Aile İçi Motivasyon

Aile içi motivasyonun yaşantımızda çok önemli bir yeri vardır. Aile içindeki bireylerin iletişim için kurdukları cümleler çok önem taşıyor. Bu yüzden kişilerin ilk önce kendi motivasyonlarını sağlaması gerekiyor. Günümüzde çoğu insan güne başlarken kendini olumsuz yönde ya da yargılayarak günlerini planlıyorlar. Güne şikayet ederek başlıyoruz ve onları çağırıyoruz. Bu yüzden güne şükrederek başlarsak, evren de bize

Aile İçi Motivasyon

Şükredeceğimiz bir gün yaşatır.Güne başlarken insanlar küçücük sorunları kafalarında büyüterek onların gün içerisinde patlamasını tetikliyorlar. ’’Yarım saattir traş oluyor! Çorabımı bulamıyorum’’ ve bunun gibi cümlelerle günlerini negatif bir enerji ile adeta sabote ediyorlar. Bu tarz düşünceler sizi erken yorar ve yıpratır, güne hayatınızdaki her şeye şükrederek başlamayı öğrenmeli ve bunu kendinize ilke edinmelisiniz.

Aile içi motivasyonda, hayatınızı paylaştığınız kişi ile iletişim problemi duyuyor ve davranışlarından hoşlanmıyorsanız ilk başta bu durumu kabule geçmeniz gerekir. ’’Eşimi (ya da diğer aile bireylerinden birini) olduğu gibi kabul ediyorum’’ demelisiniz. O kişinin kapasitesinin o kadar olduğunu ve onu değiştiremeyeceğinizi kabul etmelisiniz. Birçoğumuzun hayalinde bir rolmodel vardır ve birlikte olduğumuz kişi o rolmodele uymadığında problemler çıkmaya başlar. Emin olun kafanızdaki rolmodel bu hayatta yok. Bu rolmodel kişi, küçüklüğümüzden itibaren çevremizde gördüğümüz ilişkilerden etkilenip yarattığımız bir modelden öteye geçemez. Önemli olan karşınızdaki kişiyi olduğu gibi kabul etmenizdir. Eşinizi olduğu gibi kabul ettiğinizde mutlu olmaya başlarsınız ve otomatikman eşiniz de sizinle birlikte olmaktan mutluluk duyacaktır.

Aile içindeki huzursuzluklardan çok etkilenen çocuklar bu durumdan oldukça rahatsızlar ‘’Annem ve babam sürekli kavga ediyor, boşanmalarından korkuyorum, babam bizi ne zaman terkedecek’’ gibi endişeleri olan çocukların bu durumu okul hayatlarını da etkiliyor. Aile içini bir kano gibi düşünün ve kanoda kürek çeken iki kişiyi gözünüzde canlandırın. İkisi de ters dönmüş ve birbirlerine zıt olarak kürek çekiyorlar, peki o kano nereye doğru gider? İçindeki diğer kişilerin durumu ne olur? Kano olduğu yerde sayar, ne ileri ne de geri gidebilir. Kendi içine doğru kapanır ve bu durum mutsuzluğa doğru yol alır. Ve aile içi yıkım gerçekleşir. Önce aile içindeki bireyler beyaz bayrak çekmelidir. Haklı çıkmak için şikayet etmekten vazgeçin. Çünkü bunlar maskedir, bu maskelerden kurtulmak için niyet edin. Birbirinizi suçlamak sadece olduğunuz yerde saymanıza ve durumunuzu kurtarmayı geciktirmeye sebep olur. Kendinizin hatalarını da olduğu gibi kabul edin ve bu kötü süreci sevgiyle kurtarmak için niyet edin. Eşlerin birbirlerine olan korkularını içlerinden temizlemeleri gerekmektedir. Örneğin; Eşinizin sizi aldatacağını düşünmeniz bir aldatılma korkusudur. Ya da sizi terkedip gitmesini düşünmeniz ayrılık korkusudur. Ve bu korkuya kapıldığınızda sağlıklı düşünemez, hareket edemezsiniz. Karşınızdaki kişi sizin aynanızdır. Onda bulduğunuz her hata ve kusur sizde de vardır. Dışavurum olmuş ya da olmamış hiç farketmez, eleştirdiğiniz taraflarının kendi bünyenizde de olduğunu unutmayın ve sevgiyle çözüm için niyet edin.

