İletişim

Her insan mutlaka birileri ile iletişim kurar. İletişim halinde olduğumuz insanlar değer verdiğimiz ya da her gün aynı otobüste denk gelip işe gittiğimiz birileri de olabilir, muhabbet ederek olmazsa gözle ama hep insanlarla bir temas halindeyiz. Peki hayatın içinde anlamak ve anlaşılmak için nelere dikkat etmeliyiz? Zihnimizi birilerini dinlerken nasıl odaklayabiliriz? buyrun yazıma göz atın.

İletişim

İletişim bizim günlük hayatımızda en temel ihtiyaçlarımızdan biridir. Ev ahalisiyle, iş arkadaşlarıyla, öğretmenlerimizle, komşularımızla kısacası çevremizde olan herkes ile iletişim kurmak kaçınılmazdır. Dünya üzerindeki her canlı iletişim halindedir, İletişim karşılıklı olarak birbirini duyabilmek demektir.

Peki gerçekten birbirinizi duyarak, anlayarak iletişim kurduğunuza inanıyor musunuz? İnsanların birbirini anlayabilmesi için önce karşısındaki kişiyi dinlemesi gerekir bu da demek oluyor ki susmalı ve karşımdakinin ne anlatmak istediğini sakince dinlemeliyim ama genellikle toplum içerisinde insanlar hep kendini anlatma çabasındadır yani kimse kimseyi dinlemekle vakit harcamak istemiyor, istiyor ki kendisi anlaşılsın, kendi söyledikleri dinlensin ve onaylansın bu durum bize iletişim konusunda çokta başarılı bir toplum haline gelmediğimizi gösteriyor çünkü biz dinlerken bile zihnimiz bir sürü yorum ve yargıda bulunuyor anlatılanları kendi deneyimlerimizle bağdaştırarak; "aaa bak aynısı benimde başıma geldi" "ah ah vallahi seni çok iyi anlıyorum böylelerini şöyle yapmak lazım." diyerek karşımızdakini anladığımızı belirten cümleler kurarız ya da içimizden deriz ki; "ay öf sende amma büyütüyorsun, sanki sen farklısın!" " Çok biliyorsun, ben bilmiyorum sanki" vb. İç konuşmalarla yoruma gireriz veya en çok yaşanan durumlardan biri de dinler gözüküp konuyla hiç alakalı olmamaktır! Zihin o an bambaşka bir yerde gezip bambaşka konuları ele alıyor olabilir bu da karşıdaki insana ve onun anlattıklarına duyulan ilgi ve merak seviyesiyle değişliklik gösterebilir. Sonuç olarak dertleştiğin, fikir alışverişi yaptığını düşündüğün, iletişim kurduğunu sandığın kişiyi aslında hiç de onun gözlerinden anlamadığını olayları tamamen kendi gözünle değerlendirdiğinin göstergesidir. Hal böyle olunca her ortamda algıladıklarımız da farklılaşır, yanlış anlamalar, alınganlıklar doğar.

İnsanlarla iletişim kurduğunuzu sohbet ettiğinizi düşündüğünüz anlarda karşıdan gelen anlatımlara karşı zihninimiz her tonlamaya bir yorum katar belki bu Türkçe dil ve edebiyatına bağlı olabilir çünkü biz Türkler direk anlatmak yerine, netliği buğulaştırır dolaylı yoldan anlatımı seçeriz. Yeni/modern türkçe halk arasında konuştuğumuz dil kalıpları karşıdaki insanın beden diline ve vurgusuna odaklı bir anlayış şekline bağlıdır.

Örneğin bir sabah işe gittiniz ve sizden çokta haz etmediğini düşündüğünüz  bir iş arkadaşınız size “günaydın” dedi ve sizde haz etmediğini düşündüğünüz iş arkadaşınızın bu selamlama şekline o anda Yargılarınızla ve zihnin yorumlamasıyla şöyle iç seslenişler oluşturabilirsiniz; "Ne oldu şimdi? Hangi dağda kurt öldü de bu bana günaydın dedi kesin benden bir şey isteyecek!" "Acaba bu sabah çok mu bitkin görünüyorum dalga geçmek için mi imalı bir günaydın dedi?" Gibi gibi bir dolu yorumu üretebilirsiniz. Belki de iş arkadaşınız sadece "Günaydın" demek için günaydın demiştir? ama yargı ve yorumlarınızla kattığınız anlam negatif bir çağrışım uyandırmıştır.

Bu anlattıklarım iletişim  kurarken anlaşılmadığını, dinlenilmediğini düşünen kişiler için genelde yaşanan durumlardır. Kişiler etkili iletişim çabasına girmedikçe birbirilerini anlamak, anlatılanın ne ifade ettiğini algılamak adına bir gayret gösteremezler bu sebeple fark ettiyseniz bizim toplumumuzun yüksek bir yüzdesi yüksek sesle konuşur, hızlı hızlı konuşur hep bir fikre sahiptir ve her zaman kişi olayın en doğrusunu kendisi bilir.

Ama iletişim kurmanın gerçekleri bunlar mıdır?

İşin özü; İnsan sağlıklı iletişim kurmak için gayret gösteriyorsa bu onun değer verdiği ahlaki bir davranış biçimidir. Bu sebeple başarılı bir iletişim kurmak için önce karşımızdaki kişiye saygı duymalı onun varlığını, bir birey ve kendi dünyasının düşünürü olduğunu kabul etmeliyiz, gerçekçi ve doğal davranarak kişiye güven duygusunu samimiyetle hissettirebiliriz. Tüm konuşulanları üzerimize almak yerine, anlatılan ve yaşanılan olayların kişilerin kendi dünyalarını ilgilendirdiğinin bilincinde iletişim kurmalı ve varsa müdahaleci parçamızla yüzleşmeye açık olmalıyız.


Sevgi ve sağlıkla kalın 

Saynur Aslan 

En güncel gelişmelerden hemen haberdar olmak için Telegram kanalımıza katılın!