Yüz Yıl Sonraki Torunuma Mektup - 4
...Aslında bütün bu soruların hepsi kendime sorduğum, anlamını kavramakla geçirdiğim zamanlardayım. Belki hayatım boyunca tam idrak edemeyeceğim ama bu soruların sizlerin ruhlarında bir anlam çıkabileceğine eminim. Şuan kendinizi, sadece kendi tekâmül yolculuğunuzla ilgilenmeniz için bu güne kadar yaşadığım arızaları çözmek için canla başla çabalıyorum. Umarım siz de aynı özveriyle kendi nesliniz için benzer çabalarda olursunuz.
Merhaba,
Şuan yirmili yaşlarımın başındayım. Torun kelimesi de nasihat kelimesi de ne kadar uzak bir tabir gibi geliyor. Bilmem, bu mektubu belki de kendime nasihatler; geleceğe bir anı olarak bakabilirim sanırım.
Burada kendimce önemli gördüğüm birkaç kavramdan bahsetmek istiyorum;
“ZAMAN” Ne elimizle durdurabiliyoruz. Ne de ilerletebiliyoruz istediğimiz gibi. İyi anlarımızda o kadar hızlı geçtiğinden yakınıyoruz ki, kötü anlarımızda ise sanki ağır bir taş gibi kımıldamaz oluyor yerinden. Ne olursa olsun vaktin öyle hızlı geçtiğinden, bir şeylere yetişememekten yakınıyoruz sürekli. Muhtemelen 100 yıl sonrası da aynı hızla geçtiğinden yakınıyor olabiliriz. Belki de bu kavram boyut değiştirerek, farklı hisler ve düşüncelerle anılıyor olunacak.
Elimizden kayıp gidecek olarak gördüğümüz, aslında bir nimet olan ve iyi değerlendirmekle mükellef olduğumuz bu denli önemli bir kavramın kıymetini iyi bilelim.
Kavramamız gereken diğer önemli kavram ise;
“TEKNOLOJİ” Teknolojik gelişmeler muhtemelen şuan duysak çok şaşıracağımız bir noktada olur. Daha robotik, daha makineleşmiş bir halde olunur diye tahminlerim var. Eminim çok rahattır, kolaydır da böylesi. Şuan da bile ne kadar çok işimize yarar bir halde. Birçok işimizi hızlı bir şekilde halledebiliyoruz. Ne projeler, ne çalışmalar yapılıyor. Muhteşem!
Fark ettiysek bütün kavramlar bakıldığı zaman muhteşem, ele avuca sığmaz bir düzende insanı hayrete düşürüyor. İşte burada bir ayrıntı devreye giriyor. Bu muhteşem, gözümüzde devleşen icatlar ve kavramlar, nasıl ve ne için kullanacağımız, hangi amaca ve hangi göreve hizmet ettiğimiz ile yakından ilgili. Servet gibi gözüken bu değerlerin hepsi rahmani olarak kullanmadığımız, insanlığa fayda sağlayacak bize sunulmuş küçük araçlar olarak görmediğimiz, gözümüzde ilahlaştırdığımız her durum için birer acınası hale gelebilir. Çünkü asıl değerini, bize neden gönderildiğini, yani kullanma kılavuzunu tam anlayabilmeli. Anlayabilmeli ki, çalışmalarımız değer bulsun, anlam kazansın.
...
Bende o zamanlardan mektup almak isterdim. Dile kolay 100 yıl! Neler değişti kim bilir? Teknolojiyi, zamanı, sağlığı, arkadaşlık kavramlarını nasıl değerlendiriyorsunuz merak ediyorum.
Aile içi ilişkileriniz ne durumda mesela? Ya da dostluklarınız?
Mesela beynin tüm fonksiyonları, uzaydaki yaşam keşfedildi mi?
Yüz yıl sonrası bunlar sıradan mı karşılayacaksınız, yoksa heyecanlı mı? Ya da sizi heyecanlandıran şeyler neler olur merak ettim doğrusu.
Burada bir tavsiye vermem gerekirse, sizi heyecanlandıran şeyleri hayatınıza çekmeniz. Bu noktada hem zaman hem teknolojiyi belki hayatlarınızı da daha anlamlı kılabilirsiniz.
Bu zamanlarda yapacağınız işle ilgili çok kararsız olduğunuz yıllar olabilir. Ya da böyle konular gündemde mi olur emin değilim. İnşallah, asıl gaye-i unutmadan hedeflerinizin hepsine tik atmışsınızdır.
Bir enstrüman çalabilmiş, bir dil öğrenebilmiş, yer gezmiş memleket görmüş, müsünüz?
Mesela yaratıcıyı bulabildiniz mi? Sanatta izlerine rastladınız mı?
Kendi vücudunuzun müthiş işleyişini fark ettiniz mi?
Aile, arkadaşlık, zaman, sağlık, teknoloji gibi kavramları iyi idrak ettiniz mi?
Madde- mana ilişkisini kavrayabildiniz mi?
Bulunduğunuz konumun, yaşının güzelliğinin farkına varabildiniz mi?
Beğenmediğiniz özelliklerinizi değiştirebildiniz mi?
Bir şeyleri değiştirebilme, çözebilme yetisine sahip misiniz?
Ya da ne öğrendiniz bunca zamandır?
Neyi hissettiniz, ne yaptınız her zamankinden daha farklı?
Elinizden kayıp gidecek olanların ve hep sizinle kalacak olan değerleri fark ettiniz mi?
Aslında bütün bu soruların hepsi kendime sorduğum, anlamını kavramakla geçirdiğim zamanlardayım. Belki hayatım boyunca tam idrak edemeyeceğim ama bu soruların sizlerin ruhlarında bir anlam çıkabileceğine eminim.
Şuan kendinizi, sadece kendi tekâmül yolculuğunuzla ilgilenmeniz için bu güne kadar yaşadığım arızaları çözmek için canla başla çabalıyorum. Umarım siz de aynı özveriyle kendi nesliniz için benzer çabalarda olursunuz.
Selamların en güzeliyle,
Allaha emanet olun,
Sizleri seviyorum.
EDANUR AKYOL
Yazar'ın diğer yazılarına ulaşmak için
En güncel gelişmelerden hemen haberdar olmak için Telegram kanalımıza katılın!