Vesvese Sözlüğü 86- Çaresiz De Sensin Çare De
İnsan, yaratılmışların hem en mükemmeli hem de aşağıların da aşağısında bir varlık. Her haliyle dengeye gelebilmek için, gücünü nereden aldığını, çarenin nereden geldiğini, asıl güç sahibinin ise kim olduğunu, kendi varlığını da ortaya koyarak bilmesi önemli...
Hayat boyu, insanın umutla ilerlediği, çözüm bulduğu olası sonuçlarla devam ettiği bir yaşam sürdürmek istiyoruz. Çünkü umutlar, çareler bizi hayata bağlayıcı bir unsur olarak karşımıza çıkıyor. Her şeye gücümüz yetiyor, örneğin müthiş bir irademiz var, çok çalışkanız, azimliyiz, zekamız yerinde, para, bilgi, akıl hepsi mevcut…Dünyadan kopmamak için, kendi varlığımızı ortaya koyabilmek için sıkı sıkıya tutunuyoruz bu kaynaklara
Peki, gücümüzü sadece bu kaynaklardan mı alırız?
Ya da her şeye çare olabilmek için bu kaynaklar yeterli midir?
Böylelikle tekdüze devam eden bir yaşantımızda birden beklenmedik bir gelişme yaşıyoruz. Ve olay sonunda aklımızda kalan soru;
Şimdi ne olacak?
Çare ne?
...
Sorular arttıkça kendimizi daha da güçsüz hissediyoruz. Bunun gibi de tüm bu dünyevi arzuları insanın elinden çekildiğinde kalan tek duygu çaresizliktir, güçsüzlük, acizlik hissidir. İşte insanın ilk defa acziyetini anladığı nokta. Kendi benliğinin tükendiğini gördüğü nokta. Tam acizlik noktası.Yani en dip sıfır noktası. Umutların tükendiği, elinden bir şey gelmediği, çözüm bulamama hali. Tüm kapıların kapandığı bir nevi çaresizlik hissi. Olasılıkların bittiği yer…
Tüm bu hissiyatlar ise dengede olmama halinden kaynaklanıyor. Biraz daha derinlere inersek, bu kaynağın da altında bazı korkularımız yatıyor.
Yetersizlik hissi. Her şeye yetebilme ihtiyacı.
Değersizlik korkusu. Güçlü olursa değerli olduğunu bilme, değerini güçten alma.
Ve en önemlisi ise ölüm korkusu. Çaresiz ve ümidini kaybetmişlik hissi, yokluk inancı.
Daha ileri boyutları; Ne yaparsam yapayım olmuyor, o halde bir şey yapamayacak duruma gelme.
Tüm bu korkuların alt metinlerinde ise, insanın, insan olarak kendini tanıyamaması, insan rolünü üstlenememesi, yaratıcı ile kendi görevlerini karıştırması, kendi sınırlarını bilmemesi yatıyor. Tam bir teslimiyet halinden bahsediyorum. İnsan olduğumuzu, kul olduğumuzu ve kulluk görevlerimizi unutmadan yaratıcıya tam tevekkül edebilme hali.
İnsan olarak kendini tanıyabilme hali ise dengede olabilmekten geçiyor. İnsan, yaratılmışların hem en mükemmeli hem de aşağıların da aşağısında bir varlık. Her haliyle dengeye gelebilmek için, gücünü nereden aldığını, çarenin nereden geldiğini, asıl güç sahibinin ise kim olduğunu, kendi varlığını da ortaya koyarak bilmesi önemli.
Çaresiz olan da kendisi, çare de.
Aciz hisseden de kendisi, güçlü olan da.
Çünkü aynı kendisinin gönderildiği gibi hepsi “Mutlak Bir” den gönderiliyor.
Her halimizle dengede olabilme duasıyla…
Sevgiler.
YAZAR: EDANUR AKYOL
Yazar'ın diğer yazılarına ulaşmak için
En güncel gelişmelerden hemen haberdar olmak için Telegram kanalımıza katılın!