Yüzyıl Sonraki Torunuma Mektup- 76

Sevgili torunlarım, şekerden tatlı misler gibi kokan yavrularım canlarım. Sizi çok seviyorum biliyor musunuz? Çok heyecanlıyım canlarım. Kalbimin atışlarını duyuyorum resmen nasıl bir duygu tarif edemem...

Yüzyıl Sonraki Torunuma Mektup- 76

                                                                                                                                                       10.03.2022
Sevgili torunlarım, şekerden tatlı misler gibi kokan yavrularım canlarım. Sizi çok seviyorum biliyor musunuz? Çok heyecanlıyım canlarım. Kalbimin atışlarını duyuyorum resmen nasıl bir duygu tarif edemem. Nasılsınız,nerelerde ikamet ediyorsunuz, hangi Ülkedesiniz? Dünyada mısınız yoksa şimdi adlandıramadığım bir yerde misiniz? Canlarım, aklımın ucundan geçmezdi size bir gün mektup yazacacağım. Nasipte bu da varmış. Burası Almanya,Essen Şehri bir kış günü. Ben Nineniz Melek Ünal 12.03.1965 K.D.Z.Ereğli Zonguldak Türkiye/Çavuşlar Köyünde doğmuşum.Toplamı yedi haneden oluşan küçücük bir yer. Hani fotoğraflarımızın siyah beyaz olduğu, teknoloji nedirini bilmediğimiz, sularımızın kirlenmediği, doğamıza zarar verilmediği zaman. Kısacası aile ortamı ve bağlarının kanunlar kadar keskin ve güçlü olan dönem. Büyükler ne derse o dur vardır bir bildikleri deyip mindere oturan kuşak.Yemeklerimize fazla baharat kullanmadan lezzetli olan zaman. Kız çocuklarını okutulmasında karşı çıkan bir toplumdan geliyorum ben. Sevgili torunlarım bu yazdıklarıma nasıl empati kurarsınız bilemem. Önümüzdeki günlerde elli yedi yaşıma gireceğim Rabbim nasip ederse. Ailenin en küçükleriydim bir abim ve ablalarım vardı. Babam Reçberlikle geçimini sağlayan bir ailenin oğlu Annemse fakirlikten çocukken evlendirilen okuması yazması olmayan bir kadın. Dedemi babaannemi hiç tanımadım resimleri de yok. Anneannemi de pek hatırlamıyorum burada konumuz ama ben olduğum için kendimden bahsetmek isterim. Nineniz neşeli şakacı sempatik olumlu bakan becerikli titiz çalışkan birisi mutfakta yaptığı işten emin eli lezetli çeşitli kültürlerin mutfaklarından da yenilikler pişiren taşıran hep deneyen yemek tariflerinde kendi baharatını koyan çılgın yüreği kıpır kıpır çocuklarla çocuk yetişkinlerle de kendini çabucak adapte edebilen müzik dinlemesini çok seven bir çok burada sayamayacağım özelliklere sahip olan çok renkli birisi. Okul eğitimim bugünkü şartlara göre ortanın altında üniversiteye kadar okuyamadım ama hayat okulunda okudum. Sevgili torunlarım şimdiye kadar edinebildiğim tecrübeler, ögrendiklerim, gördüklerim, yaşanan ilişkiler, aile ilişkisi v.s beni bugün ben etti. Aklımı çoğu yerde kullanamadım, geride bırakıldım, korktum, ezildim. Hayatta her şeyin olasılığı mümkün. Olmaz böyle bir şey dediğin her neyse olabiliyor. Aile kavramına düşkünüm ve inanırım sonuçta ilk güvenebileceğin kişilerdir onlar. Fakat hayatımda gördüklerim insanoğlunun neler yapabileceklerine şahit oldum. Hayatım çok daha da zorlaştığı ve artık hiçbir şeyin anlamı olmadığını, hiçbir şeyi beceremediğimi ve bir çuval inciri berbat ettiğimi zannettiğim bir zaman tünelinden ağır ağır ortam sisli ve önümü görmekte zorlandığım bir süreç. Babam otuz beş sene önce vuruldu annemi de yedi sene önce kaybettik kendisi şeker hastasıydı ve bir ayağını ampute etmek zorunda kaldılar ve benim için çok kolay olmadı. Bir depresyon geçirmiştim zaten dedenizden ayrılınca ve tekrar psikolojik sorunlar kendini göstermekle birlikte otomatik pilota takılan bir hayatı yaşıyor iken hayatımı sorgulamaya başladım. Mutlu değilim yaşayan bir ölü resmen sadece çalışıyorum ayakta kalabilmek için mücadele vermekteydim sadece düşündüğüm tek şey kaderindir ve çocuklarımı okutup büyütüp evlendirip ben belki mutlu olacaktım. Mutluluk nediri farklı algıladım o zamanlar. Erkek çocukları üstün, kızlar ise değer verilmiyordu bu benim