doğru okudunuz, yaşadığınız her ne ise önce kabule geçmeniz gerekiyor. Yani “evet, ben bu olayı yaşadım, o an şartlar buydu, böyle oldu ve ben bu durumu şöyle adlandırdım ya da yorumladım. Benim yorumlarım nedeni ile de olay içimde büyüdü ve bazıları tekrarlanıyor bunun şimdi farkına varıyorum” diyebilmeniz önemli. Yaşadığınız her ne ise 30 – 40 – 50 yıl geçmiş üzerinden siz hala oradasınız, o zaman bırakın hayatınızdan çıkartmayı dönüşmesine bile fırsat tanımıyorsunuz.
Bir travmanın dönüşmesi için en önemli iki adım var kabule geçmek ve hazmetmek bu ikisini yapmadığınızda ilerleme şansınız ne yazık ki yok. Bu süreçte bir uzman desteği almanız elbette önemli.
Kabule geçip hazmettiğinizde işler daha kolaylaşıyor ve o AN’ı dönüştürebiliyorsunuz. Yani o olaya verdiğiniz anlamı, koyduğunuz ismi, hissettiğiniz duyguları yeniden yapılandırabiliyorsunuz. Bu yapılandırmayı yine bir uzmanla birlikte doğru yönlendirmelerle çok daha kolay ve hızlı yapabilirsiniz.
Kendimde dâhil olmak üzere bu kabule geçiş sürecinde birçoğumuz zorlanıyoruz bunun farkındayım, bununla birlikte bu direnç sadece bize zarar veriyor. Eğer kurban bilincinde isek, acıdan beslenmeyi alışkanlık edinmiş isek kabule geçiş süreci uzuyor ve zorlaşıyor. O zaman kabule geçme seviyesine gelmeden önce kurban bilincinden ya da acıdan beslenme arzumuzdan özgürleşmemiz gerekiyor.
“ ama şu şöyleydi ”
“ ama o böyle yaptı ”
“ ama ben bunu yapamıyorum ”
“ ama neden ben affediyorum ”
“ neden ben kabule geçiyorum ki ”
“ ama benim ne suçum var? ”
“ ama o bana böyle davrandı ”
“ ama o benim hakkımı yedi ” ….. gibi
“AMA” temalı cümlelere saplandığınız sürece olduğunuz yerden dışarı çıkamaz ve ilerleyemezsiniz. Sonuçta olan oldu, kimin ne yaptığının ya da yapmadığının bir önemi kalmadı dolayısı ile o bataklığın içinden çıkıp yemyeşil çimenli, rengarenk çiçekli toprağa adım atmanızın vakti geldi.
Şimdi bu konuda nefesle neler yapılabilir ona bakalım.
Öncelikle şunu belirteyim; tekrar vurgulamam gerekirse ağır, eski ve tekrarlayan travmalar varsa uzman desteği almanız çok önemli. Destek alamadığınız durumlarda neler yapabileceğinizi sorarsanız o zaman önerim şudur;
Sabah uyandığınızda, daha tam uyanmadan, gözlerinizi açtığınız ilk saniyeler burundan derin güzel nefesler alırken “ şükürler olsun hayattayım, yeni bir gün ve yeni bir şans, bu şansı hayatımı güzelleştirmek için kullanacağım ve şuandan itibaren içimdeki sevgi kanalımı açmayı, genişletmeyi ve yaymayı seçiyorum” diyebilir, burundan aldığınız nefesleri ağzınızdan hatta gırtlağınızdan Hoooh sesi çıkartır gibi olabildiğince uzun sürede verirken, “ içimde sakladığım, tutunduğum, direndiğim, inandığım bana hizmet etmeyen ne varsa serbest bırakıyorum diyebilirsiniz, yaşadığınız olayları ve travmaları düşünerek onları serbest bırakıyorum, özgürleşiyorum, yenileniyorum, ben huzurlu bir hayatı hak ediyorum ve huzurlu yaşamak için kendime izin veriyorum” diyebilirsiniz, taravmanızla ilgili olarak o anı, kişi ya da kişileri ve hatta kendinizi nefes verirken özgürleştirebilirsiniz. Bunları yaparken travmalarınıza ve dahil olan kişilere teşekkür edebilirsiniz.
Tabi ki bu çalışmalar bir kez yapmayla olamıyor. O yüzden her zaman dediğimiz gibi en az 21 gün ve sabah kesin yapmakla birlikte gün içinde aklınıza geldikçe ve akşam uykuya dalmadan önce bu çalışmaları yapmanız önemlidir. 21 gün en az süre, siz kendi inanç sisteminiz, değişime izin verişiniz, değişimi isteyişiniz ölçüsünde belki 1 ay, belki 1 yıl belki 10 yıl bu çalışmayı yapmanız gerekebilir. Bu çalışma sizin travmalarını çözümlemeyecek olmakla birlikte odağını değiştirmiş, yeni bir adım atma gücü yaratmış, sizi şu AN’a getirmiş olacak. Bu sayede geçmişe ve travmalara odaklı yaşamak yerine geleceğe, yaratıma, üretime ve yeni güzelliklere odaklı olarak yaşamaya başlamanıza yardımcı olacak.
