Geçmişin Gölgeleri Bölüm 3
Günler günleri kovalıyordu ve bizlerde 3 odalı küçük evimizde birbirimizin sevgisiyle birbirimize destek oluyorduk. Yaz gelmişti ve aylardan temmuz idi.
Geçmişin Gölgeleri
Bölüm 3
Günler günleri kovalıyordu ve bizlerde 3 odalı küçük evimizde birbirimizin sevgisiyle birbirimize destek oluyorduk. Yaz gelmişti ve aylardan temmuz idi.
Postacı annemden mektup getirmişti. Annemin Almanya'dan geleceği haberi yazıyordu. Bir taraftan çok seviniyorduk. Diğer taraftan da inşallah yanlız gelir yanında çoluk çocuk getirmez diye dua ediyorduk.
Bazı kendini bilmezler "görürsünüz anneniz Almanya'da evlenmiştir ve çoluk çocuğa kavuşmuştur. " deyip, bizleri tedirgin ediyorlardı. Korkuyorduk.
Annemin Almanya'dan geleceği haberini mektupla almıştık. Ama ne zaman geleceğini tam olarak bilmiyorduk. Temmuz sonu veya ağustos başında olduğunu mektupta yazdığını öğrenmiştim.
Artı kın içim içime sığmıyordu.
Arabayla geleceğini düşlediğimden mahalleden geçen her araba sesinde pencereye koşuyordum. Zaten 1970'li yıllarda mahallemizden pekte araba geçtiği söylenemezdi. Geçenleri de mahallemizin köpeği karabaş'ın avlamasıyla farkına varıyorduk.
En çok beklediğimiz an gelip, çatmıştı ve annem Almanya'dan gelmişti ve bizlere bavul dolusu hediye, oyuncak ve giyecekler getirmişti.
Evimiz bayram yerine dönmüştü. En çok sevindiğimiz ve mutlu olduğumuz annemin yalnız gelmesiydi. Çok sevinçliydik çok. Dünyalar bizim olmuştu. Artı kın zamanın durması için bildiğim duaları ediyordum. Annemin getirdiği oyuncaklarla oynuyordum. Annemin getirdiği çikolataları bütün kardeşlerle birlikte yiyorduk.
Annem ilk yaptığı babamdan kalan borçlarını ödemek ve evin çatısını onartmaktı.
Artı kın dünyalar bizim olmuştu. Evden dışarı çıkmıyor annemin dizi dibinden ayrılmıyorduk. Bizlerin en çok üzülmemize neden olan ise evimizde misafirlerin eksik olmamasıydı. Annemi kimseyle paylaşmak istemiyorduk. Fakat bir şey de yapamıyorduk.
Akşamları evimiz düğün gecesi gibiydi. Misafirler eksik olmuyordu.
Bizlerin tek istediği herkesin bir an önce gitmeleri ve annemiz bizlere bırakmalarıydı. Doya doya annemizi koklayıp, sarılmaktı tek istediklerimiz .Gelen misafirler gecenin geç vaktine kadar oturuyorlardı tabii bizlerde kıvrıldığımız yerde uyuya kalıyorduk.
Annem, bizleri çarşıya götürüyor ve çeşit çeşit giyecekler alıyordu.
Hatta Bursa halinden bir at arabası dolusu karpuz, kavun şeftali, bir teneke bisküvi ve çok sevdiğim badem şekerinden de alıyordu.
Annem geldiğinde itibaren akraba ve komşularımız akşamları evimizi dolduruyorlardı. Oysa biz annemi hiç kimseyle paylaşmak istemiyorduk.
Fakat zaman su gibi akıp, geçiyordu ve hiç beklemediğimiz an kapıyı çalmıştı. Annem bir sene daha Almanya'ya gitmeye karar vermişti. Elinde para kalmadığı için bu kararı vermişti. Bir sene daha çalışacak ve bizlerin ihtiyaçları giderecekti.
Annemi Almanya'ya getirecek arkadaşları arabalarıyla gelmişlerdi. Bizleri çok büyük hüzün kaplamıştı. Annemin gitmesini hiç istemiyorduk. Yediğimiz önümüzde yemediğimiz arkamızdaydı.
Gece olmuştu ve ben gecenin hiç bitmemesi için bildiğim duaları ediyor ve uyuyormuş gibi yapıyordum.
Gecenin karanlığında ve hiçbir şey anlamadığımız bir nedenle annemi götürecek araba evimizin önünden ayrılıyor gecenin karanlığında kaybolup gidiyordu ve evimizi üzün kaplıyordu. Bizleri tekrar annesiz ve nedenini anlamadığımız birçok soruyla başlı başına bırakıyordu.
En güncel gelişmelerden hemen haberdar olmak için Telegram kanalımıza katılın!