yaşadıklarım genelleme yapmak istemem. Kızlar evlenir çoluk çocuk sahibi olup bir şekilde hayat sürdüreceklerine inanan bir aileden geliyorum. Babamı kaybedince, yanında abimin ilk eşiyle birlikte o da vurulmuştu fındık tarlasında. Ben genç kız üç öksüz çocuk (yeğenlerim) annem ve dengesini kaybeden abi, kalıverdik ortada. Zaman geçti. Ben yeğenlerime bakıyorum abim hastanede, annem Türkiye'de köyden gelmek istemiyordu. Okumak artık zordu benim için çünkü 3 öksüzün bana ihtiyaci vardı. Ablalarım evli ve iş bana kalmıştı. Sonraki zamanlarda ağabeyim ikinci evliliğini yaptı ve artık beni birileriyle evlendirip kurtulmak istiyorlardı ben hiç oralı değilken, okumak hemşire olmak istiyordum. Nereden nereye torunlarım. Günün birinde ablam; Şu an Huzurevinde, sen de kendini ne sanıyorsun evde kaldın zaten ayağın da topal kim seni alır diye cümle kurunca başımdan sanki kaynar sular döküldüğünü hissettim. Zaten aileden hiç sevgi alamamışım değer görmemişim baskı, korkuyla yaşamımı sürdürmekteyken onlara artık yük olduğumu zannedip beni görücü usulü gelen kişilerden birisi olan dedenizle tanıştırılıp evlendirildim. Göremedim fark edemedim, evlenmek istemiyordum kendimi sevmiyor, ayağım topal olduğu için aşırı duygusal ve yetersiz buluyordum. Dedeniz beni sevdiği için degil Almanya'da kalabilmek için evlenmiş, sonra öğrendim. Acı bir duygu yavrularım sevilmemek seni bir eşya gibi oradan oraya atmak. Hiç mutlu değildim, ilk senelerde her şeye rağmen bu evliliği sürdürmekti çünkü gidecek sığınacak bir ailem yoktu. Sonra dedenizde aşırı alkol tüketimi, hayatımıza giren aksilikler önümüzdeki senelere şekil veriyordu. Babamda alkol tüketirdi. Bunu söylemeden geçemeyeceğim. Yavrularım artık dayanamayacak hal almıştı evliliğim. Korkuyordum. Fuzuli harcamalar, ihtiyacın olmayan birtakım şeyler alınıyordu. Sonuçta dedenin ailesi de fakirdi ve ondan yardım istiyorlardı. Almanya o zamanın para birimi (Deusche Mark)Alman markı .ok ama çok değerliydi. Şimdi ise Euro. Sizin zamanınıza kadar mutlaka değişimler olmuştur. Bugün Bitcoin falan gündemde. Babam hayattayken sadece kendisi çalışıp kaç kişiye bakıyor iken bugünümüzün şartları gereği kadınlarımız da çalışmak da. Bu güzel bir sey kızlarımızın okuması erkeklerin yaptığı işlerde çalışması örneğin araba tamircisi olarak meslek seçmeleri v.s. hızla gelişen zaman ve teknolojiyle artan, hayatımızı kolaylaştıran aletler cihazlar, bizi gerçeklerimizden, insanlığımızdan, değerlerimizden, sinsice yavaş yavaş uzaklaştırıyordu. Bu benim gözlemlediğim genelleme yapmıyorum. Sonra, konuya dönelim. Ben her şeyi göze alarak dedenizden ayrıldım. Önce ailem sonra herkes kale gibi duvar ördüler ve ben çocuklarımla yine yapayalnız kaldım. Ben ne yapmış oldum ki insanlar bana sırt çeviriyordu hiç anlayamadım. Namus dedikleri kavram bu olmamalıydı mutlu bir evliğin yok,elalem ne der diye,sürdürümezdim. Bütün her şeye katlandım dikenli yollardan ışık olmayan yollardan geçtim. Çocuklarım yaşları dokuz sekiz ve iki yaşlardaydı. O zamanlardaki insanlarin düşüncesi şöyleydi; Evli olan kişiler benimle iletişimi kesmişti onlar istese de kayinvalideler tarafından bir şekilde yönetilen gelinlerimiz, o kadınla görüşme uğursuzluk getirecek evine ve belki kocalarına da göz koyacaktım o bilinçteydiler. Çok yazık. Halbuki bilselerdi ne kadar onlara ihtiyacım olduğunu, bir hal hatır sormak bile çok değerliydi. Neyse sevgili torunlarım borç gırtlakta dedeniz nafaka ödememek için işinden ayrılmıştı ve alınan borç ikimizin üzerine olduğundan kim çalışıyorsa o krediyi istese de istemese de ödeyecekti. Borcun karşılığı yok. Benim borcum değil ama evliyken yapılan borç, şimdi çık işin içinden. Çalışıyorum, bir şekilde her şeyin üstesinden gelmeyi başardım buradaki kanunlardan yararlanarak. Rabbim bizlere taşıyamayacağı yükü vermezmiş bugün çok iyi anlıyorum çok şükür.

