Tek Kişilik Bedenlerde Kaç Kişi Yaşıyoruz

Kendi hayatlarımızı mı yaşıyoruz yoksa çevremizin bize sınırlarını belirlediği hayatları mı ?

 Her insan doğduğu evde, mahallede, okuduğu okulda, yaşadığı şehirde şekilleniyor. Oysaki  dünyaya gelirken yaşam alanımızı seçme hakkımız yok , yaşarken tercih haklarımız oluşuyor.

 Peki bu durumda aynı ailede büyeyen kardeşler, aynı mahallede  yaşayan insanlar, aynı okulda okuyan çocuklar nasıl farklılıklar gösteriyor.

 Her insan etraftan aldığı bilgilerle birlikte kendi içinde sahip olduğu süzgeçten bilgileri geçiriyor ve bu süzgeçden geçen bilgileri hayatına yerleştiriyor, yaşam tarzını oluşturuyor.

 Bizler bu durumda insanların hayatına dışardan ne kadar müdahele ediyoruz ? Ya da kendi hayatlarımıza nekadar müdahale edilmesine izin veriyoruz ? Eğer şunu söylüyorsak herkes benim hayatıma müdahele ediyor, her yaptığıma karışılıyor. Buna kendimiz izin veriyoruz aynı zamanda bizde etrafımızdaki insanların hayatlarına karışıyoruz. Eşimizin,çocuğumuzun, annemizin,kardeşlerimizin  ne giyecek, hangi okula gidecek, nerde oturacak bırakalım kendileri seçsin kendileri karar versin özgürlüklerine, kişisel alanlarına girmeyelim biz müdahale ettikçe onlara iyilik yapmıyoruz etrafımızda kararsız kişiler oluşturuyoruz. Sonra budurumlar üst üste geldikçe sorumluluklarımız çoğalıyor, üretgenliğimiz azalıyor, zaman ayırmamız gereken işlerimize, ailelerimize zaman ayıramıyoruz strese bunalıma giriyoruz.

 Kendi hayatımızada dışardan müdahale edildikçe hareket çemberimiz daralıyor. Acaba şunu yapsam komşum memnun olur mu?  Acaba bunu yapsam mesai arkadaşlarım ne der ne düşünür derken hiç birşey yapamaz hale geliyoruz.

 Tek kişilik bedenlerde kaç kişi yaşıyoruz  hiç düşündük mü?

 İnsanların  hayatına davetsiz misafir olmayalım bizden bir şey talep edilmediği sürece biz onun adına birşeyler halletmeyi görev edinmeyelim.