Sen Nerdesin?
Yaşadığım her zorluğun bana ikramı vardır, beni beklemektedir.
Cevabını veremediğim soruları Allah’ıma sormak bana iyi gelir.
Bence en güzel ve en ümitli soru:
“Rabbim bu yaşadığım olayda, bu kişide, bu kişinin bana hissettirdiklerinde, yaşattıklarında SEN NERDESİN?” sorusudur.
Yapmam gereken şey bu soruyu sormam ve bırakmamdır.
Cevabın geleceğinden emin olarak beklememdir.
Bu cevabın bizzat Rabbimden bana özel olarak gönderileceğinden, duyurulacağından, gösterileceğinden, yüreğime bırakılacağından şüphe duymadan beklememdir.
Yüzüm gülemese de yüreğim gülerek beklememdir.
Bu, Ya Zel Celal-i Vel İkram’dır.
Çünkü yaşadığım her zorluğun bana ikramı vardır, beni beklemektedir.
Neden göremem peki o ikramı ya da neden alamam?
Çünkü biraz ilerleyip teslimiyet kapısına ulaşmam gerekir.
Bu soruları sorduğuma göre dardayım, sıkıntıdayım ve kendim çözemediğim bir durum içindeyim demektir.
Ve cevabı alabilmem için yüreğimdeki korku, kaygı, endişe, öfke, mutsuzluk, kırgınlık ve çaresizlik duygularını bırakmam gerekir.
Kolay mıdır?
Derin bir iç çekişle kolaylaşsın diyorum.
Çünkü kolay olması da zor olması da cevabı ne zaman alacağım da aslında bana bağlıdır.
Teslimiyet kapısına gidebilmem için, nefsimden gelen olumsuz bu duyguları bırakmam, en büyük gücüm, kalkanım olan Allah’a güven duygusunu yüreğime yerleştirmem,
Güvenmem için de önce O’nu ne kadar seviyorum sorusunu kendime sorabilmeye cesaret edebilmem gerekir.
“Allah’ı ne kadar seviyorum?”
E seviyorum.
Peki güveniyor muyum?
Güveniyorum.
Güvensem korkar mıyım?
Güvensem ümitsiz olur muyum?
Güvensem rızkımdan şüphem olur mu?
Güvensem mutsuz olur muyum?
O zaman şu tespiti korkmadan kendime itiraf etmem gerekir ki bunu söylemek beni dinden çıkarmaz ve Allah’ım da bana kızmaz:
Ben demek ki Allah’a güvenmiyorum.
O zaman yapmam gereken nedir?
Rabbimi nasıl sevebilirim ve O’na nasıl güvenebilirim?
O’nu tanımazsam, beni Yaradan’ı tanımazsam, O’nun gözündeki yerimi bilmezsem, beni neden, nasıl yarattığını anlamazsam O’nu nasıl severim ki?
O’nun sözlerini anlamadan, anlamaya teşebbüs etmeden O’nu nasıl duyarım ki?
Gözümdeki, kulağımdaki, aklımdaki ve yüreğimdeki perdeleri kaldırmazsam O’nu nasıl anlayabilirim ki?
Bana öğretilen bilgileri unutmazsam O’nu gerçekten nasıl sevebilirim ki?
Ve artık elimi taşın altına koyma cesaretini göstermezsem, el alem ne der deyip Allah’ım ne der diye sormazsam kendime, Elif’in neden burada olduğunu nasıl anlayabilirim ki?
Kendimi, biricikliğimi kabul etmezsem, hatalarımı, kusurlarımı, bedenimi sevmezsem yani yaratıp da bana emanet ettiği bu bedeni, bu ruhu, bu canı koşulsuz sevmezsem O’nu nasıl severim ki?
ELİF YERSEL
En güncel gelişmelerden hemen haberdar olmak için Telegram kanalımıza katılın!