Egomla Arkadaş Olmak
Duygularımı yani düşük frekans hallerimi seyredip ki bu hal yüksek duygu hallerimi de kapsar, ne anlatmak istiyorum? Dengede olmayan duygularımın bende bıraktığı izleri saptayıp, o zaman yaşadıklarımı bu günkü edindiğim evrensel etik değerlerime dönüştürmek üzere öğreniyorum.
Yöntem: Duygularımı yani düşük frekans hallerimi seyredip ki bu hal yüksek duygu hallerimi de kapsar, ne anlatmak istiyorum?
Dengede olmayan duygularımın bende bıraktığı izleri saptayıp, o zaman yaşadıklarımı bu günkü edindiğim evrensel etik değerlerime dönüştürmek üzere öğreniyorum.
Başkaları için yaşayan bir insan halinde idim, kendimi tanımıyordum, tanıdığımı sandığım benim egosal yönlerimmiş.
Pohpohlandığım yönlerimi alıp giymişim ya da kendimi ayakta tutmak uğruna belirli kurallarım olmuş.
İnsan neden kendini ayakta tutmak ister, tabii ki incinmemek için.
Duyar gibi oluyorum ”ne yani beni incitmelerine izin mi vereyim?” Tabii ki hayır lakin zaman zaman izin verip nasıl bir duygu haline büründüğümü gözlemem gerekiyordu. İşte bu yüzden toplumda bile olsa beni incitecek sözlere izin veriyordum. Tabii bu konuda sağolsun sevenlerim beni uyarmıştır “neden izin veriyorsun?” diye. Cevabım “O, beni biliyor, ben onu biliyorum”. Tabii ki kimse buna ikna olmuyordu, yaşamımın dönüştüğünü gören ben, bu eleştirileri duymaz olmuştum artık. Ne mutlu, “kendi yolunu seçene”.
Misal, yalan söylemediğimi bunun yanlış bir şey olduğunu ki kendime hiç yalan sıfatını yakıştırmamışımdır; Lakin kendime yalan söylemişim ve bundan bihabermişim.
“Bu nasıl bir şey?” demeyelim, kendimize aynada soralım.
Zaten yaşamımı benden başka birileri yönetiyor ve kukla gibi yönetilmeye izin verme durumundaydım.
Sebebi ise başta anlattığım gibi, pohpohlandığım yönlerimi giydiklerimle, kurallarım. Bu bile yaşadıklarımın sağlaması idi. Yapılanmamın sonucundaki “kuklalaşmam (başkası için yaşamam)” aldığım sonuçlar sağlama idi.
Enerji, frekans, çekim alanımın buna yol açtığını da öğrenmiştim, e artık tüm bunları kendi gözlemimle evrensel etik değerlerime uygulayıp alanımı yaratmak üzere izin verip, şahit olup, deneyimleyip bir yol çizmeliydim.
Kararlıydım, çok sevdiğim ve onların da beni sevdiğine inandığım arkadaşlarımın sözleri, uyarıları acıtsa da, dengede dinleyip kendimi tartıp ya yöntem değiştirip duygumu dengeye alma tavırları deniyordum ya da kendimi ifade etme yöntemi arayıp dengede ifade edebilmeyi bulup yanıt veriyordum. Hala bu yolda yolcuyum.
Hatta birçok şahit olmuş arkadaşlarım beni uyarıyordu: “Neden böyle konuşulmasına izin veriyorsun?” Yanıtım bence çok açık lakin yaşayan ben olduğum için herkesin beni anlayabileceğini sanıp gereği kadar izah edememiş de olabilirim.
Böyle bir yolculukta kendimle yüzleşip duygu denge çalışmalarımı her koldan yürüttüğüm için olsa gerek, dostane olarak uyaran ya da egosunun gereği yaklaşımlarla beni uyaranları ayırt edebiliyordum.
Bana çok da uzak davranışlar değil, geldiğim yollardan bildiğim duygularla beni uyarıyorlardı. Bu durumda onlara bir şey söylemeye gerek var mı veya bana söylense idi anlayacak mıydım o vakit?
Öyle bir yol ki
Niyetin olacak
Bu niyet halis olacak
İletişim yolculuklarında, söylenenin sınavı kime ait ayırt edebilecek hale gelebiliyorsunuz, yine de kesindir, bu dur demem, yarın ne olacağım ne malum, belki de bir uyarı çıkar onu değerlendiririm.
Bu uyarı genelde evrensel işaretlerde var.
Vücut dili.
Hane halleri.
İletişimde yaşananlar.
İletişimlerimden benim anlayıp, seçtiğim duruşlarımın sonuçları.
Şimdilik aklıma gelenler bunlar.
Çok canımı yakan uyarı olduğunda, pat diye patladıklarımda olmuştur, lakin bir müddet sonra bu patlama halinin beni bir çözüme götürmediğini gördüğümde farklı ifade etme yolu arıyordum. Bu, bazen, vücut dilinin kesin duruşu bazen sesimi yükseltmdek (dinlenmesi için/bireye göre değişebiliyor), bazen de sessizliğin sesi ile…
İşin gerçeğini anlamıştım artık. Benden çıkan bana geri dönüyor. Düşünsel, tavırsal, duygusal bu hallerimin dengesiz olanları birileri tarafından bana iade ediliyor. Ümit, inada lüzum yok, madem ben ne veriyorsam o bana geri dönüyor, daim güzellikler vereyim. Anlayan yok mu? Mesafe koyayım. Hak arayışı mı? Rabbim bir fırsat çıkarır. Öyle bir fırsat ki “hadi bakalım geçen sefer kendi hakkını koruyamadın, bakalım bu sefer nasıl koruyacaksın” diye bir fırsat bu.
Şükürler olsun, niyetimi benden önce bilen, bağışlayıp fırsatlar sunan Alemlerin Rabbine.
Sağlıcakla kalınız.
En güncel gelişmelerden hemen haberdar olmak için Telegram kanalımıza katılın!