Şöyle düşünün şuan 30 yaşındasınız ve 1 yaşınızdayken bir travma yaşadınız. 30 yıldır içinizde bunu taşıyorsunuz artık ya nasır bağlamıştır ya da bedeninize yapışmıştır. Dolayısı ile o nasırın tedavisi, o yapışkanın temizlenmesi bir süreç ve çaba ister ve iyileşme süreci tamamen sizinle, sizin olaya verdiğiniz anlam, değişime verdiğiniz izin, değişmek isteğinizin ölçüsüyle ilgilidir. Siz anda yaşamayı seçtiğiniz sürece geçmişsinizin sesi, sizin seçiminiz ve bu çalışmalarla birlikte otomatik olarak kısılmış ve siz de ÖZ varlığınız ile yaşamaya başlamış olacaksınız.
Bu yolda size yardımcı olacak bir teknik daha paylaşayım; Bu da çok etkili ve kolay bir uygulamadır, saniyeler içinde duygu değişimi yaratabilirsiniz. Bu çalışmayı derin travmalarınızda ve özellikle yalnızken uygulamanızı kesinlikle önermiyorum. Derin travmalarda mutlaka ve mutlaka bir uzman gözetiminde çalışmanız önemli. Şuan daha hafif, tek başınıza deneyebileceğiniz, yakın geçmişinize ait kendi kendinize yönetmenizin kolay olacağı bir deneyim seçerek uygulayabilirsiniz
Bir yere dik ve rahat şekilde oturun eller ayaklar çapraz olmadan ayaklar yere tam bassın, eller dizlerin üzerinde olabilir, omuzlar serbest. Gözlerinizi kapatıp önce burundan 10 tane derin ve uzun nefes alıp verin hemen ardından ağızdan 20 tane seri, sesli ve derin nefes alıp verin. Sonrasında normal nefes alış verişine geçerek kendinizi rahatlatarak gözleriniz kapılı yaşadığınız travmayı gözünüzün önüne getirin. Tüm ayrıntıları ve duygusuyla o anı yaşayın. Hatta daha ötesine, yaşadığınızdan daha kötü olabilecek seviyeye kadar hissedin ve imgeleyin. Yani daha kötü hali ne olabilirdi tüm ayrıntıları ile imgeleyin. Sonra o olayda hangi duygunuz (öfke, kırgınlık, çaresizlik vs ) ağır ise önce onu bulun ve sonra o duyguyu vücudunuzun neresinde hissediyorsunuz onu bulun. en yoğun olarak o duygunun tam noktasını bulduktan sonra ona bir renk verin. Örneğin çaresizlik diyelim, o çaresizliğin bir rengi olsun. Normalde hangi elinizi kullanıyorsanız tam ters elinizle ( solaksanız sağ elinizle, sağlaksanız sol elinizle) o renkli duyguyu tutun önce kalbinize getirin sonra başka bir renk vererek kalbinizden aşağı doğru indirin ve ayaklarınızın altından o renkli duyguyu toprağa bırakın. Bu renk taşıma işlemini üç kez yaptıktan sonra 3 tane derin nefes alıp vererek 10 saniye gözlerinizi açın etrafınıza bir bakın sonra tekrar gözlerinizi kapatıp o travmayı tekrar görmeye çalışın. Hala aynı etkide mi? yoksa biraz daha hafifledi mi? gözlemleyin. Muhtemelen ilk etkisi kalmamıştır. Bu çalışmayı travma aklınıza geldiğinde ya da o travmanın sizde yarattığı duygu aklınıza geldiğinde ( örnek olarak çaresizlik demiştik) bu çalışmayı tekrarlayın. Travma ve yarattığı duygu aklınıza gelmeyene kadar, ya da aklınıza geldiğinde o duyguyu size hissettirmeyi bırakana kadar bu çalışmayı yapabilirsiniz.
Ve konuyu bitirirken önemli bir detay daha paylaşmak isterim. Son günlerde üzerinde epeyce durduğum bir konu bu.
Hayatınızda hangi konularda tekrara giriyorsunuz bunu bir gözlemleyin lütfen. Ve her tekrarda ne oluyor? Son gelen tekrar bir öncekinden hangi farkları taşıyor? Bunları bir gözlemleyin. Hayatımızda tekrarlar olur, tekrara girmemiz normaldir. Önemli olan o tekrarlarda bizim nasıl olduğumuz ve nasıl durduğumuzdur. Yani hepsinde kurban mıyız? Aynı kişi miyiz? Eğer tekrar eden olay dışında biz ve duygularımız aynı ise ziyandayız demektir. Tekrar eden olay aynı biz farkındalıkla onu yönetebilir ve yapılandırabilir kapasitede isek, içindeki faydayı yakalayabiliyor isek o zaman değişmiş ve dönüşmüşüz demektir. Bu gerçekten çok değerli ve kıymetli bir durumdur.
Gözlemleyin diyorum dikkat ederseniz, düşünün demiyorum. Düşündüğünüzde yoruma girer işin içinden çıkamazsınız ve yenilerine bile bile davetiye çıkartmış olursunuz. Gözlemlediğinizde ise yorum yapmadan, sadece olanı görebilirsiniz. Değişim gözlemle başlar bunu her daim hatırlayın.
Kabule geçişiniz kolay, şifanız hızlı ve daim olsun niyetiyle
Sevgi ve ışıkla
Dilek Torun
En güncel gelişmelerden hemen haberdar olmak için Telegram kanalımıza katılın!