Suçlanma Korkusundan Nasıl Kurtulurum?

Suçlanma korkusu belki atalardan, belki geçmiş yaşantılardan geliştirdiğimiz inançlardan, belki şifalandıramadığımız travmalardan bize miras kaldı. Yaşadığımız ana kadar bize eşlik eden çoğu zaman bize ait olmadığını düşünsek de ısrarla taşıdığımız duygular, inanç kalıplarımızdan sadece biri olarak karşımıza çıkıyor. Bizi çoğu zaman zorlayan, adım atmamıza engel olan, bizi sıkıştıran müzmin bir hastalık gibi hep taşıdık taşımaya da devam ediyoruz.

Suçlanma Korkusundan Nasıl Kurtulurum?
Suçlanma Korkusundan Nasıl Kurtulurum?

Suçlanma korkusu belki atalardan, belki geçmiş yaşantılardan geliştirdiğimiz inançlardan, belki şifalandıramadığımız travmalardan bize miras kaldı. Yaşadığımız ana kadar bize eşlik eden çoğu zaman bize ait olmadığını düşünsek de ısrarla taşıdığımız duygular, inanç kalıplarımızdan sadece biri olarak karşımıza çıkıyor. Bizi çoğu zaman zorlayan, adım atmamıza engel olan, bizi sıkıştıran müzmin bir hastalık gibi hep taşıdık taşımaya da devam ediyoruz. 

Çoğumuz yirmili yaşlarda her şeyi yapabileceğimizi düşünüyorduk. Her şeye başkaldırıyor, dünya bizim etrafımızda dönsün istiyorduk. Zaman ilerledikçe birçok şeyin bizim gücümüzün, irademizin dışında gerçekleştiğini hissetmeye başladık. Çabaladık durduk kimi zaman ‘Olmadı, kaderim…’ diyerek kenara çekildik. Dönen çarklar arasında ezildik, ufalandık kim olduğumuzu dahi hatırlamaz olduk. Bunu düşünmeye ne vaktimiz ne de enerjimiz kaldı. Bir kısmımız an oldu, silkelendik ‘Şimdiye kadar böyle geçti, bundan sonra böyle olmamalı.’ deyip tekrar tekrar gördüğümüz kâbustan uyanmaya karar verdik.

Benim hayatımda suçluluk duygumdan özgürleştiğimi fark etmem, yakın zamanda rutinde suçluluk duygusunu hissettiğim bir olay karşısında bu duyguya kapılmadığımı fark etmemle başladı. Benim için bu gün bir milat olmalı diye düşündüm. Bunun nasıl bir nimet olduğunu yıllarca bu duyguyu yaşamış, o duyguyla hırpalanmış olanlar kolaylıkla anlayabilir.

 Açıkçası yaptığım çalışmaların meyvesini alıyor olmak ve bunları paylaşıyor olmak beni çok mutlu etti. Adamın biri çatıdan düşmüş ağrılar içinde kıvranıyormuş. Etrafına insanlar toplanmış.’ Senin için ne yapabiliriz?’ diye sormuşlar. ‘Bana çatıdan düşeni getirin demiş. Ne istediğimi en iyi o bilir.’ Bu hikâyede olduğu gibi canı aynı yerden yananlar, bunun ruh dünyasında nasıl bir ıstırap olduğunu iyi bilir. Tam tersi duygulara sahip olmanın ise nasıl bir özgürlük olduğunu, nasıl bir ferahlık hissi yaşattığını deneme fırsatı yakalamış oldum.

Ağzımıza naneli sakız aldığımızda yaşadığınız ferahlık gibi ya da rüzgâra karşı durup kollarımızı açınca rüzgârın bize hissettirdikleri, minik bir kelebeğin kalbinizin üstünde uçuşunu hayal etmek gibi… Gönlümüze ferahlık, ruhumuza özgürlük hissinin hâkim olması ne kadar rahatlatıcı ve huzur vericidir. Hamdolsun dudaklarımdaki tebessüm, şükür gözyaşlarıma dönüştü. Dilerim ki bu özgürlüğü herkes yaşasın.

 Peki, bunu fark etmek için ne mi yapmalıyız? Gün içinde beş defa hangi duyguda olduğumuzu fark edip not almamız gerekiyor. Beş günün sonunda en çok tekrar eden olumsuz duyguları daireler içine alarak, not alalım. Bu olumsuz duyguların olumlularını yazalım ve yirmi bir gün olumlu hallerini tekrar edelim. En çok tekrar eden olumsuz duygumuzu fark edip, şifalandırabilmek niyetiyle…İnşallah, bütünün hayrına olsun.

 

En güncel gelişmelerden hemen haberdar olmak için Telegram kanalımıza katılın!