Kendim Olmak İstiyorum!

Aslında insanın doğası gereği -bazı durumlarda- böyle hallere bürünmesi çeşit çeşit roller oynaması olağandır. Biraz düşünürsek bunu kendi hayatımızda ve çevremizdeki insanlarda çok açık görebiliriz.

Kendim Olmak İstiyorum!

Bizler yaşam boyu çeşit çeşit rollere gireriz. Bazen isteyerek bazen istemeden buna mecbur kalırız. Veya çoğu zaman kendimizi buna mecbur tutarız. Bazen hiç içimizden gelmese de iyi bir insanmış gibi davranırız. Bazen içimiz kan ağlarken çok mutluymuş gibi görünmek isteriz. Bazen inadına sevmediğimiz bir ortamda ters bir insan rolüne bile girebiliriz.

Neden yaparız bunu?

Neden içimizden geldiği gibi davranamayız?

Evet, bu konuyu belki de bu zaman kadar hiç düşünmediniz. Hatta şimdi bazılarımız ‘gerçekten ben böyle rollere giriyor muyum’ diye kendini sorgulamaya başladı. Aslında insanın doğası gereği -bazı durumlarda- böyle hallere bürünmesi çeşit çeşit roller oynaması olağandır. Biraz düşünürsek bunu kendi hayatımızda ve çevremizdeki insanlarda çok açık görebiliriz. Fakat önemli olan bu rolleri gerektiği yerde ‘kalp kırmamak adına’ bilinçli oynayıp kişiliğimizi bozacak derecede alışkanlık haline getirmemek.

Ya hiç kendimiz gibi davranamıyorsak?

Veya neden kendimiz olamayız?

Çünkü insan hayat boyu çevresi tarafından kabul görmek, onaylanmak en önemlisi de sevilmek ister. Ah sevgisizlik zaten her kusurun başı da, sonu da o değil mi?

Evet. Bu davranışların baş sebebi sevgisizlik! Fakat bu sevgisizliğin altında bu zamana kadar hiç fark etmediğimiz korkularımız da yer almaktadır. Bu korkular bizi bukalemun misali sürekli renkten renge sokar. Mesela bazen girdiğimiz ortam neyi gerektiriyorsa öyle oluruz. Ortamdakiler neyi seviyorsa o muhabbete dalarız. Yani orada konuşan, tartışan gerçek biz değilizdir.

Belki kimimiz ‘hayır ben hiç de öyle davranmam’ diyor olabilir. Onlar muhtemelen yalnızlığı seven ve başkalarının fikirlerini önemse(me)yen kişilerdir. Belki de korkularından arınıp kendi gibi olmayı başaran ender insanlar da olabilirler. Çünkü kendi gibi davranmak; kendi fikirlerini korkusuzca savunmak cesur bir yürek ister. Eğer öyleyseniz takdiri hak ediyorsunuz.

Nedir bu korkular?

Kaybetme korkusu, yalnız kalma korkusu, onaylanmama korkusu, kabul görmeme korkusu, dışlanma korkusu, sevilmeme korkusu, değersizlik korkusu vb. bir dünya korkular yüzünden biz her girdiğimiz ortamda kah kabul görmek, kah onaylanmak, kah sevilmek için çeşit çeşit hallere bürünürüz. Bazen çok benimsediğimiz fikirleri savunurken bazen hiç bilmediğimiz konularda atıp tutarız. Aslında farkında olmadan korkularımızı kendimize daha fazla çekeriz.

Evet, işte bu hallerin tutarsızlığı daha fazla itici olmamıza sebep olur. Çünkü samimiyetsiz hal bize ait değildir yapmacık durur. Karşı tarafı çok etkilemez. Sağlam bir duruş olmadığından devamı da gelmez.

Peki, kendimizde bunu fark ettiysek samimiyete nasıl geçeceğiz. Nasıl samimi bir insan olabiliriz. Hem kendi fikirlerini cesurca söyleyen hem de herkes tarafından sevilen biri olmak mümkün mü?

Elbette mümkün. Ama önce korkularımızın neler olduğunu tespit etmemiz gerekiyor.

Korkularımızı nasıl tespit edeceğiz;

- Sevdiklerimizden uzak kalmak; onlara herhangi bir zarar gelmesi durumunda aşırı üzüntülere kapılmak veya durduk yere ‘ya onları kaybedersem’ diye evham yaşıyorsak kaybetme korkumuz olabilir.

