İyi İnsan Olmak ve Beklentiler

Bir gün bir sevdiğim şöyle söyledi: “iyilik bir karşılık beklendiğinde, iyilik olmaktan çıkıyor sanırım”.  Sanırım çıkıyor dedim sessizce ben de. Peki neydi iyilik denen? Elle tutulur muydu? İyilik yapan herkese göre mi iyiydi? Onu kötü görende olabilir miydi?

İyi İnsan Olmak ve Beklentiler

Bir gün bir sevdiğim şöyle söyledi: “iyilik bir karşılık beklendiğinde, iyilik olmaktan çıkıyor sanırım”.  Sanırım çıkıyor dedim sessizce ben de.

Peki neydi iyilik denen? Elle tutulur muydu? İyilik yapan herkese göre mi iyiydi? Onu kötü görende olabilir miydi?

Bazen öğretilmiş bir iyilik söz konusudur. Bakış açım şöyle söyler; kişi iyilik olsun diye mi yapıyor iyiliğini, yoksa iyi olduğu için mi? Ya da bastırılmış onca durum sebebiyle hayır diyemediği için mi?

Günlerden bir gün güzel bir sohbete şahit olmuştum. Kadın çok fedakâr olduğunu, insanlar için yaptıklarını anlatıyordu bununla birlikte bazı şikayetlerini de dile getiriyordu. Karşısındaki ona şöyle söyledi: fedakârlık nedir biliyor musun? Karakterin dışında bilerek ve isteyerek yaptığın şeyler. Yani sen hayır diyemediğin ve yapmış olmak için yaptığın şeyler yüzünden fedakâr olmuyorsun. Oturan karakterinin gereğini yapıyor oluyorsun sadece.  İçimden hemen kendime döndüğümü ve sorguladığımı hatırlıyorum. Çünkü herkes kendine bir süre sonra zor gelen şeyler için kendini fedakâr sanabilir. Aslında oldukça haklılardır da. Bir süre sonra eziyet haline geliyorsa yapılanlar, orada kendimize sormamız gereken bazı sorular söz konusu olabilir.

 

  • Burada ne yapmak istiyorum?
  • Yapıyor olduğuma gönüllü müyüm?
  • Beklenti içinde miyim?
  • Yaptıklarımın bir amacı var mı?
  • Her şey mümkün ve istediğim haliyle olsaydı ne yapıyor olurdum?

 

Bu sorulara verdiğimiz cevaplarla aslında bulunduğumuz durumun ne denli doğal olduğunu fark edebiliriz. Doğalında olan her şey yerli yerindedir zira.

 

Ne diyor Cemal Süreya: “Beklentin ne kadar çok olursa, o kadar kırılıyorsun.”

 

Beklenti nedir tam olarak? Derine inmek gerekir çoğu zaman. Kendimizi keşfetmek, dipleri köşeleri kazımaktan geçer bazen. Değerli olmayı mı bekliyordum? İlk ne zaman değersiz hissetmiştim ki; öylesi değer görmenin peşine düşmüştüm? İyilik dediklerimiz üzüyorsa bizi, acıtıyorsa kalbimizi vardır bir beklentimiz demektir. Üstüne pes etmeyerek, günden güne artırıyor muyum yaptıklarımı?

 

Göstermeye çalıştığım değerle ve türlü iyiliklerle kişi ya da kişileri elimde tutmaya mı çalışıyorum? Kaybetme korkumu, yalnız kalma korkumu bu şekilde mi telafi etme gayretindeyim? Huzursuzluk ve bıkkınlık varsa, orada sistemin anlatmak istediği bir derste mutlaka var demektir.

 

Oysa iyilik yapıldıktan sonra üzerinde düşünülmeyendir, hafiflikle müjdeler. Yapmalara doyulamaz bir hal alır. Üretmeni engellemez, kişilere takılı kalmana sebep olmaz. Denizde yürüyor gibidir insan. Görülmediğin için kalbin acımaz, amacı budur zaten iyiliklerin.

 

Beklenti üzerine bir ara şöyle bir şiirimsi yazmıştım;

 

Bazen çocukken ağladığın bir yerdesindir...

Bazen kendini ifade edemediğin o olayın içinde kalmış gibisindir...

Ve bazen ille de kanatmak istersin yaranı,

Korkarsın kapanmasından.

Neden?

Acıyan yerinden acısın istersin insanlar da,

Oysa keyiflerine yol olursun daha çok.

Bir kerecik anlaşılsaydım der akıtırsın yaşını bağrına...

Dünya sarılsa, öpse gözünden,

Dünya(n) yaptıklarından bekler, yine de taze tutarsın yaranı...

Küçüğüm…

Beklenti, kavrulmuş ateşe benzer.

Tersi, deniz kenarında yüzüne esen tatlı rüzgâra…

 

Öyle değil midir gerçekten? Herkesin takdirini almış olsanız bile yine de beklediğiniz kişilerden gelmemişse, hayata eksik devam etmiyor musunuz? Hayatınız boyunca açığı kapatmak adına ısrarla beklediklerinizden, almak istediğinize ulaşmak için her yolu denemiyor musunuz?

Hep yol almak istediğim insanlarda fazlaca ısrarlı olmam benim 30 yılımı aldı. Okuduğum bir Joseph Roux sözü iç rahatlatıyor; “Deneyim, kazanılan bilgiden çok kaybedilen beklentilerden oluşur.” Kaybedilen beklentiler zaman kaybı değil, fark edene kadar.

Onlara bir bakın, şöyle dışarıdan bir gözlemleyin; sizden farklılar mı? Onlar da muhtemelen içlerinde aynı sınavı veriyor. Kızılacak, kırılacak biri yok ortada böylelikle… Deneyimlediğim ve çözüme giden en iyi yol; kişileri ve kendimi de özgür bırakmak oldu. Düşün ki derdim kendime; yol almak istediklerinin hayalleri, senin hayallerinden farklı… O halde kalk ve yürümek istediğin yolu seç. Sana arkadaş olacaklar, seni kolaylıkla buluyor olacak.

 

“Tereddüt edersen bacakların seni taşımaz. Yürüyeceğim de, bas ve yürü!” der Necip Fazıl Kısakürek. Ne güzel söyler.

 

Velhasıl kaçınılmaz sonuç;

 

Beklenti kalktığında; iyilikler iyilik olur, mutluluklar gerçek olur, hedefine odaklan sen; çamurlu yol, bağ bahçe olur.

 

Ebedi sevgi ve dua ile...

 

Tuğba Sümen

 

 

En güncel gelişmelerden hemen haberdar olmak için Telegram kanalımıza katılın!