Haftanın Hangi Gününde Ne Yapmalıyız? -1-

Astroloji zaman kalitesini okuma ve bunu yaşam kalitesini artırmak için kullanma sanatıdır.

Çok eskiden beri insanlar gökyüzünün hayat üzerindeki etkilerini gözlemlerken, birbirinden habersizce, ama biri diğerine çok benzeyen yaşam şekilleri oluşturmuşlardır. Hatta haftanın günlerinin isimleri bile, farklı dillerde de olsa, ya aynı ya da benzerdir. Her gün bir gezegen tarafından yönetilir ve onun karakterini taşır; isimleri de bunu yansıtır.

Bunlar kadim bilgilerdir. Atalarımızdan günümüze kadar gelen, başlangıç zamanı dahi belli olmayan bu bilgiler gözümüzün önünde apaçık durmakta ve bizim onlardan faydalanmamızı beklemektedirler.

“OKU ! ” emri uyarınca, bu kadim bilgileri anlamaya çalışabiliriz. Bize uyanları alıp uygulayabilir; zamanın enerjisini, yaşam kalitemizi artırmak için, hayatımızı doğa ile uyumlu hale getirmek ve kolaylaştırmak için kullanabiliriz.

 PAZAR, GÜNEŞ'in günüdür.

 Güneş canlıların yaşam kaynağıdır. Güneşin varlığı, yokluğu ya da Dünya ile manyetik etkileşimi, doğamızdaki tüm yaşamın tonunu, gece ile gündüzü ve mevsimleri belirler. 

Güneş, önceden belirlenmiş şaşmaz bir düzen içinde, etrafında dönen tüm gezegenlerin, onların çeşit çeşit uydularının, yüzlerce göktaşının hamisi, yaşam kaynağı ve Güneş sisteminin başkanıdır.

Pazar günü, eski ya da modern olsun, her kültürde önemli bir gün. Ortadoğu ülkelerinde haftanın ilk çalışma günü ve pek çok başka ülkede tatil günü. Hıristiyan kültüründe önemli bir dini gün.

Pazar günü, bu bakışla, birinci, başlatıcı, önder, kutsal, aydınlatıcı, enerji depolatıcı özellikte… Tıpkı Güneşimiz gibi…

Pazar günü pek çok dilde "Güneş günü" (Sunday, Sonntag), ya da "Tanrı' nın günü" (Domenica, Domingo) adlarını almıştır. Eski Türkler Pazar gününe "Birinç" derlerdi. Farslar ise haftayı Cumartesi’den başlatır ve Pazar'a birinci gün manasında "yek-şanbe" derler. 

Biz bu güne Pazar deriz. Güneş nasıl hem besleyip, hem de olanı aydınlatıp, açık bir pazar yeri gibi apaçık ortaya seriyorsa, Güneş'in tüm çağrışımları da işte o pazar yerindedir ve Pazar günü de işte böyledir.

Günümüzün çalışma hayatı, çoğumuza Pazar günlerini tatil ve dinlenme günü olarak sunar. Çoğu kişiden "bana dokunmayın, dinleneceğim, bir tek Pazarım var" lafını duymaz mıyız? Diyecek bir şey yoktur, haklıdır. Pazar beklenendir, özlenendir. İhtiyaç duyulandır.

PAZAR TÜYOLARI:

• Pazar gününü hem dinlenme, hem de tıpkı Güneş’in karakteri gibi, kendinizi gösterme, ışığınızı ortaya koyma günü olarak değerlendirin.
• Örneğin, Pazar günleri tembellik faslı bittikten sonra sembolik de olsa “bir işi başlatın”, Gün, Güneş ile başlar, siz de Güneş gününde bir şey başlatın.
• Sokağa çıkın, Güneş ile buluşun. Kendinizi gösterin,
• Bir işe ya da okula başvuracaksanız, bir işe giriş mülakatı yapacaksanız Pazar günü yapmaya çalışın…

PAZARTESİ, AY günüdür. Ay, hızlıdır, değişkendir ve sularla ilgilidir. Ay'ı iki gün üstüste aynı şekilde ve aynı yerde görmek mümkün değildir. Bazen hilaldir, bazen dolunay; bazen erken doğar hemen batar, bazen de güneş doğduğunda bile gökyüzünde hala durmaktadır. Bazı geceler ışığı odaya dolar, insanı uyutmaz, bazı gecelerde ise yoktur. Ay, her ne halde olursa olsun, o hali çok kısa sürer, çünkü çok hızlı hareket eder.

Suların kabarıp geri çekilmesinde, yani gelgit olaylarında, hayvan ve bitkilerin üreme ve büyüme döngülerinde somut bir fiziksel etkisi vardır. Bu fiziksel etki iç dünyamıza da yansır, başka bir deyişle, Ay bizim duygularımızı ve dürtülerimizi de belirler.

Pazartesi günleri kendimizi çok değişken ruh hallerinde, bir duygudan diğerine savrulur bulabiliriz. Bir an çok enerjik oluruz, biraz sonra yorgun; bir an neşeli oluruz, biraz sonra öfkeli... “Pazartesi sendromu” dediğimiz şey, işte bu yüzden var…Başlarken başka yorar, biterken ise bambaşka yorar. Pazartesi sabahları genelde zor başlar, sanki gün hiç bitmeyecekmiş gibi gelir, ama her nedense gün çok hızlı geçer ve çabucak biter… Tıpkı Ay gibi hızlı ve değişkendir, öyle değil mi?

