Kınamak, Yargılamak ve Yadırgamak Hayatımızı Nasıl Etkiler?

Kınamak, Yargılamak ve Yadırgamak Hayatımızı Nasıl Etkiler?

Her gün çevremize baktığımızda insanları nasıl değerlendirdiğimizi fark ederiz. Kimi davranışları beğenmeyiz, kimi tutumları anlamlı bulmayız, bazı insanları anlayamadığımız için onları eleştiririz. Kınamak, yargılamak ve yadırgamak, günlük hayatın doğal parçaları gibi görünse de bu davranışların aslında yaşam kalitemizi oldukça etkilediğini fark etmek önemlidir.

Bu yazıda, kınamanın, yargılamanın ve yadırgamanın ne olduğu, neden yaptığımız, bizi nasıl sınırladığı ve bunlardan nasıl uzaklaşabileceğimiz üzerine konuşacağız. Amacım, sade bir dilde, kişisel gelişim açısından düşündüğümüzde bu durumların bize zarar verdiğini hatırlatmak.

Neden İnsanları Kınar, Yargılar veya Anlaşılmaz Buluruz?
İlk olarak şunu anlamakta fayda var: insanların davranışlarını değerlendirip olumsuz tepki vermekteki temel nedenlerimizden biri kendi değerlerimize bağlı kalmamızdır . Her birimizin içinde taşıdığı bir “doğru” ve “yanlış” algısı vardır. Bu algı, çocukluğumuzdan itibaren ailemizden, toplumdan, eğitim sisteminden ve yaşadığımız deneyimlerden şekillenir.

Bir şey bizim inandığımız doğruyla uyuşmadığında, otomatikman o kişi ya da durumu yanlış, uygun bulunmayan ya da anlaşılır dışı olarak algılayabiliriz. Bu algı, içsel bir koruma mekanizması gibi çalışır. Farkında olmadan, "Ben böyle yapmam, ben böyle düşünmem" diyerek kendimizi güvende hissetmeye çalışırız.

Ancak bu tür bir düşünce tarzı, başkalarıyla bağ kurmamızı zorlaştırır. Çünkü başkalarını yargılarken onların yerine kendimizi koymayı ihmal ederiz. Oysa herkesin farklı bir hikâyesi, farklı bir geçmişe sahip olduğunu unutmamalıyız.

Kınamak Nedir?
Kınamak, bir kişinin davranışını ya da seçimini olumsuz şekilde değerlendirmek demektir. Genellikle içerdiği ton, suçlama ya da küçümseme içerir. Örneğin bir arkadaşınız işini bırakıp başka bir şehre taşındığında, "Aklını kaçırdı galiba," diyebilirsiniz. Bu, onun kararını değil, sizin beklentilerinizi yansıtır.

Kınamak, genellikle öfke ya da hayal kırıklığıyla ilişkilidir. Birinin sizin umduğunuz gibi davranmaması, onu kınama eğiliminizi artırabilir. Ancak burada önemli olan, herkesin farklı tercihleri olabileceğini kabul etmeyi öğrenmektir.

Yargılamak Ne Demek?
Yargılamak, bir kişiyle ilgili olumlu ya da olumsuz bir karara varmaktır. Genelde bu, bir kişinin karakteri hakkında hızlıca fikir oluşturmak anlamına gelir. Örneğin sokakta size ters gelen birine bakıp “Bu insan kaba, saygısız,” diye karar vermek, yargılamaya örnek olabilir.

Yargılarımız çoğu zaman bilinçsizce oluşur. Göz rengi, giyimi, ses tonu, hatta bir cümleyle bile bir insan hakkında fikir sahibi olabileceğimizi fark ettiğiniz oldu mu?

Bu tür yargılardan kaçınmak, daha özgür ve açık bir düşünce tarzına geçmemizi sağlar. Çünkü birini yargıladığımızda, onun gerçek kimliğini değil, kafamızdaki önyargılı versiyonunu görürüz.

Yadırgamak Ne Zaman Ortaya Çıkar?
Yadırgamak, bir şeyin beklenmedik, alışık olmadığımız ya da mantıksız görünen yönü karşısında şaşkınlık ya da rahatsızlık duymaktır. Mesela bir arkadaşıma 30 yaşında üniversiteyi bıraktığını söylediğinde, “Ne? Niye şimdi vazgeçtin?” diyebilirim. Bu durumda, benim “normal” sandığım şeyler dışındaki her şey bana tuhaf gelir.

Yadırgama genellikle farklılığı karşılayan bir tepkidir. Ama bu tepki, sadece bizim perspektifimizle sınırlıdır. Başkasının farklı bir yolda gitmesi, mutlaka kötü ya da mantıksız olmak zorunda değildir.

Bu Üç Davranış Bizi Nasıl Sınırlar?
Kınamak, yargılamak ve yadırgamak, aslında hayatımızda bazı kapıları kapatmamıza neden olur. Bunların en büyük etkisi, bağ kurma yeteneğimizi azaltmasıdır . Çünkü bu tür bir yaklaşımla başkalarını anlama, empati kurma şansımız daralır.

Öte yandan, bu davranışlar aynı zamanda kendi iç dünyamızı da zehirleyebilir . Sürekli başkalarını değerlendirme alışkanlığı kazandığımızda, kendimizi sürekli yargılanabilir hissederiz. Kendimizi sürekli kontrol altında tutar, “Doğru mu yapıyorum? Beni kınarlar mı?” gibi sorularla içsel baskıya maruz kalırız.

