Akıştaki Dinginlik
Su gibi olmak, dinginliğe giden yolda insanın kendini bulmasında büyük bir adımdır.
Zaman ve hayat birbirleriyle bağlantılı olarak akış içerisindeler. Hayat ve zaman su gibi akıyor. Yavaş veya hızlı, durgun veya şiddetli; fark etmeksizin akmaya da devam ediyor.
Bazen yalnız kalmaya, sakinleşmeye ihtiyaç duyarız ve kendimizi her şeyden, herkesten soyutlarız. Bir köşeye çekilip hayatın dışına iteriz kendimizi. Çekildiğimiz köşede ne kadar uzun kalırsak hayatı yakalamak da o kadar zor olur bizim için. Çünkü hayat bizimle beraber durmaz, devam eder. Kendimizi hayatın dışına itmek yerine akışa bırakmak daha iyi bir çözümdür. Dinginliği, huzuru köşede beklemekten ziyade akışın içinde bulabiliriz. Unutmayalım ki, akışta olan nehir dingindir.
İnsan yalnız ve sessiz ortamda kaldığında az çok kendini keşfedebileceğini düşünür ama durmak yerine bir nehir gibi akarken de insan kendini keşfedebilir. Kişisel olarak gelişmek isteyen kişi, akışla bütün olmalı. Kişi akışta olup yoluna devam ettikçe engellerini aşar, kendi özelliklerini keşfeder, yeni deneyimler kazanır ve öğrenir. Bir köşeye çekilen kişi bunları yapamaz. Çünkü, hayatın dışında durdukça melankoli sarar insanı. Kötümserlikten kurtulup iyimser olma yollarının arasında akışta olmak vardır. Zamana tutunup beraber ilerlerken attığı her adımda insan keşfeder ve geliştirir kendini.
Dingin kişi, akışın içinde olan kişidir. Olaylarla nasıl başa çıkacağını bilecek deneyimler kazanmıştır. Bu akışın içinde yaşadığı kötü olaylarda kendini soyutlamaktan ziyade sakinlikle yaklaşan, çözüm bulan kişidir. Bir çok konuda profesyonelleşmiştir ve profesyonelleşmeye devam eder. Bir nehir gibi sakince akmayı öğrenmiştir.
Özetle, insan kendini ve olayları akışa bıraktıkça, deneyimlerinden ders çıkardıkça karşısına çıkacak sorunların üstesinden kolayca ve sakin bir şekilde gelmeyi öğrenecektir. Çünkü, sakin olunmadığı sürece kişinin karar vermesi ve kendini keşfetmesi zorlaşır.
En güncel gelişmelerden hemen haberdar olmak için Telegram kanalımıza katılın!