Yüzyıl Sonraki Torunuma Mektup-37
Merhabalar benim soyumdan gelen torunum, akrabam veya her kimsen ve bu mektup ulaşmış ise... 35 yaşındayım ve böyle bir mektup yazacağım hiç aklıma gelmezdi ta ki Bülent GARDİYANOĞLU Hocam ile karşılaşana kadar. Evet şu an ne yazacağımı bilmiyorum. İçimden geldiği gibi yazmak en doğrusu olacak sanki.
Merhabalar benim soyumdan gelen torunum, akrabam veya her kimsen ve bu mektup ulaşmış ise... 35 yaşındayım ve böyle bir mektup yazacağım hiç aklıma gelmezdi ta ki Bülent GARDİYANOĞLU Hocam ile karşılaşana kadar. Evet şu an ne yazacağımı bilmiyorum. İçimden geldiği gibi yazmak en doğrusu olacak sanki.
Evet hayat ne garip değil mi . Şu an 100 yıl sonrayı hayal etmeye çalışıyorum yıl yaklaşık 2122. Vay be.. 100 yıl önceye gidip acaba Dünyada neler vardı ve 100 yılda neler değişti kısaca yazmak istiyorum. Evet Yıl 1922. 100 yıl önce. Bu yıllarda dünyada görülebilecek büyük ölümlere yıkıma ve yokluklara sebebiyet veren 1. Dünya savaşı daha yeni bitmişti. Çok sayıda devlet büyük insan kaybına uğramış, sırf devletler daha zengin olmak için idealizm zırvasıyla birçok masum kanı akmıştı. O zamanlar silah uçak araba vs daha yeni yeni üretiliyor. Her şehir yıkık dökük . Anneler babaların ağıtları gökyüzünü ağlatıyor. Giyecek kıyafet yok Yiyecek ekmek bulmak çok zor daha da kötüsü İnternetin i si bile yok. Acaba o zaman dedem bana mektup yazsa acaba ne yazardı diye düşünmüyor değilim şu an. Zannedersem savaşın kötülüklerinden bahseder bizlere savaşmamak için elimizden ne geliyorsa yapmamamızı söylerdi. Tabi bunun yanında eski aile bağları, sevgi, saygı, merhamet, dürüstlük, adalet gibi kavramların ne denli önemli olduğunu ailemizle, sevdiklerimizle birlikte sağlıklı huzurlu bir yaşantımız olması gerektiğini anlatırdı tabi mutlaka bir meslek sahibi olmamızı da isterdi. Tabi o zamanlar tohumlarımız organik her şey doğal, gıdaların raf ömrünü artırmak için konulan kimyasallar olmadığı için doğal yaşamı korumamız gerektiği belki aklına gelmezdi.
Konumuz aslında bizim 100 yıl sonraya mesajımız ama insan bunları düşünmeden de edemiyor. 100 yıl da neler neler değişmiş meğerki Allah bilir daha neler de değişecek. Burada önemli olan bizi biz yapan değerleri kaybetmeden zamanın şartlarına göre en iyi insan olabilmeyi başarabilmek.
Tecrübe çok önemli bir kriter. Keşke 100 yaşındaki bir kişinin düşüncesi ve tecrübesi ile 35 yaşında olabilsem galiba bize söylenen öğütleri daha iyi kavrayabilirdim. Ve hayatı daha güzel yaşayabilirdim. Önemli olan şey bence farkındalık. Hakikat farkındalıktır çünkü. 100 yıl sonra her ne değişirse değişsin İnsan yine aynı insan olarak kalacaktır. İnsanı insan yapan değerlerin farkında olabilirsek hayata farklı bir bakış açısı ile bakabiliriz.
Hedefi olmalı insanın. Araç ile amacı birbirine karıştırmamalı. Hedefine giden basamakları kabiliyetine göre basamak basamak çıkmalı. Basamakları 3 er 4 er çıkmaya da kalkmamalı çünkü yüksekten düşen iflah olmaz pek.
Evet 100 yıl sonraki gençler Yazarken bile tuhaf hissettim. Mektubumu birkaç öğüt ile bitirmek istiyorum. Sabırlı olun, affedici olun, nefes alış verişinize dikkat edin ( daha sakin daha yavaş nefesler insanın kendini kontrol mekanizmasını dengeye alır), anne babaya çok değer verin. Eğer sizi kırarlarsa, üzerlerse siz sadece affedin. Bilin ki bu sizin için daha hayırlı olacaktır. Atalarımız ne demiş ( ben de ata olmuş olacağım bu mektup okunurken) Ne ekersen onu biçersin. Babanı affedersen oğlun da seni affeder, annene bakarsan kızın da sana bakar. Ve Allah ile bol bol konuşun, bol bol isteyin O her şeyin sahibi sonsuz Kudret sahibi. Allaha emanet olun kalın sağlıcakla.
Kamil Özdemir
En güncel gelişmelerden hemen haberdar olmak için Telegram kanalımıza katılın!