Yüzleşme

İnsanın hayatında belki de en zorlandığı şeylerden biri kendisiyle yüzleşmesidir. Projektörü kendine çevirip üzerinde parlayan ışıkla birlikte ortaya çıkan kayıtlarını, kalıplarını, inançlarını görmek hatta bunları kabul etmek çok kolay olamayabiliyor bazen.

Yüzleşme

İnsanın hayatında belki de en zorlandığı şeylerden biri kendisiyle yüzleşmesidir. Projektörü kendine çevirip üzerinde parlayan ışıkla birlikte ortaya çıkan kayıtlarını, kalıplarını, inançlarını görmek hatta bunları kabul etmek çok kolay olamayabiliyor bazen.

Ben kendi hayatıma baktığımda agresif, çabuk sinirlenen ve oldukça öfkeli biriydim. Şuan bunların olmadığını söyleyemem bununla birlikte eskiye göre çok daha iyi yönetebildiğimi söyleyebilirim.

Şimdi geriye dönüp baktığımda bu öfkenin beni ne kadar yorduğunu fark edebiliyorum. Bu yorucu hali şu anki seviyelere getirmek benim için hiç kolay değildi. Çocuklukta başlayıp, ergenlik ve yetişkinlikle devam eden travmalar silsilesi içinde bir de etrafımda olup bitenle ilgilenip, sinirlenip üzülmek o kadar yorucuymuş ki şimdi anlıyorum. Herkesin yaşamı algılayışı, acı ve duygu eşiği elbette aynı değil. Aynı durumu yaşayan örneğin 5 kişi o deneyimden 5 ayrı duygu ya da sonuçla çıkar. Dolayısıyla yaşamımı olumsuz etkilediğini, olan bitenin dışarıda olmadığını, dışarıda ne oluyorsa benim iç dünyamın yansıması olduğunu kabul etmek yıllarımı aldı. Umarım sizler çok daha kısa sürede bunu başarabilenlerdensinizdir ya da öyle olursunuz. Çünkü bu dünyadaki vaktimiz sınırlı ve bunu en iyi şekilde yaşamak hepimizin hakkı.

Mutlaka herkesin kendi yaşam deneyimi içinde yüzleşemediği çok şey olabilir. Yüzleşmediğiniz yönlerinizi anlamanızın neredeyse tek ve en kolay yolu sizi sinirlendiren, sınırlarınızı zorlayan kişi ve davranışları gözlemlemektir. Çünkü kendi içinizde göremediğiniz, kabul edemediğiniz, fark edemediğiniz ne varsa onların hepsi dış dünyanızda farklı kişiler tarafından size yansır. Yani sizi sinirlendiren, üzen, kıran, yaralayan kişi ve olayları gözlemlediğinizde ve projektörü kendinize çevirdiğinizde o kişi ve olaylar görünmez olacak ve sahnede sadece siz kalmış olacaksınız. İşte asıl mesele o projektörü kişinin kendisine nasıl çevireceği.

Neler yaptığım, nasıl dönüşüm sağladım diye sorarsanız aldığım eğitim ve bireysel seansların etkisi çok yüksek bununla birlikte eğitimlerde aldığım bilgileri kendimde uygulamak ve kendi danışanlarımla yaptığım bireysel seanslar bu konuda bana büyük destek sağladı.

Aldığım eğitimler ve seanslar sonrası kendime belirlediğim bir yöntemle öfke kontrolümü geliştirdim. Şimdi bu yöntemi adım adım sizinle paylaşacağım. Ben “öfke kontrolü” için örnek olarak yazıyorum siz bunu kendi yaşamanızdaki farklı tüm konularda da uygulayabilirsiniz.

1. Adım: Olayı, durumu, duyguyu anlamak için niyet biçimi geliştirmek

Yani deneyimin hemen ardından beni rahatsız eden bir duygu oluştuğu anda onunla ilgili sorular sormak. “bu durum bana neyi göstermek istiyor”, “şuan neyi fark etmem gerekiyor? Hangi duygum şifalanmak istiyor? Gibi o an içinize gelen sorularla yola çıkabilirsiniz

  2. Adım: Gözlemleme yeteneğimi geliştirmek

Peki, neydi bu gözlem yeteneğini geliştirme denen şey?

Şöyle; beni öfkelendiren, üzen ya da kıran bir deneyim yaşadığımda duygunun içinde kalıp direnmek yerine durup olanı izlemek ve iç dünyama bakmaktı. O an da olan şey benim içinde neyi hareketlendiriyor buna bakıyordum. Değersizlik, yetersizlik, kıskançlık, terk edilme, yalnız kalma o olayın arkasında yatan duygu ne ise ona bakmayı öğrendim.

Örneğin biri bana hakaret etti diyelim. O an o kişi ve kelimeler içimde nasıl bir harekete geçiyor ona baktım, daha sonra duygusunu yakaladım. Diyelim bunun duygusu da “aşağılanma” olsun. İşte bu adım tamamlandı.

