Bloeddruk

Bij veel seminars en individuele bijeenkomsten hebben we veel mensen ontmoet die met bloeddrukproblemen leven. We hebben geconstateerd dat er ervaringen zijn met betrekking tot bloeddruk, lage bloeddruk en hoge bloeddruk. In het algemeen zijn er twee verschillende standpunten bij individuen.

Bloeddruk

Düşük tansiyon deneyimi yaşayan kişilerin düşünceleri ve sözleri genel olarak şu şekildedir: "Bu hayatta yaşanacak güzel bir şey yok, hayattan zevk almıyorum, mutlu değilim, ailem yanımda değil, ailem bir arada değil." , ailemde kimse beni dinlemiyor, sadece benden faydalanıyorlar, bana değer vermiyorlar, ben bir işe yaramazım, havamda değilim."

Yani düşük tansiyonda bir vazgeçme, bir terk etme, bir teslimiyet vardır. Artık sessizlik, geri çekilme ve iletişimin kesilmesi var.

Tanrım, yaşama sevincimi yeniden kazanmama yardım et. Hayata geri dönmeme yardım et. Hayatımın her alanında bolluk olsun istiyorum. Ailemle uyum içindeyim. Sevdiklerimle uyum içindeyim. Geçmişimi affediyorum. Sinirliliğimi bıraktım. Savunmasızlığımı bırakıyorum ve bundan sonra minnettar olmayı seçiyorum. Neşeyle, mutlulukla, aşkla hayata bağlanıyorum. Ben de bu dünyadayım.

Tanrım, bana yarattığın insanların enerjisini değil, güzel şefkatli sevginin enerjisini ver. Seni seviyorum Tanrım. Bize verdiğin hayat için sana minnettarım."

Şimdi yüksek tansiyondan bahsetmek istiyorum. Yüksek tansiyon genellikle bireylerde bir olaydan sonra aniden ortaya çıkar. İçinize bomba gibi bir şey yerleştiriyorsunuz ve tansiyonunuz yükselmeye başlıyor. O kadar merak ettik ve merak ettik ki içeride tansiyonu yükseltip patlatan ne oluyor? Hangi duygudan, hangi yaşam deneyimlerinden sonra bu durumu yaşıyorsunuz?

Aniden öfkelenen kişilerde tansiyon belirgin şekilde gelişmeye başlar.

Tamam, ani öfkenin altında ne var? Aşırı fedakarlık, aşırı yardımseverlik, ertelemek, herkesin yükünü üzerine almak, istediğiniz hayatı yaşayamamak vs…

Ailede kimse bu kişiye değer vermiyor, onlar da saygı göstermiyor ve işte yine aynı durum.

Bu durum şiddetlendiğinde ani bir öfke patlaması yaşanır.

De innerlijke gedachte van de persoon is dan ‘’waarom horen jullie mijn stem niet, waarom zien jullie mij niet, waardeer me nu, ik ben er ook, ik ben moe dat jullie mij niet mee tellen en niet serieus opnemen, Ik ben moe om mij altijd op te offeren voor jullie, Ik ben moe om jullie gelukkig te maken en mezelf uit te stellen. 

Wat kon ik allemaal doen met de tijd en moeite dat ik aan jullie heb besteedt, maar heb het niet gedaan.’’

Mijn God, ik wens het gevoel van waardeloosheid in mij op een gezonde manier te genezen.

Ik wens het  ongelukkig gevoel in mij op een gezonde manier te genezen.

Ik wens het teleurstellend gevoel in mij op een gezonde manier te helen.

Ik wens te stoppen om mezelf op te offeren voor anderen, en wens zonder enige verwachting lief te hebben. Hiervoor vergeef ik mezelf. Ik breng het balans van geven en nemen in evenwicht. 

Bundan sonra herkesi karşılık beklemeden seveceğim.

Karşımdaki kişinin benim için değerimi bilip bilmemesi benim değerimi değiştirmez.

Bundan sonra hayatımın her alanında mucize demeyi seviyorum. Sevgiyle hayatımda bolluğu ortaya çıkarıyorum.

Değerli olduğumu anlıyorum. Kendimi kanıtlamak zorunda değilim.

Herkesi kurtarmak zorunda değilim. Herkese yalakalık yapmak zorunda değilim, bir numara olmak zorunda değilim. Kim ne yaparsa yapsın ben her koşulda değerliyim.

Ayni olarak değerli ve yeterliyim.

En güncel gelişmelerden hemen haberdar olmak için Telegram kanalımıza katılın!