Ay’ın günü Pazartesi, pek çok dilde Ay’ın adını alır. Monday, Montag, Lundi, Lunedi, Lunes gibi.

Günümüz Türkçe'sindeki Pazartesi kelimesi, bu günün sadece Pazar'dan sonra geldiğini (Pazar-ertesi) ifade eder ancak bazı eski Türk boylarında Pazartesi’nin “Başgün” diye anıldığını da not edelim. Pazar'ı birinci gün olarak adlandıran bazı kültürlerde Pazartesi'ne de ikinci gün anlamında do-şanbe, segunde feira, yevm el-isneyn adları verilmiş…

 Pazartesi günleri hafta başlar, yeni umutlar, hedefler vardır. Yapılacak işler listesi Pazartesileri güncellenir. Eski Türklerde el oyalayıcı rutin işler, çamaşır yıkama, temizlik gibi suya sabuna dokunulan, hijyen amaçlı işler Pazartesi ve Perşembe günleri yapılırdı. Bu günler ayrıca toprağa tohum ekmek gibi, sonucu hızlı gelsin istenen işler de yapılırdı. Modern zamanlarda, Pazartesi günü yapılan en klasik şey  diyete başlamaktır.

 PAZARTESİ TÜYOLARI:

• Pazartesi günü diyete başlamayın. Zira hemen fikrinizi değiştirirsiniz. Duygularınıza, dürtülerinize yenilirsiniz ve diyeti sürdüremezsiniz.
• Pazartesi günü yemek yapın. Yemeklerin daha iyi tuttuğunu, ekmeklerin ve keklerin daha güzel kabardığını göreceksiniz.
• Suyla haşır neşir olun. Çamaşır yıkayın, evinizi temizleyin.
• Çabucak olup bitiversin istediğiniz işlerinizi Pazartesi yapın. Hepimizin yapmaktan hoşlanmadığı rutin işleri vardır. Bunları Pazartesileri yapın, çabuk bitsin, aradan çıksın.
• Ay’in değişken etkisiyle, size maymun iştahı gelebilir. Bir sürü işe aynı anda başlamak ve hızlı hızlı bitirmek isteyeceksiniz, bu işlerin tam olarak bitmeyeceğini baştan bilin. Ya başlamayın, ya da bitsin diye zorlamayın.
• Pazartesi günleri, duygu ve düşünceleriniz de değişken olacaktır. Dilinizin ucuna gelenleri hemen söyleyip yazıvermeyin… Çünkü duygu veya düşünceniz, daha dilinize ya da parmaklarınızdan mesajlara dökülmeden değişebilir ama söz ağızdan bir kez çıkınca, mesaj atılınca geri dönmez. Boğazın dokuz boğumunu Pazartesi günleri mutlaka kullanın,

SALI, Mars'ın günüdür. Mars, bizim hayattaki yakıtımızdır. Fiziksel gücümüz ve hayattaki mücadele şeklimizdir. Masaya yumruğumuzu nasıl vurduğumuzdur. Kimi insan masaya sertçe, saldırganca vurur, kimisi ise daha mutedil, daha uyumludur ve masaya vuramaz da kibarca dokunur. Bazılarımız liderdir, serttir, tavizsiz ve acımasızdır; bazılarımız ise dünyaya hizmet etmek için, bazen kurban rolü oynamak, ikincil roller almak için gelmişizdir. Kimimiz savaşçı, atletik yapılıdır, kimimiz ise hareketi sevmez, ev kuşudur. Bunu haritamızdaki Mars’tan okuruz.

Mars insanın bereketidir. Bu bereket, “hareketin getirdiği bereket”tir. Hareket nasıl ise, bereket de öyle olur.

Türk kültüründe "Salı sallanır"... Ama Salı kelimesinin “işleri savsaklamak” anlamındaki sallanmakla ilgisi yoktur. Bu olsa olsa, Mars’ın enerjisinin sarsması ile oluşan sallantıdır. İşin aslı şudur: Salı kelimesi, Arapça'da “üçüncü gün” anlamına gelen "yevm-el selase"den evrilmiştir. Batı dillerinde ise Salı günü için Mardi, Martedi, Martes gibi Mars'ı çağrıştıran kelimeler ifade bulur. İngilizce'deki Tuesday kelimesi ise Tue (Tyr, Tür) isimli zafer ve adalet simgesi İskandinav mitolojik karakterinden gelmektedir ki, simgesi Mars ile aynıdır.

SALI TÜYOLARI:

• Salı günleri kendinizi daha enerjik hissedeceksiniz ve daha az yorulacaksınız. Bunu kendinize fayda için kullanın: Spor yapın, hareket etme fırsatları yaratın.
• Fiziksel güç-kuvvet isteyen işlerinizi Salı’ya almaya çalışın. Ağır işler, eşya taşımak, yolculuk yapmak, uzun süre ayakta durulacak işler gibi…
• Zihin gücünüz de daha aktif olacaktır. Bu yüzden, zorlu geçebilecek görüşmelerinizi ve önemli toplantılarınızı Salı'ya almaya çalışın. Mars'ın size verdiği güç dorukta olacaktır.

İnanıyorum ki bu minik tüyolarla, çok küçük ek çabalarla, alıştığımız konfordan bir şey kaybetmeden, atalarımızdan ilham alarak, günlük hayatımızı kolaylaştırmak ve iyileştirmek mümkün.

Denemeye değer mi, ne dersiniz?

Bir sonraki yazımda Çarşamba, Perşembe, Cuma ve Cumartesi günlerini anlatacağım…