Kendini Affedemiyor musun?
İçimizde öyle alıngan bir çocuk var ki hiç sormayın. Öyle çok olayı kaydetmiş, öyle çok şeyi seçip travma yaratmış ki bir bilseniz inanamazsınız!
İnsanı aşağı çeken en derin duygulardan biridir affedememek! Yaşamın içinde kırgın olduğumuz birileri mutlaka vardır. Geçmişi dönüp baktığımızda elbette kırıldığımız darıldığımız ve affedemediğimiz bir yığın insan vardır.
İnsan farkında veya değil ama aslında insan en çok kendine dargındır.
Neden orada öyle davrandım?
Neden orada o sözü söyledim?
Neden o gün o hatayı yaptım?
Gibi birçok suçla kendimizi asıp keseriz. Bu pişmanlıklar içimizde birikerek hem fiziksel hem de ruhsal tedavisi zor yaralar açar.
Bu duyguların tek sebebi suçlanma korkumuzdur. Korkularımız her zaman bahsettiğimiz gibi farkına vardığımızda şifalanmaya başlar. Fakat bu farkındalığa erişebilmek için kendimizle ve hatalarımızla yüzleşmemiz gerekir.
İçimizde öyle alıngan bir çocuk var ki hiç sormayın. Öyle çok olayı kaydetmiş, öyle çok şeyi seçip travma yaratmış ki bir bilseniz inanamazsınız!
Mesela çocukken istemeden bir eşyaya zarar verdiniz. Ve biri gelip size bastı fırçayı. Bilinçaltı hemen “ben suçluyum” kodunu alıp koydu bir kenara… Sadece bir suçlanma olsa iyi; eğer çok bilinçli anne babaların elinde büyümediysek; her konuda eleştiren, en ufak bir hataya tepki verip kızan, hatta bağıran ebeveynlere sahip isek halimiz daha zordur!
Sonra bir konuda “neden böyle yaptın” dendiğinde hemen o suçlanmış çocuk savunmaya başlar kendini. Hâlbuki karşındaki seni suçlamamıştır ama senin kayıtların da suçlanmak vardır. Ve sen bu korkunun hiç farkına varamadan yaşar gidersin. En ufak bir tehdidi üzerine alınır ve açıklama yapar yapar durursun. Ve bir ömür nerede bir hata yapılmış olsa üzerimize alınırız. Sonra da o korkuyla yüreğimiz pır pır eder suçsuz olmadığımızı ispata çalışırız.
Nedir ispatlamaya çalıştığımız? Evet, ispatlamaya çalıştığımız şey masum oluşumuzdur. Oysa gerçekten masum olduğuna inanan birinin çok fazla kendini ispatlamaya ihtiyacı yoktur. Ama dedik ya geçmiş kayıtlarında biz bir yerlerde suçlu olduğumuza inanmışız diye...
İşte bu noktada yapmamız gereken geçmişe gidip oradaki suçlanmış çocuğun yaralarını iyileştirmek ona suçlu olmadığını anlatmak ve onu suçlayanları affetmesini sağlamaktır. Bunu nasıl yapabiliriz derseniz geçmiş travmaları dönüştürmek için uyguladığımız birçok yöntem ile sizlere yardım etmeye hazırız. Daha ayrıntılı bilgi için bizlerle irtibata geçebilirsiniz.
Geçmişteki suçlarımızı veya hiç olmadık yerde hissettiğimiz bu suçlanma korkusu bizi gerçekten suçlanacağımız olayları çekmemize sebep olur. Bu konuda çekim yasası çok acımasızdır. En çok neden korkarsak onu hayatımıza çekeriz. İşte bu noktada yapmadığımız birçok şey için suçlanabiliriz. Korkumuzun şifalanmasıyla inşallah bu duygunun esaretinden kurtuluruz.
Fakat bir diğer mevzu gerçekten bir suç işlemiş olmaktır. Kaldı ki insanız hata yapabiliriz. Bilerek veya bilmeyerek yanlış işlerin peşine düşebiliriz. Evet, suç işlemiş de olabiliriz. Ama mühim olan bu yaptığımız bir yanlış olduğunu fark edip o hatadan dönüş yapmaktır. Buraya kadar her şey normal, hata yaptık ve fark edip özür diledik veya tövbe ettik. Aslında bundan sonrasında başlıyor asıl ıstırap. İşte orada vesvesenin de yardımı ile yaptığımız büyük veya küçücük hata ile başlıyoruz yanmaya… Öte âleme gitmeden kendimizi asıp kesiyoruz. Önce kabir azabı sonra cehennem çukurları (iptal) düşünüp düşünüp çıkamıyoruz işin içinden. Oysa eğer bir yaratıcıya inanıyorsak biliyoruz ki tüm hâkimiyet ve karar ona aittir. Bizim bu hususta tövbe ve pişmanlıktan başka bir müdahilimiz olamaz. O halde neden kendimizi yaratıcının yerine koyup yargılıyoruz. Bizim buna gücümüz yeter mi? Elbette yetmez. Şimdi biliyoruz ve yapmamız gereken basit. Sadece bir daha aynı hataya düşmemek üzere söz vermek ve bu hususta elimizden gelen gayreti göstermektir.
Bu kadar basit!
Bizler sadece hüznü zan ile yaratanın bizi affedeceği ümidi ile yaşama kaldığımız yerden devam etmeliyiz. Eğer suçlanma korkunun farkına vardıysan veya gerçekten suçluluğu gerektirecek bir olaya karıştıysan kendini bu halinle sev ve kabul et. Mükemmel olmadığının farkına var. Belki de yaratıcı senin mükemmel olmadığını ve günaha meyilli olduğunu hatırlatmak için buna izin verdi. O halde hiçbir konuda nefsine hâkim olamadığının farkına var. Bize verilen cüzi iradeyi hak yolda kullanamamanın ezikliğini hisset ve niyetini yeniden gözden geçir.
“Allah’ım kalan ömrümü tüm insanlığa faydalı olarak geçirmeye niyet ediyorum. Geçmişte yaptığım her türlü hatamın farkına vardım. Kendimi kabuldeyim. Geçmişe can vermekten vazgeçiyor bana vermiş olduğun irademle gelecekte hayırlı ve faydalı işlerle meşgul olmaya niyet ediyorum. Amin.”
Gülay Okuyucu
Yazar/ Bütünsel Nefes Danışmanı/ Nlp uygulayıcısı
En güncel gelişmelerden hemen haberdar olmak için Telegram kanalımıza katılın!