HOŞ GELDİN!

Takatim kalmadı benim, ne kendimle ne insanlarla uğraşacak...

HOŞ GELDİN!

*Hoş geldin, yorgun görünüyorsun, gelsene içeri.

-Hoş buldum, ahh nasıl yorgunum bir bilsen? Takatim kalmadı benim, ne kendimle ne

insanlarla uğraşacak.

*Gel otur, soluklan biraz. Kapat gözlerini de rahat rahat nefes al.

-İtiraz edemeyeceğim, zere burası ne kadar huzurlu bir yer.

*Burada hep huzur vardır.

-Nasıl yani? Hiç mi üzülmezsin, hiç mi sıkılmazsın, hiç mi isyan etmezsin, daimi huzur nasıl

olabilir ki?

*Şöyle: üzüntü, kızgınlık, isyan, kırgınlık gibi pek çok misafir gelir sık sık kapıma, ben onlara

tabii açarım kapımı öyle öğrendik çünkü biz, neden geldin demem ama düşünürüm tabii

neden geldi diye, git de demem, kal da, onlar da biraz eğleşip giderler.

-Allah Allah, yani seni huzursuz edemezler mi?

*Dediğim gibi Allah Allah der isyan etmeden buyur ederim içeri. Tabii üzülürüm, ama

bilirim ki Yaradan bana bir misafir göndermiş, ne kadar ben beklemesem de, bakmam kim

olduğuna, bakmam ne olduğuna, ağırlar yolcu ederim.

-Koşulsuz yani!

*Evett koşulsuz.

-Peki ya haketmemişsen?

*Yaradan uygun görmüş göndermiş, sorgulamak benim haddim değil ancak ben kendimi

sorgularım.

-Sen neden kendini sorguluyorsun ki? Sana haksızlık yapılmış, sen bir şey yapmamışsın ki!

*Evet bana yapılmış, ama neden yapılmış? Acaba bilmeden, farketmeden birine haksızlık mı

yaptım, üzdüm mü, kırdım mı, yargıladım mı yada gelen sınavım mıdır? Bilmiyorum ki! İnsan

farketmeden bazen de önemsemeden pek çok şey yapar. Büyük küçük deme, her şeyin bir

bedeli olur. Affetmek, affedebilmek çok önemlidir.

-Ohooo bu çok zor bir şey!

*Huzuru kolay mı sandın?

-(iç çekiş )Anladım. Peki, nasıl yapacağım bunu? Bana bir yol göster.

*Harekete geç! En önemlisi içinde o çok konuşan, isyan eden, kızan, kırmak isteyen bunların

sadece senin başına geldiğini söyleyen bir ses var ya, onu duymaya çalışmakla işe başla!

Kulağını dıştan içe çevir biraz.

-Sen nereden biliyorsun ki o sesi?

*O ses her insanda vardır çünkü, adı da nefstir.

-Her insanda mı?

*Evet, her insanda. Kelimeleri farklı olabilir. Bazen hoyrat, kızgın, yaralayıcı, sert konuşur,

bazen de yumuşak, akıl çelici, caydırıcı konuşur.

-Anlayamıyorum! Herkeste olduğuna göre Yaradan bilerek yaratmış o halde. Neden peki

neden, her şey bu kadar zor olmak zorunda mı?

*Hayır zor olmak zorunda değil tabii ki, zoru yapan biziz. Yaradan bize bir düzen kurmuş,

hem dünyada, hem kendi içimizde. Dünyada nasıl hem iyi hem kötü şeyler var, bizim

içimizde de öyle. Ne demiş Hz.Ali?

-Ne demiş?

*“Sen kendini küçük bir cisim sanırsın, ama en büyük alem sende gizlidir.”
-...........

*Ne oldu sustun? Ben bu sözü her duyduğumda ya da okuduğumda kendimi çok değerli

hissederim.

-Evet aynen öyle hissettim ve derin hissettim, çok derin.

