Her İnsan Başka Bir Alem!
İnsanları hep kendimize uydurmaya çalıştık. Olduğu gibi kabul edemediğimiz her insan için yandık da yandık! Oysa her insan başka bir âlemdi.
Kendi içsel yolculuğumuza çıkmadan evvel çevremizdeki insanlarla çok uğraşırız. Herkes benim gibi düşünsün, benim inandığım yola inansın, ben gibi hareket etsin diye diye adeta kendimizi parçalarız. Sözde kendimiz doğru yolu bulmuş ve cenneti hak etmişiz gibi başkalarının da aynı yola gelmesi için onlara zaman zaman ısrar ederiz.
Oysa her insan başka bir âlemdir.
Yaradılış bakımından her bir insanın fiziksel ve ruhsal özellikleri ayrı ayrıdır. Bunu parmak izlerimize benzetebiliriz. Her insanın ruhunun şifresi onu açacak anahtarı farklı yollardan ve insanlardan olacaktır. Bizimkiyle aynı olmasını beklemek boşa zaman kaybıdır. Bu sözü iyi anlamak gerekiyor. Her insanın yolu farklı ise neden kendi fikir ve inanışlarımızı adapte etmeye çalışıyoruz?
Bize göre doğru bir tanedir. Sınırı bellidir. Eyvallah.
Ama biz o doğruya ulaşana kadar ne kadar yanlış yollardan geçtik bunu hiç düşündük mü? Gittiğimiz o karanlık yolların kâbusunu yaşamasaydık, yani hatalar yapıp yanlışı deneyimlemeseydik, bugün doğrunun ne olduğunu çözemeyecektik. Hani bir atasözümüz vardır “bir musibet bin nasihatten iyidir” diye. Ne kadar da doğru öyle değil mi? İşte hakikat kapılarını aralayan yaptığımız hatalar gittiğimiz yanlış yollardır. Onlar olmasa huzurun tadını alamayacaktık. Onlar olmasa doğruyu bulamayacaktık. Yaptığımız hataları itiraf etmek kendi nefsimizi farketmemize dolayısıyla kendimizi çözmemize yarayacaktır.
O zaman sevdiklerimizin hatalı yoldan gitmelerini yanlış işlere bulaşmalarını normal mi karşılayalım?
Sevdiklerimizi göz göre göre ateşe mi atalım?
Elbette hayır. Yardım istediği takdirde tüm samimiyetimizle onlara destek olmalıyız. Onların isteği dışındaki her yardım araya mesafeler koyacaktır. Birkaç defa sözlü olarak ikaz edebiliriz ama bize uymuyor diye kendimizi parçalamamalıyız. Fikirlerinden dolayı yargılayıp onları sevgisiz ve ilgisiz bırakmamalıyız. Sözlü olarak ifade edilen her eleştiri kişiyi bizden daha da uzaklaştıracaktır. Hatta kalben o kişiyi yargılamak o kişiyle aramızda negatif bağlara sebep olacaktır. Dolayısıyla sözlü veya içsel tartışamar niyetimizin tam aksine bizi iyiliğini istediğimiz o kişiden fersah fersah uzaklaştıracak nefret ve kin duygularıyla aramıza girecektir. Yapmamız gereken inandığımız yoldan gitmek ve her daim sakin ve huzurda kalabilmektir. Eğer gerçekten doğru yolda ve doğru hal üzerineysek bizdeki samimiyetin enerjisi mutlaka karşı tarafı etkileyip merak uyandıracaktır. Ondan sonrası o kişiye kalmış; gelir veya gelmez kendi tercihidir. Unutmayın her kim her ne yaşıyorsa alacağı dersi almadan o olaydan kopmayacaktır. Herkesi inancıyla, fikirleriyle, her haliyle olduğu gibi kabul etmeli ve onlar için çokca dua etmeliyiz. Hem nereden biliyoruz ileride bizi solda sıfır bırakmayacaklarını…
Artık özgürleşme zamanı…
Ben doğruyum iddiası her zaman sınava davetiye çıkarır. Yıllarca aynı çaba ile kendini parçalamış biri olarak bendeki çırpınışa son noktayı koyan ayeti sizinle paylaşmak isterim.
“İnanmıyorlar diye neredeyse kendini helâk edeceksin! Biz istesek onlara gökten bir mucize indiririz de derhal ona boyun eğerler.”*
Bizden öte bir güç var. Elinizden geleni yaptıktan sonra sevdiklerinizi O'na (c.c) emanet edin. O (c.c) herkesi yola koyar elhamdülillah.
Gülay Okuyucu
*Şuara/3. ve 4. ayetler
En güncel gelişmelerden hemen haberdar olmak için Telegram kanalımıza katılın!