Vesvese Sözlüğü 61- İlişkilerimizde İpler Kimin Elinde?
Bildiğimiz üzere aile toplumun en küçük yapı taşıdır. Bu yapı taşı içerisindeki ilişki ne kadar dengeli ve uyumlu olursa aile o kadar sağlam olur. Bu sağlamlık çekirdeğini oluşturduğu toplumu da doğrudan etkilemektedir. Günümüzde medya, moda, arkadaş çevresi gibi dış etkenler tarafından aile bireyleri olumsuz şekilde etkilenmektedir.
Bildiğimiz üzere aile toplumun en küçük yapı taşıdır. Bu yapı taşı içerisindeki ilişki ne kadar dengeli ve uyumlu olursa aile o kadar sağlam olur. Bu sağlamlık çekirdeğini oluşturduğu toplumu da doğrudan etkilemektedir. Günümüzde medya, moda, arkadaş çevresi gibi dış etkenler tarafından aile bireyleri olumsuz şekilde etkilenmektedir.
Aile bireylerini etkileyen sadece yukarıdaki etkenler değildir. Aile içerisinde kişi sayısına eşdeğer kişilerin sahip oldukları kişilikleri ve bir de iç sesleri var. Bu iç seslerin genel adı vesvesedir. Vesvesenin amacı insan ilişkilerini bozarak, insanı tek başına bırakarak onu kendi istediği doğrultuda yönlendirmektir. Böylelikle vesvese kendi koymuş olduğu hedefe kolaylıkla ulaşmayı istemektedir. En çok da karı-koca arasına giren vesvese boşanmaların en büyük sorumlusudur. Çünkü bir tarafın hiçbir ard niyet olmadan yapmış olduğu iyi niyetli davranışı, espriyi diğerine fısıldayarak kötü göstermesiyle amacını gerçekleştirir.
Ailenin iki temel direği kadın ve erkek farklı cinsiyettir. Bununla birlikte kadının algılamasıyla erkek algılaması, bakış açıları, düşünme yetileri farklıdır. Kadın olaylara daha çok duygusal yaklaşır. Erkek ise hesap olarak bakar. Kar-zarar şeklinde. Kadın neyi nasıl anlatırsa erkek onu öyle dümdüz anlarken; kadın ses tonu, cümle yapısı ve kullanılan kelimelerin kullanış şeklini analiz ederek altındaki duyguyu anlayabilir. Birbirlerinde olmayan bu iki farklı özellikleri ile birbirlerini tamamlarlar aslında. Ama böylelikle tam olduklarının farkında olmazlar. Aksine bu durum ikisi arasındaki ilişkiyi zaman zaman olumsuz etkiler. Bu da vesvesenin işini kolaylaştırmasını sağlar.
Kadına genelde şu şekilde yaklaşır vesvese: “Sen açık açık anlattın. Buna rağmen nasıl anlamaz? Kesin ilgilenmiyor senin sorunlarınla. Şayet senin sorunlarınla ilgilenmiyorsa bunun altındaki sebep nedir?”diyerek şüpheye sokar. Zamanla bu sebep gözü dışarıda ve yahut seni sevmiyor, değer vermiyor düşüncesine dönüşür. Buna bağlı olarak kadın kendini kötü hisseder. Yukarıda da bahsettiğimiz gibi kadın duygusal olarak yaklaştığı için olaylara duygusal tepkiler verir. Her şey onu rahatsız eder. Aksi davranışlarla fark ettirmeye çalışır veya sessizleşir. Bu durumun eşi tarafından anlaşılmasını bekler. Çoğu zaman erkek kadındaki sessizliği her şey yolunda sorun halloldu düşüncesi ile bakar ve eşinin beklediği davranışı yapmaz.
İşte başrol oyuncusu olan vesvese için sahneye çıkıp rol alma vaktidir. Yapması gerekeni tam zamanında yapar. Kadının iç sesi olarak konuşmaya başlar:
Sana ne zaman değer verdi ki?
Seni ne zaman gerektiği kadar sevdi ki?
Senin neye ihtiyacın olduğunu fark etti mi ki?
Her şeyi hep sen onun için düşünüyorsun, onun ve çocukların için zamanını, sağlığını ve rahatını bozuyorsun hepsi boş.
Bu durum hiçbir zaman düzelmeyecek boşuna uğraşma!
Baksana çocukların bile aynı, senin ne kadar yorulduğunun, fedakârlığının hiç farkında değiller.
Anca onların hizmetini gör, kendini mahvet.
İstedikleri zaman istedikleri kadar misafir çağırsınlar, sen anca hizmet et. Gene de yaranama.
Bu ilgisizliği ne yaptın da hak ettin? Bu sana yapılmış en büyük haksızlık. Sen ki anneni, babanı hatta eğitimini yarıda bıraktın. O kadar fedakarlık bunun için mi? Karşılığı bu mu?
Bu kadar çabalıyorsun karşılığında bir şey istedin mi? Senin isteklerin ya ikinci plana atılıyor ya da hiç yapılmıyor.