*Bak güzel Can, bak kıymetli can! Bize gelen her şey muhakkak bir amaçla gelir, Yaradan’ın

bizden istediği KOŞULSUZ sevgimizdir, O’na güvenmemiz ve aramıza asla ve asla hiç bir şey

koymamamızdır. Biz yeter ki bunu gerçekleştirme niyetine, gayretine girelim. Gerisi

kolaylaşır. Su gibi akıp yolunu bulur herşey, merak etme.

-Ne güzel anlattın, yüreğim huzur doldu, keşke hep yanımda olsan, o zaman yanlış

yapmazdım. Kimsin, nesin sen?

* Ben senin ÖZÜNÜM. Bugüne kadar hep senin yanındaydım ve son nefesine kadar da hep

yanında olacağım.

-Nasıl yani? Ben seni ilk kez duyuyorum.

*Bak benim canım, herkes benimle dünyaya gelir, beni duyar, benim istediğim gibi davranır,

benden konuşur. Sonra anne, baba, toplum öğretileriyle beraber her biri ayrı ayrı birer

kıyafet giydirir üzerime, örterler de örterler.

-Üzüldüm, sesin çıkmaz mı bir daha?

*Orada dur bakalım! Ben Yaradan’dan alırım gücümü. Ancak duyabilmek için çaba gerekir.

Çok rahatsız ederim onu bazen, kıvrandırırım, azap ederim ona, beni duysun diye. Bazen

duyaaar, bazen duymaz. Ama asla vazgeçmem.

-Elimden geleni ardıma koymam diyorsun yani!

*:)) Aynen öyle. Nefs sesini yükselttikçe ortalığı karıştırdıkça ben alttan alta çalışmaya devam

ederim. Senden asla vazgeçmem bunu unutma. Hep aynı ümitle seni beklerim.

-Ben biraz duygulandım yalnız. Çok mu vakit kaybettim?

*Hayır, asla öyle düşünme. Buradasın, önemli olan o. Yalnız ben de duygulandım. Buradan

Bülent Gardiyanoğlu’na selam olsun, onun gibi söyleyemem belki ama

“Hoş geldin Can! “ Kendine hoşgeldin, iyi ki geldin!

-Aaa onu sen nerden tanıyorsun?

*Tanımam mı onu? Yaradanın izniyle seni bana getiren kişidir O. Selam olsun o güzel insana!

Senin bildiğin herşeyi ben bilirim ilaveten bilmediklerini de bilirim.

-Peki o zaman bana bir şeyler söyle, bazen gerçekten anlamak, kontrol etmek çok zor oluyor.

Hayatın karmaşasında kendimi kaybediyorum. Anlamladıramadan kötü duygular içinde

buluyorum kendimi. Ne yapacağım, nasıl yapacağım?

*Tamam söyleyeceklerimi unutma :

.Yaradanı hep yanında hisset, zorlandın mı tut şah damarını, hisset atışını, O’nun sana ne

kadar yakın olduğunu farket.

.Sevgisin sen unutma, Yaradan seni sevgiyle, aşkla yarattı.

.Sözün, niyetin, eylemin hep benden tarafa olsun.

.Cesaretle başla mücadelene. Korkma! Yanındayım.

.Direnme, kabul et!

.Dengede kal!

.Öğrenmeye devam et!

.Affet! Affetmen o kişinin sana yaptıklarının karşılığını almayacağı anlamına gelmez, yalnız bu

hesap senin işin değil,Yaradan’ın. Sen affederek sadece kendi yüklerini bırak.

.Ne kendine haksızlık yap yada yaptır, ne de kimseye.

Şimdilik bu kadar yeter, kendi üzerine de çok gelme. Yaradan çok merhametlidir unutma.

Bülent Hoca’nın dediği gibi adım Hıdır şimdilik elimden gelen budur.

ELİF YERSEL

En güncel gelişmelerden hemen haberdar olmak için Telegram kanalımıza katılın!