Kaybettim Zannettiklerimiz
Kaybettim diye düşündüklerimizi gerçekten yitirmiş oluyor muyuz? Yaşam yolculuğumuzda hem sevdiklerimizden hem de nitelik ve özelliklerimizden kaybettiklerimiz oluyor. Bu kayıpları nasıl değerlendirmeliyiz? Yitiklerimizin ve bize çıkarılan dersin ehemmiyetini sorgulayan bir yazıyla sizinle beraberiz.
Kaybetmek kelimesi yitirmek anlamına geldiği gibi, bir nesnenin, nitelik ve özelliklerinin veya bir kişinin nerde bulunduğunu bilememek anlamalarına da gelmektedir.
Bir diğer anlamıda mağlup olmak yani yenilmektir.
Hayatında kaybetme duygusunu en çok nerde ve nezaman yaşadın?
Kimi insan bir yakını vefat ettiğinde kaybetme duygusunu en derininde yaşar. Bu duygu kişiden kişiye farklılık gösterir. Vefat eden kişiye göre duygunun yoğunluğu değişkendir.
En yakın zamanda yitirdiğin birisi oldu mu?
Veya yitirdiğini hissettiğin niteliklerin veya özelliklerin zihnini meşgul ediyor mu?
Aslında birisini veya birşeyi kaybettiğimizde yaşadığımız duygu, ona yüklediğimiz anlamla ilişkilidir. Birşeye nekadar anlam yüklerseniz, onu yitirdiğinizde okadar üzülürsünüz.
Sevdiklerimiz bu dıyardan ayrıldıklarında gerçekten onları kaybetmiş oluyor muyuz?
Bir yok oluş yoktur. İnsanoğlu bu dünyaya halife seçilmiştir. Bu dünyada imtihanlardan geçer. Doğruyu ve yanlışı ayırt etmesi için bir sınavdadır. Hakkı seçmekle ve hakkı tavsiye etmekle görevlendirilmiştir. Hakkı tavsiye etmeden önce kendi ilahi gerçeği yaşamalı ve üzerine yapışan batıllardan arınmalıdır. Bazen zor ve bazen kolay sınavlardan geçer. Bu sınavlardan geçerken fıtratını unutmamalı ve onu yitirmemelidir.
Bir canlı öldüğünde bu dünyadan başka bir dıyara geçiş yapar. Kişi dünya hayatında bir uykudadır. Zannettiklerimiz ve inandıklarımız kadar hakkı biliriz. Asıl gerçekler ölümden sonra ortaya çıkar ve insan hakikate uyanır.
Bu dünyadan göç eden birisi faydalı bir insan olduysa hatıraları ve geride bıraktıkları onu yaşatır ve ölümden sonrasına bu ameller fayda sağlayacaktır.
Sevdiklerimiz bizden ayrıldıklarında en derin acıları yaşayabiliriz. Bu kişiler olamadan nasıl yaşarız diye düşünürüz. Onlarsız bu hayatın bir anlamı kalmaz diye inandırırız kendimizi. Kimimiz birdaha onları göremicez diye hayıflanırız. Aslında birçok yerde kendimize üzülür ve ağlarız. Sevdiklerimiz yakınımızdan veya dünyadan gittikçe yalnızlıktan ve terk edilmekten korkarız. Belkide bilinçaltımız, beklentilerimiz karşılanamıyacak diye bizleri bilinçsizce endişeye sokar. Sevdiklerimizle olan bağlarımızdan beslenmişizdir. Bize öncülük etmişlerdir. Bu yüzden bütün bağları koparmak kolay ve doğru olan bir şey değildir.
Kişiyi yitirdiğimiz için yas tutmak en elzem ihtiyaçlardan olduğu gibi vefat eden kişiye güzel hatıralarıyla veda etmekte okadar önemlidir. İnsanların arasındaki bağlardan bir ömür boyu besleniriz ve bu alışveriş hayati ihtiyaçtır. Kişilerle olan pozitif bağlar bizi güçlendirir. Negatif bağlar hayat akışımızı engeller ve olumsuzlukları getirir. Bu yüzden yaşayan kişilerle nasıl olumsuz bağlarımızı kesiyorsak, vefat edenlerle de negatif bağları kesmemiz gerekir. Bu işlem kişinin ruhunu rahatlattığı gibi rahmetli olanın da ruhunu hafifleticektir. İnsanlar ölselerde kozmik bağlar devam eder ve nesilden nesile devamlılık gösterir.
Kendimize ve neslimize bir iyilik yapmak istiyorsak bağlarımızı arındırmalıyız. Kozmik bağlar olumsuz bağlardan temizlendikçe nesiller feraha erer.
Bununla birlikte atalarımızdan gelen özümüzün farkına varmak ve onu yaşatmak geleceğimize en büyük hediyedir.
Bütün güzelliklerin ve değerlerin yitirildiği bu çağda kişi özüne sahip çıkmalı ve faydalı olanı uygulayarak tavsiye etmelidir.
Unutmayalım ki en büyük yitik özünü kaybetmektir.
Simdi kalk ve özünü yaşatmaya niyetlen!
''Kaybettim'' zannettiklerinin pozitif bağlarını bul ve onları yaşat.
İşte ozaman sevdiklerine en büyük iyiliği yapmış olursun...
Bütünsel Yaşam Ve Nefes Koçu
Zülal Pelit
En güncel gelişmelerden hemen haberdar olmak için Telegram kanalımıza katılın!