Zihinsel Nefes
Zihinsel Nefes
Zihinsel Nefes: Ne demek zihinsel nefes?
Düşünceler çok önemli. Bu dünya senin kendi hayatının tarlasıdır. Düşüncelerin de tohum. Tarlaya tohumu ekeriz. Ne çıkarsa senin ektiğin. Eğer buğday ekersek buğday toplarız. Arpa ekersek buğday toplamayız. Mutlaka mısır toplamayız. Buğday toplarız değil mi? Şimdi bu dünyada olan şeyleri iyi algılayım. Yaşadığımız örneklerle eşleştireceğim. Buğday ekmek için ne lazım? Önce toprağa nefes aldırılıyor. O bir harmanlanıyor, sürülüyor. Ekildikten sonra da böyle etraflarından çapalanıyor. Açarsın doldurursun, açarsın doldurursun ve dışardan hava alıyor. Oksijen alıyor aynı zamanda su, güneş çok önemli. Peki biz tohumu ektik düşüncelerimizi nereye ekiyoruz?
Zihnin bir tarla olduğunu düşünelim .Kuantum çekim yasasına göre yaşamın bir enerji olduğunu düşünelim. Çekim yasası olmazsa dünya yuvarlak olmasına rağmen biz nasıl böyle durabiliriz? Duramayız. Bizim düşündüğümüz her şey bilinçaltımızda var. Bilinçaltı ilk önce bu düşünceyi nerden oluşturuyor? Bilinçaltımız anne rahminde oluşmaya başlıyor. Hatta anneanneden getiriyor. Anneanneden anneye anneden de sana geçiyor. Daha önceki kuşaklardan da alırız ama daha çok bir önceki kuşaklardan hal edinilmiş davranışları alırız. Dinimizde ‘’ Rahman ve Rahim olan Allah’ın adıyla’’ deriz .Rahman erkek rahim kadın. Rahman tohum rahim tarla. Bu tarlaya o tohumu eker. Tohumun dişi veya erkek olacağını erkek belirler. Cinsiyeti belirleyen erkekti. Bunu bütün tıp bilir. Burada ne oluyor? Tohum ekiliyor tarlaya, tohumun büyümesi için neye ihtiyaç var? Havaya, suya , güneşe, toprağın ,güzelliğine verimine ihtiyaç duyar.
Bir elma diktiğiniz de elmanın güzelliği neye bağlı? Hava şartlarına, ona bakmaya, toprağa, suya bağlı tatlı güzel elma olması için. Bir çocuğun ahlaki değerlere bağlı olması için madden ve manen neye bağlı? O çocuk annenin kanından beslendiğine göre anneye bağlı. Anneye, annenin hamilelik süreci ve öncesi, anneannenin de iyi geçirmiş olmasına bağlı. Annenin kanından besleniyor. Anne ne yaşıyorsa ; duygular kana karıştığı için, fiziğe yansıdığı için oradan çocuğa geçiyor.
Biz kendimizi bilmeyiz. Bu hayatta da kendimizi bilmek için varız. Peki kendimizi nerden bileceğiz ? Başımıza gelen işler olmazsa; o olumsuz şeyler dediğimiz, olumsuz kişiler dediğimiz insanlar çocuklarımız, ailemiz, ebebeynlerimiz bu yaşam içerisinde süregelen bu olumsuz dediğimiz olaylar insanlar olmazsa biz nereden kendimizi göreceğiz? Hiç düşündünüz mü? Ayna fiziğini görmek için var. Ama sen her an aynaya mı bakıyorsun? Fiziksel ve ruhsal tamamen bir başkası üzerinden görürsün, aynalarsın kendini… Acı tatlı kalmayacak. Çünkü acının tatlıyı tatlının da acıyı dengeye getirdiğini unutmayın. Kainatı kim yarattı? Allah(c.c) Allah’ın haberi olmadan yaprak kımıldar mı? Kımıldamaz. Peki yaptığını yaşamadan ölmeyeceksin diyor, doğrumu? Doğru. Şimdi sen bu dünyaya geldin. Hiç dedin mi ben nasıl bir yere geldim? Nedir yani kainat kainat ne? Sen bir yere gideceksin seyahate gideceksin. Gittiğin yerin otelin mevkiinin adresini almaz mısın? Nasıl bir yere gidiyoruz diye öğreniriz değil mi? Bir makine alacaksınız nasıl bir yere neden alıyorum ben? Biz nasıl bir yere neden geldik? Bu soruyu soralım lütfen. Önce kainatın hakikatını öğrendim.
