Şifa Sizin İçinizde

Hayat yolunda,  deniz üzerindeki bir gemi gibi kimi dingin, kimi dalgalı bir yolculuğa talibiz. İnişler ve çıkışlar çoğu zaman mücadele azmimizi güçlendiriyorken,  kimi zamanda kolumuzu kanadımızı kırıyor. Yaşam yolumuzda canımızı en çok değer verdiklerimiz yakıyor. Ne dersiniz? Kimi çok seviyor, kime çok değer veriyor, kime olması gerektiğinden çok fedakârlık yapıyorsak, en büyük darbeyi işte o canım dediklerimizden alıyoruz. Siz de benim gibi mi düşünüyorsunuz?

Acaba suç, onlarda mı? Biz de mi? Onlar, vefasız oldukları için, değerimizi bilmedikleri, çabamızı hiçe sayıp, nankörlük ettikleri için mi suçlular? Yoksa biz insanlara, olduklarından fazla değer verdiğimiz ve onları olduklarından farklı kategoriye koyduğumuz için, biz mi suçluyuz? Aslında suçlu aramak yerine, çözümü nerede aramalı, nereye odaklanmalıyız? Bizde olmayanı, kendimizde varlığını kabul etmediğimiz bir şeyi, dışarıda bekliyor olmak boşa bir bekleyiş olmaz mı? Siz başkalarından görmeyi istediğiniz şeyleri gerçekten içiniz de barındırıyor musunuz? Yoksa sizde eksik olanlar dışarıdakiler tarafından size gösteriliyor da siz fark etmiyorsunuz?

Sizde olmayan bir şey, size gelmeyecektir. Şehirler, insanlar, mevzular değişse de siz düşünce yapınızı değiştirmedikçe, farklı insanlarla benzer olayları yaşamaya devam edeceksiniz. Benzer duyguları yaşayıp, sonra kendinize etiket koyup, bunu perçinleyerek inanmaya devam mı edeceksiniz. Yoksa artık uyanıp, içinizdeki problemi fark edip yeni bir başlangıç mı yapacaksınız? Bilinçli olarak saygı görmeyi değerli olmayı başarılı olmamız gerektiğini düşünüyor olsak da, şaşırtıcı olarak bilinçaltımız bu değerleri onaylamayabiliyor. Bilinçaltımızın onaylamadığı şeyleri, de bilinçte istiyor olsak da, hayatımızda tam aksi durumları deneyimliyoruz. Yaşadığımız sürece aynı tekrarları yaşayıp, sürekli farklı insanlarla benzer problemleri yaşayıp hayat sermayemizi harcayıp duruyoruz. Anlatırken birkaç kelimeyle özetlediğimiz durumu hayatımızda düzeltmek elbette zaman, emek,  istikrar hepsinden önemlisiyse inanmayı gerektirir.

Beynimizi, eğer istersek yeniden programlanabilir bir bilgisayar olarak düşünelim. Düşüncelerimiz, sözlerimize, sözlerimiz davranışlarımıza, davranışlarımız kaderimize dönüşür ritüelinden yola çıkarsak yanlış düşünceleri doğruyla yer değiştirmek için önce bilinçli bir çaba vermek gerekir. İçeriye bakmanın tam zamanı, kimde ne eksiklik görüyorsak, bizde eksik olanı aynalıyoruz. .Kendimizle yüzleşmeye ne zaman cesaret edip, sıkıntılarımıza başkalarını hedef göstermekten vazgeçersek, eminim dünya daha güzel bir yer olacak. Eskiden herkes kendi evinin önünü temizlerdi, temizlik çalışanlarına ihtiyaç olmazdı. Şimdi temizlik ve yeniden düzenleme kendi iç dünyamızda olacak. Sonrasında insanları suçlamaktan büyük oranda vaz geçeğiz diye düşünüyorum.

Beklenti, belki de hayatımızın en büyük handikabıdır. Tüm arızalar içimizde, lütfen fark edin ve ne kadar kıymetli olduğunuzun farkına vararak yeni daha güzel bir hayata merhaba deyin. En çok hangi haksızlığı yaşadığınıza bakın en çok hangi noktada tekrara ve imtihana girdiğinizi fark edin, o noktada sizce şifa  gereken hangi inanç, hangi duygu, hangi korku fark edin ve bunu şifalandırmak için lütfen kendi olumlamanızı yapın. Aynı hastalığa sahip insanlarda bile reçeteler değişebiliyorken, benzer olaylarda hangi duyguda olduğunuzu tespit etmeye çalışın. Bu davranış size ne hissettirdi? Her olaydan sonra aynı duyguyu mu hissediyorsunuz, teyit edin. İşte ruhunuzun derinliklerinden gelen o cevap sizin olumlama yapmanız gereken alanınız. Allah’ın güzel isimlerinin yardımıyla bunları yaparken sağlam bir limana demir atarak, rotanızı netleştirip daha özgür bir dünyaya merhaba deyin.