Kainatın bir denge üzerine kurulu olduğuna inaniyorum. "Haddini aşan zıddına ulaşır." der. Çok sevdiğim değerli bir sözdür. Yaşamın her diliminde, tüm duygu, düşünce ve davranışlarımızda bu sözü hatırlamak ve taşıdığı anlamı tefekkür ederek ders almaya niyet edelim derim.
İlişkilerimize baktığımızda da haddimizi aşan duygular ve davranışlar sergilediğimizi görebiliyoruz. Çok verici ya da tam zıddı çok alıcı olabiliyoruz. Burada en önemli şey kişinin kendisini, duygularını iyi tanıması. Çok verici, fedakar olduğunuzu düşünürken derinlere inildiginde aslında siz almak için veren yani "alıcı" biri olabilirsiniz. Bu yorucu bir durumdur ve çogu zaman almak için verdigimizin farkında olmayabiliyoruz. Karşımızdaki insana aşırı fedakar, aşırı sevecen, aşırı ilgili veya karşıdakini sevdigimizi zan' ederken. Gerçekte çok derinlerimiz de sevilmek, ilgi görmek, karşıdaki kişide bir etki bırakmak yani aslında bir çok şeyi kendimiz için yaptığımızı görebiliyoruz. Bu tür ilişkiler çokta istediğimiz gibi gitmiyor. Çünkü beklenti içinde yapıyoruz her şeyi. Ben danışanlarıma hep şunu diyorum; " Bir şey yapmadan önce kalbine bak. Beklenti içindemisin ? Beklentiyle mi yapıyorsun? Sen bunu yaptığında karsı taraf karşılığını vermediğinde kendini nasıl hissedeceksin? Eger kotü hissederim diyorsan lütfen denge içinde olmaya niyet et ve kendine tekrar sor diyorum. Ne yaparsam kendimi iyi hissederim ? Koşulsuz sevemiyorsak o zaman denge içinde davranabilmeye gayret edelim ki kendi kalbimizi yormayalım. Karşılık beklemeden yapabilmek için ego düzeyinden çıkmamız gerektiğine inaniyorum. Yani yüksek bir farkındalık ve yüksek bir bilinç seviyesine ulaşmak gerekir. Tabiki gayret ve samimi bir niyetle her şey olabilir. Allah dilerse bizi ego düzleminden çıkarabilir mi? Elbette. İşte bunun için "Adanmak gerekir. Neye mi? Kendi içimize yönelmeye, gelişime ve öz'ümüzü tanımaya, samimi ve istikrarlı olma konusunda adanmaya niyet edelim" . Niyet edelim diyorum çünkü niyet ile başlar her şey. İyi niyetle, hayırla yola çıkanın Allah yardımcısı olur.
Verici olmak kadar sürekli almak da yine dengeyi bozduğumuzun bir kanıtı olabilir. Karşınızda sürekli alan bir insan varsa durup bir önce kendimize şunu sormamız gerekir. " Bu kişiye verici olurken almak için mi yani beklentili bir şekilde mi yaklaştım? Bu kişiye karşı kendi sınırlarımı çizebildim mi? Her iki durumda da kendimizi dengeye almaya niyet edelim. Aksi halde beklentiyle, sırf o da beni sevsin diye yaptığımız haddini aşan davranışlar, cogu zaman altında gizli bir alıcığın yattığı vericilik durumları bize hayal kırıklığı getirebilir.
Hiç bir şey iyi yada kötü değildir. Yeter ki yaşamı iyi okuyalım, duyguların içinde kaybolup gerçek yaradılış gayemizi unutmayalım.
Bununla birlikte duygularımızı, davranışlarımızı daha iyi tanımamız ve neyi neden yaptığımı anlayabilmemiz ve dengeli olmaya gayret etmemiz çok önemli. Ben duygu, düşünce ve davranışlarımın altında yatan nedenleri iyi anlarsam beni yoran şeyleri daha hızlı çözebilirim. Çünkü kişi bir şeyi farkederse tanımlayabilir ve tanımladığı şeyi anlar. Anladığı şeylede barışır.
Sana bir kaç soru bırakmak istiyorum;
Duygu ve davranışlarımda dengede miyim?
Denge de olmak ne demek benim için?
Dengeli davranıyor olsaydım ne yapıyor olurdum?
Almak için mi veriyorum?
Almak için veriyorsam " Almaya çalıştıklarımı ben kendime veriyor muyum ?
Ben kendimi içtenlikle sevseydim yine aynı şekilde davranır mıydım?
Kendimi içtenlikle sevmeme engel ne?
Bir de niyet bırakayım sana ;
" Ìlişkilerimde beklentilerimi bırakmaya, duygu, düşünce ve davranışlarımı sevgi ve denge içinde tutmaya, kendimi içtenlikle sevmeye, yüksek bilinç seviyesine ulaşmaya, yaradılış gayemi sürekli hatırlamaya, yaşam amacımı bulmaya, bu yolda samimi bir şekilde adanmaya niyet ediyorum."