Merhaba Güzel İnsan

Merhaba güzel insan, nasılsın? yüreğin nasıl? İyi olmasını ümit ediyorum, değilse de, şu an içinde bulunduğun durumun geçeceğini bilmeni isterim.

Merhaba Güzel İnsan

Merhaba güzel insan, nasılsın? yüreğin nasıl? İyi olmasını ümit ediyorum, değilse de, şu an içinde bulunduğun durumun geçeceğini bilmeni isterim.

 Nerden biliyorsun? Dediğini duyar gibiyim. Kendimden Çok kez düştüm, yürümeyi öğrenirken bu kadar düştüm mü acaba diye düşünmedim değil Gecenin en karanlık vakti gün doğumunun habercisi değil midir? Zeytin ezilmeden zeytinyağı olmaz ki. Tohumlar karanlıkta büyür. Elmas baskı altında değer kazanan bir kömür parçasıdır. 

O yüzden çok canımız yandığında, işin içinden çıkamayacağımızı düşündüğümüz her an bir durup soluklanmak, yavaşlamak gerek. Dünya gelip geçiciyken, dertlerin kalıcı olduğunu düşünmek biraz anlamsız olurdu.  Hayatta başımıza gelen her olumsuz olay birer mesaj. Mesajı okuyup, doğru anlayıp gerekeni yapınca zaten geçecek ve geçiyor da. 

Her dert insana özünü bulma yolculuğunda öyle güzel rehberlik ediyor ki. Zamanla derdini seviyor insan.  Şairin de dediği gibi “Dermân arardım derdime, derdim bana dermân imiş”

Her dert; pürüzlerinden arındırıyor seni, dönüştürüyor,her şeye sevgiyle bakmayı öğretiyor, güçlendiriyor.  O an anlamıyoruz belki ama sonra dönüp baktığımızda demiyor muyuz “ben o gün böyle olmasını çok istemiştim ama iyiki olmamış” diye. Şer görünende hayır vardır.

Hayat bu, iniş  çıkışlar elbet oluyor. Yaşamın belirtisi aslında, kalp grafisindeki iniş çıkışların olduğu gibi. Düşünsenize hep mutlu olduğumuzu. O zaman ondan da sıkılırdık bence. Her şey zıddıyla anlamlı ve güzel. Bazen sınanmadan anlayamıyoruz elimizdekilerin kıymetini. İnsan neden sınanır? Sorusunun cevabını bulmak hayli zamanımı aldı.

İnsan; varoluş amacını unuttuğu, dünyaya ve dünyalıklara aşırı daldığı zaman, öncelik sıralamasında; onu yoktan var eden Rabbinin önüne; aşırı dünya sevgisi, para hırsı,makam, şöhret ve ilişkileri koyduğu zaman o an farketmese de yeni bir imtihana hoş geldin demiş oluyor. Çok sevdiğim bir hocam “Bu hayatta  Allah’ın önüne neyi koyuyorsak onunla sınanırız.” Demişti. Çok kıymetli bir farkındalıktı bu benim için.

Öncelik sırasından bahsetmişken çok sevdiğim ve beni çok etkileyen ‘hayat kavanozu’ deneyini paylaşmak istiyorum.

 

Yaşlı bir profesör Kavanozun içine, tenis topu büyüklüğündeki büyük taşları dikkatli biçimde koyuyor. Etraftaki yöneticilere soruyor kavanoz doldu mu diye onlardan evet cevabı geliyor. Sonra çakıl taşlarını koyuyor. Yine doldu mu diye soruyor ve ardından kumu döküyor. Büyük taşlarla çakıl taşlarının arasındaki boşluğu da kum doldurmuş oluyor. Tekrardan soruyor kavanoz doldu mu diye ve en son suyu da kavanoza ekleyip  deneyi tamamlıyor.

 

Hayatta önceliklerimizi çok iyi belirlemeliyiz. Bu nedenle, kendi kendinize şu soruyu sormayı hiçbir zaman unutmayın, “Senin hayatının büyük taşları ne?” Bunu belirledikten sonra hayat kavanozumuza önce onları koyduğumuzdan emin olmalıyız. Çünkü sıralamayı iyi yapmazsak büyük taşlara yer kalmayacaktır. 

İyiki varsın, tekrar görüşmek üzere kendine çok iyi bak. 

Tuğbanur KUMCU

En güncel gelişmelerden hemen haberdar olmak için Telegram kanalımıza katılın!