Danışanımın bir tanesi evi birlikte paylaştığı ev arkadaşlarından şikayetçiydi;
"Evi sürekli dağıtıyorlar, aldıkları hiçbir şeyi yerine koymuyorlar" dedi.
Peki sen ne yapıyorsun? dedim.
Napıyım onların peşini toplamaktan bıktım, yoruldum artık anlamıyorlar beni dedi..
Sen anlamaları için ne yaptın diye sordum?
Hiçbir şey. Onlar dağıttı ben topladım.
Suçlu onlar mı sence ? dedim
Onların sürekli arkasını toplayarak onları buna alıştıran kim ?
Onların sürekli arkasını toplatan şey ney?
Neden onların sorumluluk almasına izin vermiyordu?
Neden kendini ifade edip kendi sınırlarını çizmiyordu?
O bu sınırı çizmezse onlar bunu nasıl anlayacaktı?
Ne yaparsa kendini daha iyi hissederdi?
"Sınırlarını çizmezsen sinirlerin çizilir"
okuduğum bu yazı yıllarca hiç hafızamdan çıkmaz. Gercekten öyle oluyor. Bu en yakınınız dahi olsa hayır diyemediğinizde, kendi ihtiyaçlarınızdan çok başkalarını düşündüğünüz de, kabul ve red arasındaki dengeyi kuramadığįnız da, aşırı verici olduğunuzda, başkalarına gösterdiginiz ilgi ve şefkati kendinize göstermediğiniz de başkaları da sizin kendinize davrandığınız gibi davranmaya devam edecek ve siz, sınırlarınızı çizmedikçe sinirleriniz çizilmeye devam edecek.
Niyet:
"Kendime değer vermeye, alma ve verme, kabul ve red, kendimin ve başkalarının ihtiyaçları arasındaki dengeyi kurmaya, kendi sınırlarımı çizmeye, gerektiğinde hayır demeye, kendi kul hakkıma girmemeye niyet ediyorum. "