Sevgili torunlarım gündemimizde iki senedir hayatımızda olan Corona Virüsü var. Yaşamak kolaylaşmışken, virüsle mücadele vermekteyiz. Çok şükür rabbime rahatsız olmadan atlatıyoruz, tedbirimizi alarak. Bir de Şubatın sonlarında başlayan Rusya/Ukrayna Savaşı dinliyoruz haberlerde. Fazla politikadan anlamam haklıyı haksızı ayırmazsızın sadece gördüğüm şey, insanların sokaklara dökülmesi ve savaştan kaçması, ortalık berbat dünyamızı ne beklediğini göremiyoruz. İnşallah kısa zamanda uzlaşılır ve hayatlara son verilmez. Corona geleli hayatımıza her şey alt üst oldu. Çok kaybımız var, şirketler iflaz etti, insanlarımız işsiz kaldı. Konseptleri değiştirmek zorunda kalan Restorant sahipleri ve diğerleri, yeni bir yaşama yeni bir zamanla uyum sağlamak zorunda kaldık hepimiz. Kolay değil herbirimiz için alışagelmiş bildiklerimiz bir anda başka şekil almaya başladı. Bu yazdıklarım sadece benim gözlemlediğim. Zaten bir arayış içerisindeyim ve karşıma Bülent Gardiyanoğlu'nun videosuna bakarken buldum kendimi. Bilgisayarı kullanmasını bilmiyorsak da öğrenmeliydik çünkü artık çoğu şeyler evden yapılıyordu. Çocuklarımız okula gidemiyor bilgisayardan eğitim alıyordu. Büroda çalışanlarda home offıce dedikleri durumdan yaralanmaktaydı. Bende yavrularım çalışmaktayım çok şükür her ne kadar ufak tefek rahatsızlığım olsa da, hiç aldırmıyorum ve YouTube'da aslında dizi bakmak değil de, beni daha çok hastalıklar ve beslenme üzerine kafayı bozmuştum aşırı derece meraklıyım ilaçsız hastalıkları tedavi olabilir mi düşüncesi beni çok heyecanlandırıyordu. Benim yaşımdakiler torun torba sahibi ve çoğu ev hanımı çalışmıyor (koca parasıyla) bağımlı bir hayat yaşıyorlardı. Herkesin kendi tercihi tabiki. Rabbim nasip ederse üç sene sonra emekli olma ihtimalim var. Niyetim Türkiye'den küçük bir daire almak ve Almanya Türkiye arası yaşamımı sürdürmek. Elbette yapmak istediklerim var çok hayalim var. Çocuklarım daha evlenmedi. İnşallah o da olacak onların mürvetlerini de görmek nasip olur. Bunların yanısıra yapacağım çok şeyler var örneğin RAW FOOD (ciğ beslenme) gibi. Merak duyduğum alanlar var. Sevgili torunlarım yaşadıklarımı ardımda bıraktım çok şükür. Benim tekamülüm için bunlar gerekliymiş.

Belki hayatımı bu kadarda zor geçirmeyedebilirdim. Bana gelen mesajlari, işaretleri okuyabilirdim ama her şeyin bir zamanı geldiğinde anlaşılıyor. Çayın demlendiği gibi zamana ihtiyacımız var. Doğru zaman doğru mekan insanoğluğunu olgunlaştırıyor. Size anlatacaklarımın çok kısa versiyonu bu mektup. Detaylı bir şekilde sizlere güzel bir video çekecem önümüzdeki günlerde daha çok acemiyim bu konuyla alakalı….ama ögrenecem …ögrenmek istiyorum.

