Özlem

Hepimizin kirpiklerinin arasında kalmış bir özlem vardır her an akmaya hazır…

Özlem

Onlarca kez dinlediğin türküleri onlarca kez dinlemek gibidir .Özlem; geçen arabalara, insanlara, kediye, köpeğe, gökte süzülen kuşa uzun uzun dalıp gitmektir. Boğazının tam ortasında kocaman bir yumruyla yutkunmaya çalışmaktır. Gece yattığında sabaha bitsin diye ettiğin dua, sabah uyandığında bitmeyeceğini anladığın andır özlem…

Mutfaktan muhabbetin koyuluğundan kızarmışlığın hakkını veren ekmek kokusu odanı usulca ziyarete gelir. Ardından tatlı muhabbetin cilveli kelimeleri dans ederek kulağa düşer. Anlarsın kapının ardındaki mutlu bir sabahtır. Gözlerini açmadan bu mutlu sabahın tadını çıkarıp gelecek için kayıt altına almak istersin.Ve baba başlar yüksek perdeden bir türküye. Bilirsin bu aslında uyanma vaktiniz geldiğinin ilk nişanesidir. İşte en güzel bölüm başlamak üzeredir.

İlk anne gelir odanın kapısına, ses gelmeyeceğinden emindir ama yuvasının geleneklerine bağlı bir kadındır. Ayrıca Anadolu kadınıdır kolay vazgeçmez yine de dener şansını. Sevgi dolu ama böyle dolu dolu bir ses gönderir odaya:

-Anemmmmm hadi! Kahvaltı hazırrrrr…

Anne her sözüne ''hadi'' ile başlar.”Hadi”ler dadılık yapmıştır çocuklarına. Hadi uyuyalım, hadi yemeğe, hadi okula…Hakkı çoktur ''hadi'’lerin  sizde.

Anne kabullenmiş bir sonla mutfağa döner, bilir ki beklenen başkasıdır. Kısa bir süre sessizlik tur atar evde ve birden bebekliğinden beri bildiği bir türküyle baba kocaman sevimli gövdesiyle içeri girer. Uyku numaranız ifşa olsa da gözler bu oyundan zevk alır ve sımsıkı kapalı kalmaya çalışır.


Bir of çeksem karşıki dağlar yıkılır….türkü devam eder. Baba yanı başına oturur saçını okşar.Ve türkü biter kalkma vakti gelmiştir.

Önce dezenfektanların ilaç kokularıyla meşki böler uykunu sonrada hemşirenin nöbeti  nihayete erdirmenin enerjisiyle odada attığı adımlarla artık seni terk eder uyku.

-Hadiiii hastalarınızı hazırlayın, kan alınacak der hemşire pek de nazik olmayan ses tonuyla.”Hadi” bizim vefakar dadı bırakmaz anneni bu zor günlerinde. Hadi'yi duyunca acı bir tebessüm belirir annenle aranda. Göz kırparsın, gülümsemesinde ki acıyı hafifletmektir niyetin. Sanki hemşire bizdeki hadinin kıymetini anlamış gibi tekrar seslenir:

-Hasta yakınları hadi sizi dışarı alalım, vizite başlayacak.

"Hemen dönerim, buralardayım bakışı atılır. Zamanında sığınacak en güzel en güvenilir en sıcak liman olan gözlerine.”Döneceğini biliyorum, merak etme“ bakışıyla da cevap verir çocukluğunun yuvası.

Koridorda boş gözlerle ifadesiz bir şekilde dolaşan suretler belki de ilk kez seni bu kadar ürkütür. Günlerdir bazılarıyla yarenlik bazılarıyla sırdaşlık yaptığın bu suretler kanı çekilmiş ruhları hatırlatırlar sana. Bir avuç yeşilden oluşan hastane bahçesine koşar adımlarla çıkarsın. En uzak bankı gözüne kestirirsin sanki orada biraz da olsa nefes alabileceğini umarsın. Belki o yumrunun seni rahat bırakacağı düşüncesi sarar. Adımlarını hızlandırırsın.

Birden bir ses gelir. Tanıdık yanık bir ses. Bebekliğinin ninnisi, çocukluğunun pazar günleri, gençliğinin aşkı şimdi annen için söylenen bir hüzün sesi gelir. Baban bu seferde bu bilindik melodiyi daha farklı söylüyordur. Türkü özlem olmuştur, acı olmuştur artık babanın nefesinde. Ve kulaklarında sitemli hasretin yankıları çınlanır: ”Bir of çeksem karşıki dağlar yıkılır…”

En güncel gelişmelerden hemen haberdar olmak için Telegram kanalımıza katılın!