Vesvese Sözlüğü 20- Dikenli Tel

Birileri alanını bize karşı dikenli tel çekerek oluşturuyorsa yani bizi dışlıyorsa neden ruhumuzda derin yaralar açılıyor? Hatta neden bizde dışlanma korkusu oluşuyor?...

Vesvese Sözlüğü 20- Dikenli Tel

 Dışlama; bir kişinin veya topluluğun başka bir kişiyi ya da topluluğu kendi değerleri açısından eksik görmesi, kabul etmemesi, reddetmesi,  ötekileştirmesi  diyebiliriz. Bazı insanlar birbirini dini inanç, cinsiyet, maddi durum, ırk v.b kalıplarla sınıflandırmaya tabi tutar. Kendisiyle aynı görüşte olan insanlarla yakınlık kurar, kendi gibi görmedikleriyle ise arasına sınır koyar.

Herkesin birbiriyle aynı bakış açısına sahip olması elbette ki mümkün değildir. Aynı anneden doğan kardeşler bile birbirinden farklı iken, aralarında kan bağı olmayan insanların birbiriyle aynı düşüncede, aynı inançta olması, aynı değerleri paylaşması beklenemez. Dünyayı daha güzel bir yer haline getiren de bu farklılıklarımızdır.

Farklılıklarımız bizim renklerimizdir. Binbir renkli boyayla boyanmış şu harika tabiata bakalım bir kere. İster miydik her gün gri bir gökyüzüne uyanmayı? O sıcacık, pırıl pırıl, ümitleri yeşerten sapsarı güneşe, ona bağrını açmış mavi gökyüzüne kavuşmak için uyumuyor muyuz geceleri? Farklılıklarımız değildir bizi ayrıştıran. Bizi ayrıştıran şey doğal hakkımız olan, bizi diğer bireylerden ayıran çizgimizi belirlerken kullandığımız dil, takındığımız tavırdır. Bize ait olan alanı belirlerken sevgi diliyle konuşmalı; kimseyi kırmamaya, incitmemeye özen göstermeliyiz. Başkalarının alanına da hoşgörüyle bakmalı, saygı göstermeliyiz.

Bireylerin büyüme çağında model olarak aldığı insanların karşı cinse olan tutumu, başka milliyetten insanlara olan bakış açısı ve inançları kişinin kendi dünya görüşünü oluşturmasında büyük rol oynar. Sert sınırları olan, kendi değer yargılarını benimsemeyen insanlara karşı tahammül göstermeyen ebeveynler tarafından büyütülmüşseniz ister istemez diğer insanlara karşı görünmez duvarlar örersiniz. Kendinizden görmediğiniz birine set çekmenin hakkınız olduğu düşüncesiyle, oluşturduğunuz inanç kalıplarınıza sığınarak vicdan azabı da çekmezsiniz, içiniz rahat olur. Evet kendinize ait alan oluşturmak hakkınızdır ama hakkınızı karşınızdakine uygun bir dille ifade etmediğiniz zaman muhatabınızın iç dünyasında tamiri zor yaralar açabilirsiniz.

İnsanları belirli kalıplarla kategorize ederken müspet bir dil kullanmadığınızda toplum yapısında kırılmalar olabilir. Bireyden başlayarak toplumun geneline mal olabilen bir durum söz konusudur. Ve bundan en çok faydalanan düşmanlarınız olur. Zafiyetlerinizi iyi bilen insanlar, sizi nasıl kandıracağını bilir. Ayrıca dışlanan bireyler kötü niyetli insanların tuzağına çabuk düşer. Dolaylı bir şekilde onları kötü niyetli kişilerin kucağına siz itmiş olursunuz.

Peki, birileri alanını bize karşı dikenli tel çekerek oluşturuyorsa yani bizi dışlıyorsa neden ruhumuzda derin yaralar açılıyor? Hatta neden bizde dışlanma korkusu oluşuyor?

Dışlanma korkusunun temelinde kişinin kendine değer vermemesi yatar. 3-6 yaş aralığındaki çocuklar artık benmerkezciliği bırakıp “Biz” olma bilincine yönelir. Ebeveynlerinin takdirini alacağı davranış modellerinin peşine düşer. Ebeveynlerin tutumları, söyledikleri, tepkileri çocuk için hayat yolculuğunda değişmez kural niteliği almaya başlar. Ebeveynlerin yanlış her davranışı çocuğun yaşamında tamiri zor hasarlar açabilir. Katı kurallarla özellikle ceza sistemiyle yetiştirilen, başkalarıyla sürekli kıyaslanan, acımasızca eleştirilen, kendinden mükemmel olması beklenen çocuklar bu tutumu içselleştirir ve yaşadığı her bir başarısızlık kendini değersiz görmesine yol açar.

Genelde kendini değersiz olarak gören bireyler dışlanma korkusu yaşar. Dışlanma korkusu olan bireyler hayatlarında birçok insana göre başarılı olsalar bile hep bir yönden kendilerini eksik görürler. Her gittikleri yerde kabul görmek, hata yaptığında uyarı almamak için mükemmeliyetçi olurlar. Yaşamı boyunca sürekli eleştiri, yargılama, kınamaya maruz kaldıkları için bunu kuralmış gibi algılar ve çevresine eleştirel gözle bakarlar. Hata yapılmasını kabul edilebilir görmediği için hata yapanlarla çatışır, sosyal hayata uyum sağlamakta güçlük çekerler. Dışlanmamak için istemediği şeyleri yapar, istemediği şeylere “Evet” der, sürekli maske takarak yaşarlar. Haksızlığa uğradıklarında hakkını arayamaz, uyumsuz biri olarak anılmamak için sürekli kendinden ödün verirler.

