Tutsak Olmak mı? Helalleşip Özgür Olmak mı?
Hepimiz duygusal, maddesel bir iletişim ağının içindeyiz. Ailemiz, okul hayatımız, iş hayatımız, ikili ilişkilerimiz, onların aileleri, sanal ortamdaki ilişkilerimiz, marketteki, kasaptaki ve dahi ağzı dili olmayan hayvan dostlarımızla hatta hatta kullandığımız eşyalarla bile sürekli maddi manevi temas halindeyiz. Hal böyleyken ister istemez kırgınlıklar, kızgınlıklar, kalp kırmalar, incinmeler, rencide etmeler ve içsel hesaplaşmalarla gün yüzüne çıkaramadığımız duygu ve düşüncelerin içinde boğuşup duruyoruz. O bana şunu dedi, böyle baktı, keşke öyle söylemeseydi derken içimizde o kadar çok negatif enerji biriktiriyoruz ki. Sanki enerji anlamında adeta demirden zincirlerle birbirimize bağlıyız. Bunun bazen farkına varıyoruz bazen de hiç farkında bile değiliz. Ta ki uyanalım diye ya bir hastalık ya bir musibet isabet edene kadar. Ya da bir farkındalık oluşup bu zincirlerden kurtulmak isteyene kadar.
Bu zincirlerden nasıl kurtulacağımıza geçmeden önce sizinle bir kıssa paylaşmak istiyorum.
Eski zamanda çok muhterem, etrafındakiler tarafından çok sevilen, sayılan bir zat evleniyor. Ve bir oğlu oluyor. Gel zaman git zaman çocuk büyüyor. Büyüyor büyümesine de öyle yaramazlıklar yapıyor ki ahali illallah diyor. Ama yine de babasına olan saygılarından dolayı bir şey diyemiyor ,şikayet edemiyorlar. Fakat çocuk aşırılıklarına devam ediyor. Kiminin camına taş atıp kırıyor, sokakta yoğurt satan adamın kovasını döküyor, yolda yürüyenlere vurup kaçıyor vs… Artık takati kalmayan mahalleli mecbur kalıp adamcağızın yanına varıp durumu anlatıyor. Adam çok üzülüyor tabi. Nasihat ediyor çocuğa lakin kar etmiyor. Dövüyor daha fazlasını yapıyor. Buna çok müteessir olan adam bir gün karısıyla konuşurken soruyor; Sen hamileyken haram bir şey yedin mi diye. Kadın düşünüyor düşünüyor en sonunda aklına geliyor ki hamileyken komşunun üzüm asmasının onların bahçesine sarkan tarafından üzüm yediğini hatırlıyor. Hemen tövbe edip ,gidip komşudan helallik alıyorlar. Ve çocuk günden güne yaramazlıklarını bırakıyor.
İşte sevgili dostlar o zincirlerden nasıl kurtulacağımızın sırrı burada!
O çocuğu komşunun haberi olmadan yenen o üzüm salkımının yarattığı negatif enerjiyle bağlayan zincir helallik almakla kırılıyor ve özgürleşiyor.
İletişimin çok kuvvetli olduğu bu çağda birbirimizi yargılamamız, dedikodu yapmamız, öfkelenmemiz, hatta sevinçle masumane söylediğimizi sandığımız bazı cümleler bu demirden zincirlerle bizi bağlıyor.
Bülent Gardiyanoğlu Hocamızın bir sohbetinde dinlemiştim. Kendinizi bir gemi olarak düşünün kıyıda zincir atmış bağlanmışsınız. Engin denizlere açılmak istiyorsunuz ama sizi bağlayan zincirlerden dolayı açılamıyorsunuz. Ve kıssada anlatıldığı gibi tutsaklıktan kurtulmamın en önemli yolu helalleşmek… Önce kendinizle sonra bütün evrenle.
Sevgili Peygamberimiz Hz.Muhammed (s.a.v) Efendimizin de buyurduğu gibi ; her evden çıktığınızda birbirinizle helalleşin.
Hakkınızı Helal Edin
Sevgiyle Kalın
En güncel gelişmelerden hemen haberdar olmak için Telegram kanalımıza katılın!