3. Adım: Bulunan duygunun arka planına bakmak

Nedir bu duygunun arka planına bakmak? Hepimizin bildiği gibi duygularımız ya genetik olarak miras kalıyor ya da yaşam içinde edindiğimiz deneyimler sonucunda oluşturuyor ve hayatımıza yerleştiriyor. İşte ben de bu adımda bu duygunun nerden geldiğini sorguladım.

Yani bu duygu kendi kendime ya da bir başkasına yaptığım bir hareket sonucu oluşmuş olabilir, genetik olabilir ya da bir deneyim sonrası öğrenilmiş olabilir. Hemen içimde bunu sorguluyorum.

“hayatımın herhangi bir yerinde kendimi ya da bir başkasını aşağıladım mı? Bu duyguyu ilk ne zaman hissettim? İlk ne zaman aşağılandım? Ve o ilk hissettiğimde ne yapmam gerekiyordu da ben yapmadım? İşte bu ilk deneyim çok önemli. Eğer o kısmı iyileştirmediysem kişiler değişse bile aynı olay hayatıma defalarca gelmeye beni rahatsız etmeye devam edecek. Bunu o zamanlar bilmiyordum tabi ama şimdi biliyorum. Şimdi bu adım için de bir örnek verelim; çok küçük yaşta benden istenen bir şeyi doğru yapamadım ve beceriksizliğim için yargılandım ve kendimi aşağılanmış hissettim. İşte şimdi ilk deneyim de elimizde.

4. Adım: Bulduğum ilk deneyimi dönüştürmek

Şimdi hemen gözlerimi kapatıp o ana gidiyor ve o yaştaki ben oluyorum. O anın daha farklı olması için neye ihtiyacım vardı ona bakıyorum. Diyelim kendimi ifade etme gücü. Hemen şimdiki farkındalığım ile o günkü yaşıma gidiyorum ve o an ne yapmış olsam o deneyim farklı gelişirdi hemen orada onu imagine ederek, kendimi açık ve net ifade ederek ve o anıyı yeniden yapılandırıp bugüne geri geliyorum.

5. Adım: Bugünkü farkındalıkla bu duyguyu yönetmek

Şimdi anlıyorum ki, aslında öfkelendiğim şey bana hakaret eden kişi ya da söylenen sözler değil, zamanında yapma cesaretini bulamadığım şeylerin şuanda şifalanma zamanı gelmiş olması ve bunun başka kişiler tarafından bana aynalanıyor olması. Bunu fark ettiğimde diğer kişilere karşı öfkem otomatik olarak azalıyor. Çünkü görüyorum ki asıl olay bende.

6. Adım: Özür dileme ve helalleşme

En önemli adımlardan birisi de bu. Çünkü o olayla ya da kişiyle bağımızı kesmek istiyorsak canımızı yakan kişi ile helalleşmek olmazsa olmazımız.

Bizi kızdıran kişiden neden özür diliyoruz? Derseniz;

Çünkü belki o kişi hiç sandığınız gibi biri değil ve yaptığı şeyi farkında olmadan (sistemin yönlendirmesiyle, sadece bizim iyiliğimiz için) bize karşı o davranışları sergiliyor. Dolayısı ile belki o da hiç istemediği halde böyle davranmak zorunda kalıyor. İşte bu sebepten dolayı önce özür dileyip sonra bize ayna tuttuğu için teşekkür edip helalleşmek çok önemli. İşin bu yönünü hiç düşündüğünüz oldu mu?

Şimdi böyle adım adım yöntemleri paylaştım ve sanki okurken çok uzun bir zaman alıyormuş gibi görünebilir gözünüze. Oysa farkındalığınız geliştikçe bu beş maddeyi birkaç dakika hatta saniyeler içinde rahatlıkla değerlendirebilir oluyorsunuz. Hatta sondan başa doğru bile bu adımları yapabilirsiniz.

Size ait deneyimi en iyi siz gözlemleyebilir, yönetebilir ve çözebilirsiniz. Benim naçizane önerim, sizi zorlayan bir duygu ya da durum hissettiğinizde biraz gözlerinizi kapatarak içinize dönüp o konuyla ilgili aklınıza gelen ilk veya tüm eski deneyimleri bir film izler gibi izlemenizdir. Hemen arkasında da usta bir yönetmen gibi senaryoyu yeniden tam da istediğiniz gibi yazarak sahneye alabilir ve sonrasında arkanıza yaslanıp, “işte benim eserim” hissini uyandıracak bir duygu ile bambaşka bir ruh halinde filminizi izleyebilirsiniz.

Tüm duygular öğrenilmiş şeylerdir ve zaman içinde içimizde köklenirler. Buna izin veren bizden başkası olmadığı için o duyguları ancak biz dönüştürebilir ya da çok farklı şekilde de kendimize öğretebiliriz.

Bir tane hayatımız ve o hayatın da bir tane kumandası var, Bundan sonra kumandayı başkalarının elinden alıp sadece kendimiz için kullanma vakti.

Şimdi yapılabilecek en kıymetli şey kendimize şefkat göstererek yeni farkındalıklarımız ile bugününü ve yarınını daha iyi bir forma ulaştırmak için yeni adımlar atmak.

 

Şifa olması niyeti ve sevgiyle

Dilek Torun

En güncel gelişmelerden hemen haberdar olmak için Telegram kanalımıza katılın!