HAYALLERİMİN ÖNÜNDEKİ ENGEL: BEN

Bana kızmaya hakkın yok ki. Sen ne dediysen, ben onu yaptım. Ne düşündüysen, hangi duyguyu hissettiysen, hangi inancı oluşturduysan zerre bir şey ilave etmedim üzerine. Hepsi sana ait. Pardon da bunların farkında olmamanın suçunu bana atamazsın. Aklın havada gezmeseydin. Dışarıda ne aradın yıllarca? Baksana sen kendine!

HAYALLERİMİN ÖNÜNDEKİ ENGEL: BEN

Bugüne kadar kelimelerimin, düşüncelerimin, duygularımın, inançlarımın ve bunların sonucunda oluşturduğum bilinç altı kayıtlarımın farkında değildim.

Bugün örneğin bir hayal kurdum diyelim ve hedefler oluşturdum onunla ilgili kendime.

Dedim ki niyet ediyorum filanca hayalimi, isteğimi gerçekleştirmeye.

Tamam dedim, niyet ettim çıktım yola.

Da yok bir şey var,  yüreğim inanmıyor o hayale.

Ne var?

Bir yerde bir tıkanıklık var sanki.

Benim bu konuda hemen kullandığım bir yöntem var.

Beyaz kağıt çalışması.

Sevgili hocam Bülent Gardiyanoğlu bu çalışmayı bize 21 gün boyunca yapmak üzere  ödev olarak vermişti.

Çok faydasını  gördüm ben.

Hemen beyaz bir kağıt alıyorum elime, başlıyorum yazmaya.

Neden  yazı?

Çünkü yazmanın bambaşka bir enerjisi , etkisi ve şifası var.

Ne yazıyorum?

Ne ile ilgiliyse meselem onu düşününce zaten akmaya başlıyor düşünceler kağıda.

Mantık aramadan, saçma sapan demeden  geleni yazıyorum.

Eskiden beş ila altı sayfa bile yazdığım oluyordu.

Şimdi bir sayfa yetiyor.

Bitince kağıdı yırtıyorum.

“Bunlar bana ait değil.” diyorum ve dışarda çöpe atıyorum.

Yılların inançlarını bir günlük kağıt çalışması götüremez  taktir edersiniz ki.

Devam etmek gerekli.

Bir noktada yazma bitiyor zaten.

Hissediyorsunuz  bir temizlenme olduğunu.

Sonra yazdıkça yazdıkça diyorum ki:

“Aaa bak nelere inanıyor muşum ben? Hiç haberim yoktu. Bu kadar saçma sapan şey olabilir mi? ”

Nelere inandığımın farkında olmadığımı anlıyorum her sefer.

Sonra idrak ediyorum ki: 

Geçmişte kullandığım kelimelerim, düşüncelerim, duygularım ve inançlarım nedeniyle bazı kayıtlar oluşturmuşum.

Ve bilinç altıma da demişim ki:

“Bundan sonra benim bu konudaki  kararım budur, sen bunu uygula.”

Yani inanamıyorum öyle kayıtlar buluyorum ki bilinç altımda, insan bu kadar kendine karşı olamaz.

Kızarak bilinç altıma diyorum ki :

“Ya sen kimin yanındasın, bana karşı çalışıyorsun farkında mısın?”

Bakınız cevaba:

“Sen aldın o kararları!” 

Şaşkınım. 

“Ben böyle bir karar nasıl alırım? Böyle bir karar almam demek benim kendi ayağıma kurşun sıkmam demek. Bunun başka tarifi yok. Bu nasıl olabilir? ”

“Bana kızmaya hakkın yok ki. Sen ne dediysen, ben onu yaptım. Ne düşündüysen, hangi duyguyu hissettiysen, hangi inancı oluşturduysan zerre bir şey ilave etmedim üzerine. Hepsi sana ait. Pardon da bunların farkında olmamanın suçunu bana atamazsın. Aklın havada gezmeseydin. Dışarıda ne aradın yıllarca? Baksana sen kendine!”

Derin bir sessizlik ihtiyacındayım.

Ya sen!

Bilmediğin nelere inanıyorsun?

Elif Yersel

En güncel gelişmelerden hemen haberdar olmak için Telegram kanalımıza katılın!