Vesvese, kadının kulağına böyle fısıldayarak tohumlarını bir taraftan ekip diğer taraftan sulayarak kök salıp yeşertirken, bu yolda ilerlerken erkeği de boş bırakmıyor tabi.
Erkek sessiz sessiz otururken, zaman zaman yaklaşıp:”Sen uyuma, git çalış. Sonra tüm kazancını getir avuçlarına say. Bir dediklerini ikiletme. Onlara değer ver. Buna rağmen kimse Allah razı olsun demesin. Kimse fedakârlığımın farkına varmasın. Farkına varmayı bırak saygı bile duymuyorlar. Bir şey söylemeye kalktım mı hem çocuklar hem de anneleri beş beş cevap veriyor. Ne itibar, ne saygı, hiçbir şey görmüyorum.”
Bu gerginlik açık açık konuşulmasa da ailede huzursuzluk yaratıyor. Çocuklar da vesveseden alıyorlar nasiplerini.
Çocuklara gelen vesvese de: “Bak birbirleri ile didişmekten benimle hiç ilgilenmiyorlar. Benim farkıma varmıyorlar. Doğduğum günden bugüne kadar beni hiç sevmediler ve bana değer vermediler. Üstelik ben bu duyguları yaşarken hiç farkına varmadılar. Bu da yetmiyor gibi sanki ben istemişim gibi bir de kardeş yaptılar. Benim kardeşe ihtiyacım olduğunu nerden çıkardılar ki. Benim tek ihtiyacım anne-babamın beni sevmesi.”
Küçük kardeş ise: “Beni neden dünyaya getirdiler ki. Abim, ablam bana iyi davranmıyorlar. Hiç benim farkıma varmıyorlar. Ben yokmuşum gibi davranılıyor. Ben küçük değilim, ben büyüdüm, benim ne istediğimin farkına varsınlar. Beni görsünler.
Bu veya benzer duyguları bulunduğumuz pozisyonumuza göre yaşadık veya hissettik zaman zaman. Bunları yaşarken bu düşüncelerin bir düşmandan geldiğinin farkında olmadan kendi düşüncemiz diyerek ve doğru olduğunu düşünerek karşı tarafa kabul ettirmeye çalıştık. Sanki doğru olan buydu.
Maalesef düşmanımız aynı silahlarla bizi yakaladığı yerden vurmaya devam ediyor. Bizler ona müsaade ettikçe yara almaya devam edeceğiz. Bu yaralar zaman zaman tedavi edilmesi güç, derin yaralara dönüşüyor. Bu durumun farkına varacak, bizleri uyaracak dostlar veya büyükler de eskiden olduğu gibi yok çevremizde.
Çekirdek aile olarak başlayan büyük aileden uzaklaşma durumları ve modern şehir hayatı vesvesenin işini kolayca yapmasına zemin hazırlayan yaşam tarzı. Aileler daha çok aile danışmanlarına veya psikolojik destek almaya ihtiyaç duyar oldular. Bu yardımları talep edenler durumun farkında olanlardır. Vesvese ile nasıl savaşacağını bilmeyen, yardıma ihtiyacı olduğunun farkına varmayan ailelerde maalesef huzursuz bir aile yaşantısı ile birlikte buna bağlı olarak psikolojisi bozuk çocukların yetişmesi ve toplumun devamını bu çocukların sağlayacak olması sıkıntılı bir durumdur. Bu bireylerin kurdukları aileler ve aile içinde birbirleriyle olan ilişkileri sağlıklı olmadığı için sonuç aile içi cinayetlerin yaygınlaşması olarak medyaya yansıyor. Böyle bir durumda toplumun geleceğini tehlikeye sokuyor.
Sağlıklı toplum için sağlıklı aile, sağlıklı aile için de sağlıklı bireylere ihtiyaç var. Sağlam temel için vesvesenin oyunlarının farkına varıp tedbirlerimizi almak gerekiyor. Bunu da düşmanımızı iyi tanımaya gayret ederek yapabiliriz. Çünkü en tehlikeli düşman, hakkında bilgi sahibi olmadığımız düşmandır. Düşmanını tanırsan seni nereden vuracağını bilirsin ve savunmanı ona göre yaparsın. Kendini korumaya yarayacak yönlerini kuvvetlendirebilirsin.
Dünyaya geliş amacımızı unutmayalım! İnsanın yaratılışından itibaren başlayan vesvese ile olan savaşı, vesvesenin insanoğlunu türlü hikayelerle uyutması ile devam ediyor. Kötülükleri süsleyerek, yanlışı ise güzel ve doğru göstererek bizleri yönlendiriyor.
‘’Düşmandan dost olmaz. Su uyur, düşman uyumaz.’’ Bu yüzden kendi kişisel gelişimimize zaman ayırıp kendimizi kuvvetlendirelim ki düşmanımız olan vesvese küçülüp yok olsun.
Zafer bizim! Ödülümüz cennet olsun!
YAZAR: SELMA ONATER
Yazar'ın diğer yazılarına ulaşmak için
https://nefes21.com/profil/selma-onater
Yazar'ın sosyal medya hesabı
En güncel gelişmelerden hemen haberdar olmak için Telegram kanalımıza katılın!