İçindeki Öfke Kendine Olmasın?

Kim bilir geçmişte ne hatalar yaptın? Hoşuna gitmeyen neler yaşadın? Keşke yaşamasaydım dediğin ne günlerden geçtin. Veya başkaları geçmişte sana ne zararlar verdi de onlara tepki gösteremedin. Şimdi farkında olmadan içten içe kendine kızıyorsun! Kendine olan öfkenin bedelini başkalarına ödetiyorsun! Etme!

İçindeki Öfke Kendine Olmasın?

İçindeki Öfke Kendine Olmasın?

Hemen hemen her insan geçmişte birçok hatalar yapmıştır. Birçok yanlış işlere bulaşmış, kimi isteyerek kimi de farkında olmadan etrafına zarar vermiştir. Veya tam tersi başkaları tarafından haksızlığa uğramış ve bir türlü hakkı olan karşılığı alamamıştır. O zamanlar anlaşılmasa da o günlere dönüp bakıldığında derin bir pişmanlığın içinde buluruz kendimizi...

Aslında bu düşüncelerle bizi andan uzaklaştıran zihnimizdir. Çünkü zihnimiz bizi sürekli geçmişe götürüp pişmanlık düşünceleri ile doldurur. Bunu ciddiye alanlar ise; bu düşünceleri öfke, nefret, kin gibi hem fiziksel hem de ruhsal zararlar veren duygulara dönüştürür. Bu zehirli duygular önce bedenimize sonra çevremize saçılır. Hiç fark etmeden biranda öfke patlamalarına sebep olur. Hem kendimizi hem sevdiklerimizi yıkar dökeriz. Zihin eğer bizi geçmişle kandıramadıysa gelecek kaygıları ile doldurur. Bu sayede bizi kendi özümüzden uzaklaştırmış duygularımıza esir etmiştir. Bu öyle kuvvetli bir enerjidir ki ruh ile beden arasında binlerce km uzaklık oluşturur. Öyle bir haldir ki bazen ışık hızıyla bir geçmişe götürür bir geleceğe!

Hatta o anlar kendimizden nefret etmemize bile sebep olur. Yaşananları hatırladıkça içimiz kor gibi yanar…

Ah!

“O sözü nasıl söyledim; nasıl öyle davrandım; keşke öyle yapmasaydım; keşke oraya gitmeseydim; keşke ona bana yaptıklarının hesabını sorsaydım… v.s “

Yüzlerce ah, vah, keşke arasında hem kendimizi hem de çevremizi kırıp dökeriz!

Zaman geçti. Şimdi o davranışları şuursuzca yapan biz değilmişiz gibi pişman olmuş olabiliriz. Sanki bir oyunun içinde öyle davranmak zorunda kalmışız veya sihirli bir değnek dokunmuş da kendimize gelmişiz gibi hissediyor olabiliriz.

Bu haldeyken insan anın tadını nasıl çıkarabilir?

Hadi biraz rahatlayalım mı?

Size ilginç gelecek ama geçmiş için şunu dile getirmekten başka çaremiz yok;

“Öyle olması gerekiyordu…”

Nasıl yani?

Evet. Aynen düşündüğün gibi!

O anda öyle tepkiler vermen, öyle davranman, o günahı işlemen ve şimdi için için yanman gerekiyordu. Öyle olmasa sen kendi duygularına bile hâkim olamayışının acizliğini yaşayamazdın. Öyle olmasa sen kendini çok büyük görecektin. Öyle olmasa “ben kusursuzum” diyecektin. Öyle olmasa çok büyük kibre girecektin.

Şimdi anladın mı?

Ayrıca olgunlaşıp kendine dönmen için başkalarının seni üzmesi gerekiyordu. Öyle olmasa sen kendi içine hiç dönemeyecektin. Sana öyle davranmasalar seni en çok Seveni (c.c) bilmeyecektin! İyi ki öyle oldu demeyelim ama şöyle diyerek teselli bulabiliriz;

“Olmuş olan olacak olanların arasında en hayırlısıdır.” (ibni Arabi)

Ne zaman bir şey için pişman olacak olsak “olanda hayır vardır” sözüyle kendimize gelelim. Çünkü her ne oluyorsa hayrın içinde oluyor.

Bu sözleri geçmişte bize yapıldığını düşündüğümüz haksızlık ve kötü muameleler içinde söyleyebiliriz.

Evet, tekrar edelim mi?

“Başkaları bize her ne yaşatmışsa veya biz başkalarında her nerede zarar vermişsek öyle olması gerektiği için öyle oldu. Her iki tarafında bunu deneyimlemesi gerekiyordu. Her iki tarafın tekâmülü için bu gerekliydi.”

Ne muazzam teselli öyle değil mi?

Belki de başkalarına yaptığımız haksız davranışın bedelini yine başkalarından gördüğümüz haksızlık ile ödedik! Kim bilir böylece bazı günahların bedelini bu dünyada iken verdik.

Ama geçmişte başkaları için yaptığımız haksızlıklar için şimdi derinden tövbe etmek ve bir daha aynı şekilde davranmamak için kendimize söz verelim. Hatta aklımıza gelen her günahımız için gücümüzün yettiğince sadaka verelim.

Zira Efendimiz (sav): “Nerede ve ne halde olursan ol, Allah’tan kork ve kötülüğün arkasından bir iyilik yap ki onu yok etsin” * diye buyurmuştur. Yani işlediğimiz günahların karşılığında bir iyilik yaptığımızda o günahı silmiş oluyoruz. Şükürler olsun ki umutsuz olmaya gerek yok.

Aynı zamanda geçmişte bize kötü muamelede bulunanları da biran önce affetmeye niyet edelim.

Bugünkü bizi inşa eden geçmişte yaşanılan acı tatlı tecrübelerdir. Onlar olmasa biz bugünkü biz olamazdık.

Hadi şimdi derin bir nefes alıp tekrarlayın;

“Geçmişte her ne yaşadıysam olanın içindeki hayrı görmeye niyet ediyorum. Artık olan her ne ise hayrıma olduğuna inanıyorum. Kendime veya başkalarına olan öfkelerimi olduğu gibi kabul ediyorum. Kiminle her ne yaşadıysam ilişkilerimi şifalandırmaya niyet ediyorum. Kendimi ve geçmişimi affediyor ve sevgiyle kucaklıyorum. Yaşanılan her şey tekâmülümüz için gerekliydi. Artık geçmişi bırakıp anı yaşamayı seçiyorum. Ben güvendeyim. Sevdiklerim güvende. Şükürler olsun her an ilahi koruma altındayım. Şimdi ve sonsuza dek...

Sevgilerimle...

Gülay Okuyucu

(Bu yazıyı beğendiyseniz sevdiklerinizle paylaşarak daha çok kişiye ulaşmasına sebep olabilirsiniz.)

______________________________________________________________________________

*(İhyâ, 4/65.)

En güncel gelişmelerden hemen haberdar olmak için Telegram kanalımıza katılın!