Kendimize Yaptığımız Yolculuk
Niyet ediyorum, içimiz de büyüttüğümüz umut tohumları da güzel bulaş ve buluşmalara sebep olsun.
Kişisel gelişim, günümüzde birçok farklı yoldan insanın özüne doğru yaptığı yolculuğun adıdır. Yollar farklı olsa da temelinde aynı şeyler yapılmaya çalışılıyor. İnsan öze ulaştıkça sadeleşiyor, üstündeki yükleri birer birer atarken hafifliyor ve ana kaynağa yaklaşıyor. Yaratanla bağı güçlendirdikçe insanlarla olaylarla olan ilişkisi nötürleşiyor, kendiyle ve diğerleriyle olan kavganın gürültünün arasına görünmez bir set çekiyor.
Bazı şeyleri başarmak elbette kolay değil, yıllarca aslında bize ait olmayan birçok düşünceyi inancı birer kıyafet gibi üst üste giydik. Kendimize ulaşmak zorlaşsa da kader, gayrete âşıkmış.
Nemrud, ona karşı gelen Hz İbrahim peygamberin ateşte yakılması emrini vermiş. Meydanda odunlardan büyük bir yığın yapıp odunları tutuşturmuşlar. O kadar büyük bir alevmiş ki bulutlara kadar yükselmiş. Bütün hayvanlar ateşten korkmuş kaçmış. Nemrud, ne güçlü bir kral olduğunu herkes anlasın, görsün istemiş. Nemrud’un askerleri İbrahim Peygamber’i mancınıkla ateşin tam orta yerine atacaklarmış.
Bu sırada göklere kadar varan ateşe doğru bir karınca ağzında küçücük bir damla su ile telaşla gidiyormuş. Başka bir karınca onun bu telaşını görüp sormuş:
– Acele ile nereye gidiyorsun?
Telaşla yetişmeye çalışan karınca, ağzındaki bir damla suyu ellerinin arasına alıp cevap vermiş:
– Haberin yok mu? Nemrud, İbrahim peygamberi ateşe atacakmış. Meydana ateşin olduğu yere su götürüyorum.
Diğer karınca kahkahalarla gülerek demiş ki:
– Senin yanan büyük ateşten haberin yok mu? Ateşe hiç bakmadın mı? Ne kadar büyük, senin bir damla suyun ateşe ne yapabilir ki?
Bir damla su taşıyan karınca:
– Olsun, hiç olmazsa hangi taraftan olduğum anlaşılır.
Niyetlerimiz, kırgınlıklarımızı atalardan gelen çekirdek inançlarımız, ataların vaatleri, geçmişteki travmalarımız, kendimizin oluşturduğu olumsuz inançlar, genellemeler kendimizin farkında olmayışımız, Rabbimin hangi sıfatları biz de tecelli etmiş, biz nasıl özelliklere sahibiz? Neyi saklıyoruz, neyi ortaya çıkarmaya çalışıyoruz? Arızalarımız neler? Sorular sorular…
Bu yola ilk girdiğimde ne konuşulsa, ne söylense ağlıyordum. İçim de büyüttüğüm kırgınlıklar, takındığım mağdur rolü beni büsbütün sarmışken, bu yolculukta her gün biraz daha iyileşiyor olmak benim içimdeki umut çiçeklerini yeşertti, renklendirdi. Duygular bulaşıcıdır. Niyet ediyorum, içimiz de büyüttüğümüz umut tohumları da güzel bulaş ve buluşmalara sebep olsun.
Hızlı yoldan değil yavaş yavaş olgunlaşarak, tekâmül yolculuğunda ilerlemek, şartların olgunlaşmasına sebep olur. Meyveyi zamanından evvel, hamken koparıp yemek ağzımızı burarken, meyvenin içindeki zararlı toksinler de insanı hasta eder. Meyvenin vakti geçince de çürür, atık yiyemeyiz. Meyvelerin olgunlaşması gibi değişimi dönüşümü olgunlaşmasına fırsat tanıyarak, hazmetmek, sindirmek gerekiyor.
Arızalardan birini çözünce, insan bir başka arızayı fark ediyor. Çorap söküğü gibi geliyor, fark ediş şifayı ardından getiriyor.Baş ağrısı birçok hastalıkta görülen bir belirti olmakla beraber, teşhis konduğunda asıl şifaya ulaşılıyor. Büyük sandığımız şeylerin aslında küçük dokunuşlarla şifalandığını görmek, yüzümüzü güldürür. Bu yolda özümüze ulaşıp, arızalarımızı fark ederek şifalandırabilmek niyetiyle…
En güncel gelişmelerden hemen haberdar olmak için Telegram kanalımıza katılın!