- Evde veya herhangi bir yerde tek başına kalmak bizim için kâbus ise; tek kaldığımızda ne yapacağımızı nasıl vakit geçireceğimizi bilemiyor ve bu durumdan aşırı rahatsızlık duyuyorsak yalnız kalma korkumuz olması muhtemeldir.

- Herhangi bir iş yaptığımızda birilerinin fikri bizim için çok önemliyse; yaptığımız işin beğenilmemesi bizi üzüyorsa veya beğenilmesi çok önemli ise muhtemelen onaylanmama, hata yapma ve suçlanma korkuları yaşıyor olabiliriz.

- Bir ortamda kendimizi ispatlamak için çaba harcıyorsak; bir şekilde dikkatleri üzerimize çekip ortamdaki popüler kişi olma isteğimiz artıyorsa; espri yaptığımızda kimse gülmedi diye moralimiz bozulduysa kabul görmeme ve dışlanma korkusu yaşıyor olabiliriz.

- Küçüklüğümüzden beri insanlardan ilgi ve sevgi bekliyorsak; herhangi bir sorun yaşadığımızda benimle ilgilenen veya ilgilenmeyen diye insanları ayrıştırıp onlara sitemler ediyorsak; birazcık ilgiden şımarıyor, sevgi görmediğimiz yerde moralimiz acayip bozuluyorsa muhtemelen sevgisizlik ve değersizlik korkumuz olabilir.

İşte birkaç örnekle korkularımızı tespit edebiliriz. Korkularımızı tespit ettikten sonra artık girdiğimiz rollerin farkına varmalıyız. Bu noktadan sonra o rolleri her oynadığımızda içimizdeki bilgenin (özümüzün) bizi izlediğini ve fark ettiğini fark edin. Kendi kendinizi gözlemleyin. Kendiniz gibi olmadığınızı başkalarından önce siz fark edin. Bir davranışta bulunduğunuzda niyetinizi gözden geçirin. Eğer gösteriş veya insanlara iyi görünmek için yapıyorsanız bunu fark edin. Ve bu aşamalarda hiç ümitsizliğe düşmeyin. Hemen hemen her insan hayatında bu tarz rollere girmiş ve bunu deneyimlemiştir. Çünkü her şey zıddıyla bilinir. Samimiyeti bilmek için samimiyetsiz davranışlarda bulunmak gerekiyor. Kendini bilen Rabbini bilir sözünün altında yatan en büyük keşif kendi hata ve kusurlarını görmek ve onları kabul etmektir. İlk başlarda ağır gelebilir. Çokbilmiş zihnimiz ‘sen öyle değilsin’ diye bizi kandırmaya çalışabilir. Bırakın siz onu kusurlarınızı fark edin. Hatta fark ettiklerinizi listeleyin. Hiç çekinmeden kusurlarınızı kendinize itiraf edin. Onlar fark edildiklerini anladıkça sizden bir bir çekip gidecekler.

Unutmayın bizi en iyi bilen rabbimizdir. O kalbimizi, niyetimizi herkesten çok daha iyi bilir. Kusurlarımızı düzeltmeye niyet ettiğimizde en büyük yardımcımız olacaktır. Zaten O (c.c) bizim kusurlarımızı iyileştirip ona ait güzellikleri açığa çıkarmamızı bekliyor. Çünkü yaradılış amacımız da bu!

Öyleyse kendinizi her halinizle kabule geçin. Böylece en büyük değeri siz kendinize verin. Kendinize değer vermek için kendinizi keşfedin. Kimseyle değil kendinizle meşgul olun. Kendi kusurlarını fark etmeye başlayan başkalarının kusurlarını göremez. Kusurlarınızı kabul edince kalbinizdeki güzellikler bir bir açılacak ve kendinizi ispatlamak zorunda kalmayacaksınız.

“Allah’ım bana kusurlarımı göster. Onları sevgiyle kabul edip şifalandırmam için bana yardım et. Beni samimi sevdiğin kullarının arasına kat. Âmin.”

Gülay Okuyucu

 

 

 

En güncel gelişmelerden hemen haberdar olmak için Telegram kanalımıza katılın!