Aslında bu tür korkular bizim çocukluğumuzdan itibaren yaşadığımız durumların içe vurumlarıdır. Bu durumun gelişmesi ve korkularımızın bizde kalıcı hale gelmesi yetiştirilme tarzımızla alakalıdır. Anne babamızdan sevgi, ilgi ve şefkat görebildik mi? ilgisiz sevgisiz olan ya da aileden biri değil sizi yetiştiren birisi de olabilir . Yaşam koçu olarak kişinin çocukluğuna iniyor ve sorunu çözebiliyoruz.

Sizin kendinize yapacağınız en büyük iyilik kendinizi ve kızgınlıklarınızı affetmektir. Kızgın olan insan iticidir. Önüne gelen tüm mutluluk fırsatlarını farkında olmadan iter. Zaten öfke ve kızgınlık itici güçlerdir. Bu durumda mutluluğun ve huzurun size gelmesini engellersiniz. Eleştirmek, küçük görmek ya da kendinden büyük görmek itici güç için ortam hazırlar. Ve bunlar kötü enerjilerdir. Para rekabeti de kötü bir enerjidir. Evren size der ki: ’’Benim yeterli bolluk bereketim yok mu ki sen para için rekabet ediyorsun?’’ Sizin için evrende yeterince bolluk ve bereket var, siz sadece evrenin bolluk ve bereket kaynağını kullanın.

Kendi öz güveninizi artırın. Siz değerli ve bütün bir insansınız, eğer sizde değersizlik korkusu varsa karşınızdaki kişiler de size değersiz olduğunuzu hissettirecektir. Çünkü bu sizin düşünceniz ve evrende bu düşüncenizin sürekliliği için çalışacaktır. Unutmayın, kendine güveni yerinde olan, huzurlu ve mutlu olan insanlar kendilerine bolluk ve bereketi daha rahat çekerler ve evren bu şekilde yaşayan insanlara kendileri gibi hayırlı insanlar gönderir. Problemli, sorunlu ve içine kapanık kişiler de kendilerine bu tür insanları çeker. Kendisini o kişiler içinde görür ve onların içinde kendini güçlü göstermeye çalışır. Bu kişiler cesur gözükür fakat kendi içlerinde kendilerini yer bitirirler.

Geçmiş çok tehlikeli bir dönemdir. Sürekli geçmişi yaşamak sizi yorar ve anı iptal eder. Örneğin iki sene önce yaşanmış bir kıskançlık olayını ele alalım. Kıskanan kişi hatasını fark etmiş ve kendini geliştirerek bu tutumundan kurtulmuş. Fakat bir tartışma anında eşi iki sene önce yaşadığı bu olayı gündeme getirerek ’’Sen iki sene önce de beni kıskanıyordun zaten senin ailen de böyle’’ dediğinde karşısındaki kişinin iki sene içinde edindiği gelişimi alıyor ve onu geçmişe götürüyor. O andaki öfkeyle eşini iki sene geçmişe götürüyor ve eşinin kendi için iki sene daha uğraşmasına neden oluyor. Tabii gelebilirse.

Açın ellerinizi ‘’Mutlu olmak için bize yardım et, huzurlu olmak için bize yardım et ‘’ diye Allah’tan yardımını dileyin. Unutmayın, her insan mutlu olmayı hak eder, her çocuk mutlu ve huzurlu ortamda büyümeyi hak eder, her şirket iyi iş yapmayı hak eder, her insan üretken olmayı hak eder.

Hayatınızdaki insanlara güzel şeyler söyleyin. Bir gün ninemle sohbet ederken şöyle bir soru sordum: Nine rahmetli dedem seni hiç sevdiğini söyledi mi? Ninem düşündü düşündü: Söyledi ya, dedi. Ne söyledi? Dedim. Ninem; ’’Güzel kadınsın ama burnun biraz büyük’’ dedi bana.

Her gün kocasına öfke duyan bir kadın o hasta olduktan sonra suçu başka bir yerde aramamalı. Kocasına öfkesini aktararak, enerjisini çaldığı için ve sevgi vermediği için kocası hastalanmış olabilir mi? Bakın; tıptaki hastalıkların %70 i psikolojiktir. Kocanızla ya da karınızla ettiğiniz kavgaların çoğu onların vücutlarında dışavuruma ulaşır. Lütfen konuştuklarınıza ve davranışlarınıza dikkat edin. Eşinize sevgili ve saygılı olun. Çocuğunuza hoşgörülü olun ve değerli olduğunu sıkça hatırlatın.

Not: Aile içi motivasyon, ilişkiler, iletişim, tam ve bütün olma ile ilgili konuları elimden geldiğince 2 Tam Bir Tek kitabında kaleme almaya çalıştım.

En güncel gelişmelerden hemen haberdar olmak için Telegram kanalımıza katılın!