Nefesi burundan alıp burundan verirsek nefes zihnimizi susturur. Zihniniz çok konuşuyorsa burundan alıp burundan verin. Burundan alıp ağızdan verirsek öfkemizi bırakırız. Nefes çalışması yaparken ruhsal bağlantıya Aldığın nefes kalitesiz olunca bütün vücudunda dolaşan nefes karbondioksit oluyor. Enerjimiz kirlenmeye başlıyor. Enerjimiz kirli olursa düşüncelerimiz de olumsuz negatif ve kirli oluyor. Hep karamsar oluyor, hep yorgun oluyoruz. Yaradan da bize devamlı şifa kanalı akıyor ama bilincimiz dengede olmadığı için biz bunu gereksiz yerlere kullanıyoruz. O gereksiz yerlere de kullandığımız için çaba harcıyoruz. Nefesi yanlış kullanıyoruz. O yüzden yoruluyoruz bitkin oluyoruz, elindeki kaynağı kullanmış oluyorsun ama yanlış yerlere kullanıyorsun oradan da öfke geliyor. Nefes çok önemli. Nefes alıp verdiğimiz zaman bilinçaltımızda ve bedenimizde kirlenen suyu ,oksijeni temizlemek için yenisini alıyoruz. Önce neyle kirleniyordu? Düşüncelerimizle… Düşüncelerimizi değiştireceğiz. Biz bir enerjiyiz enerji ile yaşıyoruz. Nefes bizim mazotumuz. Maalesef kirlendiği zaman teklemeye başlıyoruz. Bunu tekrardan temizlemek için nefes alıp vereceğiz. Nefes alıp verirken düşüncelerin değişecek, düşüncelerin değişince de nefesinin kalitesi değişecek. Nefesin kalitesi değişince de sağlığın değişecek.
Nefes tekrar nasıl bozulur? Düşüncelerinle bozarsın. Doğru nefes almayınca çakralar kapanıyor. Çakraların biri hızlı çalışsa da iyi olmuyor. O yüzden iyi yok kötü yok diyoruz. Aşırılık var. Yemek yemek kötü bir şey değil ama fazla yiyince hasta oluyoruz yemeyince de aç kalıyoruz bunun gibi. Çok zengin insan geliyor danışan olarak her şeyi var ama mutlu değil çünkü ruhsal boyutu eksik. Bakın yine denge. Her şey kötü de değil iyide değil… İyi dediğimiz iyi değil kötü dediğimiz kötü değil. Bize gerektiği kadar olmalı, nefsimizde var ruhumuzda var. Nefs olmazsa tamamen nasıl dünyada yaşayabilirsin ki… Değil mi? Bedenin ihtiyacı var nefse. Sen bir ruh olarak geldin ama kapla donandın.
O kaba da iyi bakman gerekir. Kaba iyi bakman için kabın içindekini değiştirmen lazım durmadan. Yani nefesinle ruhunu o kabı temizlemen lazım. Bir kabın geliş mahiyeti var bir de kabın işleyiş mahiyeti var. Bir de nasıl bir ortama gelişi var. Bu dünyaya gelmeyi şunun gibi düşünün. Siz kalktınız benim evime misafir olarak geldiniz. Bana diyorsunuz ki ’’ Şu odayı değiştir. Koltuğu yok et. Şu perdeyi çıkar.’’ Halbuki bana misafir geldiniz. Biz de bu dünyada böyleyiz. Ama biz dünyada olup biten her şeye direniyoruz. Halbuki olup biten her şey bu dünyaya ait arkadaşlar. Dünyanın özelliği bu. Dünya acı tatlı, iyi kötü, güzel çirkin bunlardan oluşmuş. Sen böyle bir ortama kendin seçtin geldin. Şimdi sen direndikçe, bir de çekim yasası var ya… Nasıl hareket ediyor. Direndiğini çekersin. Yaptığını yaşarsın , dediği nokta bu. Çekim yasası olmasa yuvarlak bir dünyada ayakta duramayız yer çekimi var. Kuantum Çekim Yasası diyor. Bizim bilmemiz gereken olanı olduğu gibi kabule geçelim. Yeniden düzeltmek istiyorsak, bir evi alıyorsun o evi kabul edip alıyorsun, sonra inşaatını yaparsın. Olanı olduğu gibi kabule geçiyoruz.
Yurdagül Cengiz
En güncel gelişmelerden hemen haberdar olmak için Telegram kanalımıza katılın!