Maske takarak yaşamayı seçenlerin bilmediği bir durum vardır. Oysa insanlar, maske ile yansıtılmaya çalışılan duyguları değil kişinin gerçek duygularını hisseder. Kişi iç dünyasında kendiyle barıştığında maske takmasına da gerek kalmayacaktır. Önemli olan kişinin kendi değerinin farkına varması, sevmesidir. Kişinin kendiyle barışık olması Yüce Yaratıcı tarafından o kadar önemsenir ki evrendeki en tehlikeli yaratım kişinin kendini affetmediğinde oluşan yaratımdır. Yüce Yaratıcının katında her kulu ayrı ayrı değerlidir. Değersizleştirmeyi kendi batıl düşüncelerine göre insanlar yapar. Halbuki, Efendimiz (s.a.v) Veda Hutbesi’nde insanların birbirine değer verip saygı göstermesini miras bırakmamış mıydı?: “Ey insanlar! Rabbiniz birdir. Babanız da birdir. Hepiniz Adem'in çocuklarısınız, Adem ise topraktandır. Arabın Arap olmayana, Arap olmayanın da Arap üzerine üstünlüğü olmadığı gibi; kırmızı tenlinin siyah üzerine, siyahın da kırmızı tenli üzerinde bir üstünlüğü yoktur. Üstünlük ancak takvada, Allah'tan korkmaktadır. Allah yanında en kıymetli olanınız O'ndan en çok korkanınızdır. Azası kesik siyahî bir köle başınıza amir olarak tayin edilse, sizi Allah'ın kitabi ile idare ederse, onu dinleyiniz ve itaat ediniz. (Veda Hutbesi)

Dışlanma korkusuna sebep olan şey çoğunlukla kişinin kendi vehim ve kuruntularıdır: “Acaba beni sevecekler mi? Muhabbetimi sevdiler mi? Anlattıklarımdan sıkılıyorlar mı?...” Aynı ortamı paylaşmak istediğiniz kişilerin sizin hakkınızdaki düşünceleri olumlu da olabilir olumsuz da. Bu konuda ancak tahminde bulunursunuz, kesin bir şey yoktur. Ama kesin olan bir şey vardır ki o da, insanların size zannınıza göre davranacağıdır; iyi düşünürseniz iyi davranırlar, kötü düşünürseniz kötü davranırlar. Herkes hakkında güzel düşünelim ki güzellikler bulsun bizi. "Güzel bakan güzel görür, güzel gören ,güzel düşünür, güzel düşünen hayattan lezzet alır.'' der Hz. Mevlana 

Peki, dışlanma korkusundan kurtulmanın bir çaresi var mıdır? İnsanlar yaşayacağı hayatı düşünceleriyle belirler, sınırlarını da öyle. Kafamızın içindeki arızalı düşünceleri atıp yerine sağlıklı düşünceler koyduğumuzda iyileşmeye de başlamış olacağız, tırtılın kelebeğe dönüşümü gibi bizim de güzelliklere dönüşümümüz başlamış olacaktır. Peki dönüşüm için nasıl düşünmek gerekir? Başka insanlara, onların haklarına zarar vermediğimiz sürece hepimiz koşulsuz sevgiyi hak ediyoruz. Mükemmel olmak zorunda değiliz. Kazanmak gibi kaybetmek de olağandır. Bazen kaybetmek büyük kazançların ilk basamağını oluşturur. İnsan sadece kendiyle rekabet halinde olmalıdır, bir gün önceki haliyle kıyaslamalıdır kendini. Hata yapmak insanlara mahsustur, dünyada nasıl yaşayacağımızı hata yaparak öğreniyoruz. Her şeyi kontrol edemeyiz; kontrol edebileceğimiz şeyler vardır, kontrol edemeyeceğimiz şeyler vardır. Kontrol edebileceklerimiz için elimizden geleni yapmalı, ilahi akışa kendimizi bırakmalıyız. Kendimizden başlayarak tüm insanları sevmeli, kimseyi hatasından dolayı kınamamalı, yargılamamalı, yadırgamamalı, eleştirmemeliyiz. İyileşmek, ancak kendimize ve başkalarına karşı daha insancıl duygular beslemekle mümkündür.

Sizi siz yapan değerlerinizdir. Sizi, diğer insanlardan ayıran çizginizi de bu değerleriniz belirler. Önemli olan alanınıza kabul ettiğiniz insanlara duyduğunuz sevgi, saygı, hoşgörüyü alanınızın dışındakilere de duyabilmek. Budur en büyük erdem. Bunu başaramayan insanların size karşı davranışlarına kıymet vermeyin. Ne der Mevlana: Suskunluğum asaletimdendir!..Her lafa verilecek bir lafım var.. Lakin, bir lafa bakarım laf mı diye. Bir de söyleyene bakarım adam mı diye!”

 

                                               

YAZAR:SÜMEYYE DÖNGEL

Yazar'ın diğer yazılarına ulaşmak için

https://nefes21.com/profil/dongelsumeyye

Yazar'ın sosyal medya hesabı

https://instagram.com/sumeyye_dongel?igshid=1s0zhocwzqv74

En güncel gelişmelerden hemen haberdar olmak için Telegram kanalımıza katılın!