Vesvese Sözlüğü 82- Sevgi Ağacı

Sevgi içerisinde büyüyen çocuklar, daha özgüvenli, başarılı olurlar ve içlerinde yetiştirdikleri sevgi ağacının yapraklarını, meyvelerini çevrelerine dağıtırlar. Böyle insanlara pozitif insanlar diyoruz. Onlardan elektrik aldık, ne güzel insan diyoruz. Bununla birlikte tam tersi durumda yani içerisinde bir sevgi ağacı yetiştirememiş olan insanın içinde sevgi hep fide olarak kalıyor...

Vesvese Sözlüğü 82- Sevgi Ağacı

Geçenlerde bir sohbet esnasında hoca hanım yaratılıştan, yaratılmaktan bahsediyordu. Bizlere sordu: “Allah ilk neyi yarattı?” diye. Biz dinleyenler de hemen “Allah ilk kalemi yarattı” dedik. Şöyle hemen küçük bir tebessümle kafasını salladı ve: “Hayır biraz daha düşünün bulursunuz.” dedi. “Herkesin, her canlının ihtiyacı olan bir şey” diye de ekledi. O kadar çok şey söyledik ki hepsine “hayır” dedi. O zaman biz de:” Hocam siz söyleyin.” dedik. Hoca da: ”Allah daha kalemi yaratmadan önce SEVGİyi yarattı.” dedi. Lise çağlarında derslerde öğrendiğimiz Maslow geldi birden aklıma, o da ihtiyaçlar hiyerarşi piramidinde fizyolojik ihtiyaçlar, güven ihtiyacının hemen üstüne  üçüncü basamağa koymuştu sevgi ihtiyacını.

İnsan; demek oluyor ki görünmeyen, sadece hissedilen bu varlığa: SEVGİye çok ihtiyaç duyuyor. Üstelik bu ihtiyaç anne karnına düştükten hemen sonra başlıyor. Anne karnında sevgi ile sahiplenilen bebekler, bebeklikten başlayıp, çocukluğunuda sevgi içinde geçirenlerin davranışları ile bunun tam tersi, sevgisiz büyüyen çocukların sevgisiz yetişmiş oldukları davranışlarındaki farklılık yetişkinlik döneminde  fark edilebiliyor.

Sevgi içerisinde büyüyen çocuklar, daha özgüvenli, başarılı olurlar ve içlerinde yetiştirdikleri sevgi ağacının yapraklarını, meyvelerini çevrelerine dağıtırlar. Böyle insanlara pozitif insanlar diyoruz. Onlardan elektrik aldık, ne güzel insan diyoruz. Bununla birlikte tam tersi durumda yani içerisinde bir sevgi ağacı yetiştirememiş olan insanın içinde sevgi hep fide olarak kalıyor. Daha sonra yetişkinlikte bu ağacı büyütmek için çevresinden sevgi depolamaya çalışıyor. Bana biraz sevgi gösterin,, ihtiyacı ile: ” Aman karşıdaki beni sevsin, yeter ki bu ihtiyacımı karşılasın,der.” Sevgi ihtiyacının karşılanması için ilişki içerisinde olduğu insanların her dediğini yapmaya ve onu kırmamaya çalışır. Kısacası ona sevimli görünmek ve onu kaybetmemek için elinden geleni yapar.

Ard niyetli insanlar; sevgiye ihtiyaç duyanların, bu sessizliğini, kendilerine bağlılığını kullanmaya başlarlar ve işleri bitince de sırtlarını dönüp ipleri koparırlar. Sevgi ihtiyacını onların üzerinden karşılamaya çalışan kişi ise böyle bir durumla karşılaşınca kendini kullanılmış, üzeri karalanmış ve sonunda buruşturulup çöpe atılmış bir kağıt parçasına benzetir. Her dediğini yaptım, bana bunu neden yaptı, neden beni terk etti? deyip hatanın kendinden kaynaklandığını düşünür. Keşke daha fazla sessiz kalıp, daha uysal olsaydım gibi düşüncelerden kurtulamazlar.

