Hoşça Bak Zatına

Hoşça bak kendine ki kainatın özüsün sen, bütün yaratıkların  gözbebeği olan insansın sen. Ne güzel söylemiş Şeyh Galip. Her gün bizden bağımsız gökyüzünde beliren güneş,farkında bile olmadan her saniye içimize çektiğimiz oksijen, koyduğumuz tohumu rengarenk bir mucize olarak geri aldığımız toprak ve sayamayacağımız çoklukta sunulan muhteşem nimetler. Sürekli  gördüğümüz için şaşırmayı unuttuğumuz ve şükrüne gerek bile duymadığımız mucizevi bir sürü hediye. Peki kime? Sana, bana, bize, insana…

Hoşça Bak Zatına

Hoşça bak zatına kim zübde-i alemsin sen

Merdüm-i dide-i ekvan olan ademsin sen

Hoşça bak kendine ki kainatın özüsün sen, bütün yaratıkların  gözbebeği olan insansın sen. Ne güzel söylemiş Şeyh Galip. Her gün bizden bağımsız gökyüzünde beliren güneş,farkında bile olmadan her saniye içimize çektiğimiz oksijen, koyduğumuz tohumu rengarenk bir mucize olarak geri aldığımız toprak ve sayamayacağımız çoklukta sunulan muhteşem nimetler. Sürekli  gördüğümüz için şaşırmayı unuttuğumuz ve şükrüne gerek bile duymadığımız mucizevi bir sürü hediye. Peki kime? Sana, bana, bize, insana…

Yaratılanların adeta hizmetimize sunulduğu, böylesine onurlandırıldığımız bir dünyada acaba biz kendimize yeterince iyi davranıyor muyuz?

Elalem ne der? En iyisi ben olayım, daha çok para kazanayım, evim olsun yetmez ikinciside olsun, daha üst mevkiye yükseleyim daha yükseğe daha da yükseğe derken derken o da ne! Ömrümüz bir şeyleri elde etmeye çalışmak ve bize bahşedilmiş biz’i yıpratmakla geçmiş. Mutluluk? Onun içindi her şey bununla birlikte hay Allah araya kaynayıvermiş mutlu olma işi. Belki kendimizi daha değerli hissetmek, belki kendimizi çevreye ispatlamak, belki de görerek öğrendiğimiz ve kendimizi mecbur hissettiğimiz hedeflerdi bunlar. “Hedef” çok  güzeldir, kişiyi diri tutar, ileriye taşır. Burada dikkat etmemiz ve kendimize sormamız gereken soru:

Neden ben bunu istiyorum?

Eğer bir onaylanma ihtiyacı veya bir değer arayışı yatıyorsa altında oraya bir bakalım.

Neden böyle bir ihtiyacım var?

Değersiz olduğuma dair inancım ne zamandan beri benimle?

Kendimi değerli hissetmem için neler mümkün?

 Fark edelim ve orayı iyileştirmek için adım atalım. Kendimizi doğal halimizle sevip, yeterli gördüğümüz takdirde üzerine koyduklarımız da sağlam olacaktır, çünkü temelimizi sağlam atmışızdır artık. İşte o zaman hayat koşturmacası içerisinde kaybolup , uğruna uğraşırken unutuverdiğimiz “mutluluk” bize kolaylıkla gelecektir. Daniel Gilbert, Mutluluk Beyinde Başlar kitabında: “Gelecekteki bize çocuğumuzmuş gibi muamele eder, günümüzün çoğu saatini mutlu edeceğimiz yarınları inşa ederek harcarız” der. Evet, gelecekteki bizi düşünürken bugünkü bizi ihmal ettik.

Hatırlama vakti! Mutluluk tam da şimdide yaşanır.

Sait Faik’in dediği gibi: “Dünyayı güzellik kurtaracak, bir insanı sevmekle başlayacak her şey.” O bir insan önce kendimiz sonra diğer insanlar olmalı. Büyüklerimizden bunu bencilik diye öğrenmiş ve kodlamış olabiliriz. Bunu dönüştürmeye niyet edelim. Biliyoruz ki; kendimiz için hissetmediğimiz bir duyguyu başkasına da gerçek manada veremeyiz.

 O zaman hadi aynaya bakıp kendimize “Seni olduğun gibi seviyorum, doğal halinle varlığın yeterli ve harika” diyelim. An ’ daki mutluluğu fark edelim.

Mutluluk bizimle, tam da şuanda, kendimize hoş baktığımız yerde...

Kocaman sevgiler.

 

En güncel gelişmelerden hemen haberdar olmak için Telegram kanalımıza katılın!