Çocuklarımızla Neden Çatışıyoruz?

Çocuklarımız güvenli odalarında istemediğimiz kişiliklere bürünürken, biz hala kendi yetiştiğimiz zamanla, bu günü değerlendirip olayı anlamaya çalışıyoruz. Çocuklarımız için' Yedikleri önlerinde yemedikleri arkalarında, sıcacık odalarında, dershane, okul, internet, her türlü imkan sunuluyor diye düşünüyoruz.Onlara sunulan tüm imkanlara rağmen memnuniyetsiz, mutsuz bireyler olarak karşımıza çıkmalarını anlamakta zorluk çekiyoruz.

Çocuklarımızla Neden Çatışıyoruz?
Çocuklarımızla Neden Çatışıyoruz?

Teknoloji günümüzde birçok alanda kolaylık sağlarken, diğer taraftan insanları yalnızlaştırıyor. Yeni nesil anne babalar olarak çocuklarımızla sık sık çatışma yaşar olduk. Onlar kendi odalarında, anne mutfakta, baba salonda televizyon başında. Çocuklarımızı sadece yemek masalarında dakikalar içinde görebiliyoruz. Herkes kendi âleminde, nedir bizi bizden bu denli uzaklaştıran diye düşünüyorum.

 Hepimiz aynı şeylerden şikâyetçiyiz. Bununla beraber kimsenin kimseye ayıracak vakti yok. Daima çok yoğunuz, çocuklar anne babayla konuşmak, birlikte vakit geçirmek yerine sanal renkli dünyada olmayı daha cazip buluyorlar. Aslında bu renkli dünya çoğumuza cazip gelirken, birbirimizden ve çocuklarımızdan gün be gün uzaklaşıyor, yabancılaşıyoruz.

Belki zaman içinde bu yabancılaşma daha da artacak. Herkes tarafından bu istenmeyen bir durum olsa da gidişat bunu gösteriyor. Biz 1965-1979: X Kuşağı 1980-1995 Y kuşağı olarak itaatkâr bir kuşaktık. Büyüklerin söylediklerini tam onaylamasak da sessiz kalır, onların bilgi ve erdemlerine çok da dokunmazdık. İtiraz etmez, itaatte saygı da kusur etmemeye çalışırdık. Bizim kuşağımız büyüklere saygı duyup, küçüklere sahiplenmeyi önemserken, onlar realizmi seçip edip, duygu ve düşüncelerini bastırmadan söylemeyi tercih ediyor. Yaşadıklarımızı sorgulamadan edemez olduk. Hangisi doğru hangisi yanlış tartışılır bir durum olsa da, sevabıyla günahıyla dünyadan Z çocuklarıyla çatışan bir X VE Y Kuşağı geçiyor.

Eksik ya da fazla olan nedir? Hangisi iyi? Hangisi kötü? Kime göre? Ne ye göre? Haz duygusu her insanda var. Nereden haz alırsak, oraya doğru yöneliriz. Güzel yemekler yemek ya da güzel kıyafetler giymek, güzel zaman geçirmek, eğlenmek gibi haz aldığımız birçok alan var. İnternet ortamı bu zaaflarımızı kullanmakta çok mahir, bam telimize dokunmayı ihmal etmiyor. Bir kere bir kıyafeti mobilyayı yâda yiyeceği incelediyseniz sürekli aynı ürün önünüze çıkıyor. Çocuklarımızı ilgi odaklarını kolayca tespit edip onları esir alırken, muhabbeti paylaşımı kiraya verdiğimizin farkına varamıyoruz. Çocuklarımız bizden fark ettirilmeden alınırken, kültürümüzden, örf, anane ve inançtan yoksun bırakılıp aramıza aşılmaz setler çekildiğini farkında değiliz. Kısacası kral çıplak ama kimsenin söylemeye cesareti yok ya da böylesi daha kolay.

Kızlarımızın, güzel görünme zaafını sonuna kadar kullanılırken erkek çocuklarımızın da beğenme zaafına oynanıyor. İnsanı insan yapan erdemler yok sayılarak, yeme içme ve eşleşme zaaflarına oynanıp insanı kendinden dahi uzaklaştırılıp adeta düşünme yetisi egale ediliyor.

Çocuklarımız güvenli odalarında istemediğimiz kişiliklere bürünürken, biz hala kendi yetiştiğimiz zamanla bu günü değerlendirip olayı anlamaya çalışıyoruz. Çocuklarımız için' Yedikleri önlerinde  yemedikleri arkalarında, sıcacık odalarında, dershane, okul, internet, her türlü imkan sunuluyor diye düşünüyoruz.Onlara sunulan tüm imkanlara rağmen memnuniyetsiz, itirazcı bireyler olarak karşımıza çıkmalarını anlamakta zorluk çekiyoruz.

Toplumca uyanışa ihtiyacımız var. Pandeminin dünyayı sardığı, küresel oyunların oynandığı bu dönemde, kim olduğumuzu hatırlamaya her zamankinden daha fazla ihtiyacımız var. Evde çocuğumuza, hatta kendimize söz geçiremezken bu nasıl olacak?

Şimdi, uyanma zamanıdır. Onlar biz, biz de onlar değiliz, önce bunu kabul etmek gerekiyor. Onlar Z kuşağı, internetli bir dünyaya doğdular. Geçmişteki zorlukları hiç tatmadılar. Bizim yaşadıklarımızı anlamaları boşa bir bekleyiş olur. Eğer ki uyanamazsak belki çok daha üzücü günler bizi bekliyor olabilir.

Önce uyanmak, sonra silkinmek, sonra da adım atmak gerekiyor. Çocuklarımızın gözlerinin içine bakarak konuşabilmeyi, beraber vakit geçirebilecek programlar yapabilmeyi, internetsiz bir dünyanın olabileceğini fark etmemiz için neye ihtiyacımız var. Dış güçler hedeflerine adım adım ulaşırken, biz birbirimizden adım adım uzaklaşıyoruz. Her aile aslında kendi içinde bir ülkedir. Kendine has bir kültürü, alışkanlıkları, farklı espri anlayışı ya da farklı sevgi dilleri vardır. O nedenle ailenin neye ihtiyacı olduğunu, gene içinde ki bireyler bilebilir. Size göre kendi aileniz için bu günden sonra neyi farklı yapmalısınız?  Bir düşünün, bize dayatılan nedir? İtiraz etmemiz gereken nedir?Atmanız gereken ilk adım ne olur?

 

 

En güncel gelişmelerden hemen haberdar olmak için Telegram kanalımıza katılın!