Üstelik bu ilişki sürerken sevgi deposu eksik olan insanların iyi niyetini kullananlar, onları miskin, korkak, aciz olarak nitelerler. Bu özelliklerinden faydalanarak itip kakarlar, hor görürler. Bu insanların tek isteği sevgi ağaçlarını büyütmek için asıl ihtiyacının azıcık sevgi olduğunu görmezden gelirler.

Sevgi kaynaklarını kaybetme korkusu olanlar sessiz, karşılık vermeyen, kendini savunamayan insanlara dönüşür. Tabi biliyoruz ki bu sadece sevgi eksikliğinden kaynaklanmıyor. Ne demiştik, vesvese insani nerden vuracağını çok iyi bilir ve hep oradan usul usul yaklaşır. Hep fısıldar durur: ”Sakın cevap verme, sakın onun sözünden çıkma, herşeyi onun istediği gibi yap ki seni sevsin. Hatta seni daha çok sevsin, senin reddettiğin, senin değerlerine, inançlarına uymayan isteklerini bile karşıla ki seni sevsin. Yoksa seni sevmez.” diyerek kişiyi sevilmeme, reddedilme kuyusuna atar. Orada sadece çırpınır durursun, çabalamana rağmen çıkamazsın o kuyudan. Sadece su üzerinde durmaya çalışırsın. Yapabildiğin suyun üzerinde kalıp kalmamaya çalışıp nefes alabilmektir. Sana verilen zaman içerisinde bir gününü daha böyle çırpınarak geçirmektir. Kuyudan çıkabilmek için, sana uzatılacak bir ipe ve bu ipi seninle birlikte toprağın üzerine çekip çıkaracak sevgi dolu bir ele ihtiyaç duyarsın.

Karşımıza sevgi ağacımızı sulayıp, gübreleyerek büyütmemiz için gereken ihtiyacı karşılayacak kimse çıkmaya da bilir. Hep çevremizdekilerden sevgi dilendik ve karşılık bulamadık. Bu durumda ne yapacağız? Vesvesenin bizden istediği kölelik halimizle, sevgisizlik içerisinde o kuyuda çırpınmaya devam mı edeceğiz? Yoksa çocukluğumuzda doyurulmamış, eksik kalmış sevgiyi tamamlamak için harekete mi geçeceğiz? Yeter ki sen kuyudan çıkıp kurtulmak için niyet et. Rabbim seni o kuyudan çıkacak gücü de verir, gidilecek yolları da görmeni sağlar ve sana yârdım eder. Yeter ki niyet et, yeter ki pes etme!

İçinde ki sevgiyi dağıtmak isteyen, senin bu ihtiyacını kendi çıkarları için karşılamaya gerek duymaz. İster sohbetiyle, isterse de bir bakışıyla bu sevgiyi dağıtır. Dinimizde de bu konuya peygamberimiz Hz.Muhammed’in (sav) ‘’Tebessüm etmek sadakadır. '’hadisi şerifi ile dikkat çekiliyor.

Sevgi, kıymet bilenle paylaştıkça çoğalır. Birilerinin sevgisini, vesvesenin yönlendirmesi ile kazanmaya çalışmayalım. Gelin öncelikle “sevgiyi yaratanı” gerektiği gibi sevelim. Bununla birlikte ilk kendimizi kendimiz sevelim ki Rabbim de kendi sevgisini kalbimizde hissettirsin. Çoğalmış sevgi ile içimizdeki sevgi ağacımız büyüsün, kök salsın, meyve versin. Büyüyen ağacımızda çoğalan sevgi meyvelerini  ihtiyaç sahipleri ile paylaşalım.

Yunus Emre’nin dediği gibi “Yaratılanı severim, yaratandan ötürü” sevgi al-ver dengesinin temelinde bu düşünce olsun.

 

 

YAZAR: SELMA ONATER

Yazar'ın diğer yazılarına ulaşmak için

https://nefes21.com/profil/selma-onater

Yazar'ın sosyal medya hesabı

https://www.instagram.com/selmaonater?r=nametag

En güncel gelişmelerden hemen haberdar olmak için Telegram kanalımıza katılın!