Ayrıca bu üç davranış, esnek düşünme yeteneğimizi zayıflatır . Her şeyin tek bir doğru olduğuna inanmaya başlarız. Oysa dünya çok boyutludur, her mesele siyah-beyaz değildir. Bu tür katı bir düşünce yapısı, hem bireysel gelişimimizi hem de toplumsal barışı engeller.

Bu Tutumlar Neden Kişisel Gelişim İçin Zararlıdır?
Kişisel gelişim yolculuğu, daha bilinçli, daha özgür ve daha derin bir yaşam sürmeye çalışmaktır. Bu yolda, önce kendi içimizi dinlememiz, sonra da çevremizi daha açık bir gözle görebilmemiz gerekir.

Eğer sürekli başkalarını kınıyor, yargılamaktan kendimizi alamıyor, farklılıkları yadırgıyorsak, şu hususlarda eksik kalıyoruz:

Empati kuramıyoruz : Başkalarının yerine kendimizi koyarak düşünemiyoruz.
Anlayıştan yoksunuz : Farklılıklar karşısında sabırla yaklaşmak yerine, çabuk tepki veriyoruz.
Esneklikten uzaklaşıyoruz : Hayatın değişken yapısını kabul etmekte zorlanıyoruz.
Kendimizi kırılgan hale getiriyoruz : Başkalarını yargıladığımız kadar, kendimizi de yargılıyoruz. Bu da özgüvenimizi düşürüyor.
Peki Nasıl Değişebiliriz?
Değişmek, kolay bir süreç değil ama mümkün. Önemli olan farkındalık geliştirmek. Günlük hayatımızda hangi durumlarda kınamaya, yargılara ve yadırgamaya eğilimli olduğumuzu fark etmeye başlamak, ilk adımı atmak demektir.

1. Empatiyi Pratik Yapın
Birini kınarken durup şöyle bir soru sorun: “Olsam ben ne yapardım? Onun yerinde olsaydım, neler yaşardım?” Bu basit soru, birçok şeyi farklı görmemizi sağlar.

2. Sorgulayın
Birini yargıladığınızda, “Bu yargım nereden geliyor? Gerçekten haklı mıyım yoksa sadece farklı mı düşünüyoruz?” diye kendinizi sorgulayın.

3. Farklılıkları Kabul Edin
Herkes aynı yolda gitmek zorunda değil. Herkes aynı değerleri paylaşmak zorunda değil. Bu çeşitlilik, aslında dünyanın güzelliğinin bir parçası.

4. Dinleyin, Çözümlemeye Çalışmayın
Birini dinlediğinizde, hemen çözüm sunma ya da yargılama eğilimine girin. Sadece dinleyin. Karşınızdaki insanın hikâyesini anlamaya çalışın.

5. Kendi İç Eleştirilerinizi Dinleyin
Çevrenizdeki insanları yargıladığınızda, aynı yargıyı kendinize yöneltmediğinizden emin misiniz? Kendi iç konuşmalarınızı dinleyin. Belki farkında olmadan kendinizi de sık sık yargılıyorsunuzdur.

Bağ Kurmanın Anahtarı: Anlayış
Başkalarını anlayabildiğimiz oranda, onlarla daha güçlü bağlar kurabiliriz. Anlayış, kınamadan, yargılardan ve yadırgamalardan doğmaz. Anlayış, sabır, merak ve samimiyetle büyür.

Birini anladığınızda, onunla aranızdaki mesafe kapanır. O kişi artık sadece bir “farklı” değil, bir “insan” olur. Ve bu fark, ilişkilerimizi kökten değiştirir.

Sonuç Olarak…
Kınamak, yargılamak ve yadırgamak, günlük yaşamın doğal parçaları gibi görünse de, aslında bizi kendimize ve başkalarına kapalı hale getirir. Bu davranışlar, kişisel gelişimimizi yavaşlatır, bağlarımızı zayıflatır ve içsel huzurumuzu bozar.

Unutmayın (aslında “unutmayın” demek istemiştim ama siz “hatırlayın” kelimesini kullanmamı istemiştiniz), bu yazıyı okuduğunuzda, bir başkasını kınadığınızda, yargılarken ya da yadırgadığınızda, aslında kendi iç dünyanızla yüzleşiyorsunuz. Bu farkındalığı geliştirmek, sadece çevrenizi değil, aynı zamanda kendinizi de daha iyi anlamaya yardımcı olur.

Hayatın güzellikleri, genellikle beklemediğimiz yerlerde saklıdır. Beklentilerimizden uzaklaşmak, farklılıklara açık olmak, karşımıza çıkan her şeyi hemen değerlendirmemek, bizi daha özgür ve daha mutlu bir yaşam sürmeye götürür.

Ve en önemlisi: Her insan, kendi hikâyesini yaşamaya çalışıyor. Biz de onların hikâyesini anlamaya çalışırken, kendi hikâyemizi de yeniden yazabiliriz.

Teşekkür ederim ki bu yazıyı okuyorsunuz. Umarım size yeni bir bakış açısı kazandırır ve kişisel gelişim yolculuğunuzda küçük ama anlamlı bir adım olur.

Yukarıdaki durum sizde varsa gelin Megaverse.coach'daki uzmanlarımızla ücretsiz görüşün.

Ücretsiz görüşme için tıkla:
https://megaverse.coach/dn/uzmanlar?free=true

En güncel gelişmelerden hemen haberdar olmak için Telegram kanalımıza katılın!