Sevgili Torunlarim, sizlere birkaç tavsiye/nasihat vermek isterim affınıza sığınarak;
Öncelikle Allahın bize emanet ettiği bedeninize iyi bakmanızı, iyi besinlerle beslemenizi ve en önemlisi kendinizi olduğunuz gibi kabul etmeniz ve sevmenizden başlayın. Dünyada savaşlar her zaman vardı ve devam edecek farklı şekiller alarak. Siz bunlardan haberiniz olsun fakat kendi dünyanızla daha çok zaman geçirin. Değerlerinize sahip çıkın. Paylaşın. Yardıma muhtaç kişilerin elinizden geldiğince, yanında olun beklentisiz yanında bunları, hoşgörülü olun, füzuliye gitmeyin ihtiyacınız olanı edinin, çalışın, üretin, insanlığa faydalı şeyler yapın, aşırıya kaçmayın,edebinizle ahlakınızla yaşayın ne olursa olsun siz kendizden vazgeçmeyin, değerinizi bilin başkalarına hayatınızın direksiyonunu teslim etmeyin. Hiçbir şeye bağımlı olmayın dimdik ayakta durup olumsuzluklar da yaşasanız,o sizin tekamül yolculuğundaki seyahat edenlerdir, takılmayın yolunuza devam edin, öfkeyi, kini buna benzer olumsuz duygulari pek yüreğinizde taşımayın, çareler arayıp minimuma indirin elbette.
Hayatınız lay lay lom geçmeyebilir. Ders alın yaşadıklarınızdan, dönüştürmeye çalışın, hatalar yapın yapmalısınız da yoksa büyüyemezsiniz. Allah'a olan inancinizi her daim büyütün ve bilmediklerinizi öğrenin öğretin. Ezbere hayatlar yaşamayın kendinizi yaşayin, her ne olursa olsun hayattan keyif alın ve her zaman Kalbinizin sesini dinleyin. O size gitmek istediğiniz yerde götürecektir. Navigasyonunuz kalbinizdir yavrularım. Mutluluk, sevinç, aşk oradadır. Sadece senin fark etmeni bekliyordur. Her zaman hayaliniz ve hedeflerini olsun, olsun ki her gününüzün bir anlamı olsun, heyecanla severek yaptığınız bir iş sizin hayatınıza anlam katacaktır. Zenginlik para değil sevgili torunlarım mal mülk sahibi olmakta değil….gönlünüz zengin olsun yaradanın aşkını zenginliğini tadın. Hiçbir şeye çok hırsla çabayla gitmeyin.

Her şeyde dengeyi bulmaya çalışın bu bazen kolay olmayabiliyor yine de pes etmeyin. Hayatı dolu dolu yaşamak kadar güzel şey yok. Acısıyla tatlısıyla..bir parça tatmazsanız bilemezsiniz onun için her şeye güzeli, iyiyi iyi görmeye, merhametle, vicdanla kararlar alın. Yavrularım 100 yıl sonra neler degişti? Çok merak ediyorum Elon Musk neler yaptı,uçan arabar çoğaldı mı Çekoslovakya'da bunun üzerine denemeler yapıldı yanılmıyorsam. Sağlık sektörü ne durumda? Kanser hastalığına çare bulundu mu? Başka gezegenlerde yaşam mümkün mü? Neler yiyip içiyorsunuz? Hapla mı besleniyorsunuz? Bir yerden bir yere ışınlanmak mümkün oldu mu? (Hologram) sayesinde size nasıl bir dünya bıraktık inşallah güzel şeyler bırakmışızdır. Biz elimizden geleni yaptık siz de sizden sonrakilere nesillere güzel temiz doğamıza hayvanımıza börtü böcekle süslenmiş bir dünya bırakırsınız inşallah. Ben şu an muhteşem insanlarla Bülent Gardiyanoglu'nun verdiği Kişisel Gelişim Farkindalik Eğitiminin içerisindeyim ve çok huzurlu mutluyum. Sizi çok seviyorum yazdıklarıma kulak asmayabilirsiniz önemli değil ben sadece biraz daha da olsa yaşadıklarımı aktarmak istedim Ninenizi tanımak adına. Allah'a emanet olsun sevgili torunlarım. Ben inşallah huzur içinde olacağım her nerede olacaksam. Sizi seviyorum canlarım. 

Sevgiyle ve Aşkla kalın.

Nineniz Melel Ünal…..Hoşçakalın

En güncel gelişmelerden hemen haberdar olmak için Telegram kanalımıza katılın!