Görmek İstediğin Yerden Görmek
İlişkilerde pozitifi yakalayanların hem kendi iç dünyalarında hem de kendi dışlarındaki sosyal dünyalarında dengeli bir hayatları oluyor kesinlikle. Olumsuz bakan gözlerde mutluluk ışıltısı yakalamak mümkün olmuyor.
Olayların, davranışın altında başka bir neden olduğunu, ard niyetin bu davranışın ardında gizlendiğini, bu iyi, pozitif görüntünün altında yatan asıl sebebin kötü niyet olduğundan bahsedenler, kendilerini olayları olduğu gibi yorumlayanlardan, anlayanlardan, kendilerine sunulanı öyle olduğu gibi alanlardan daha akıllı olduklarını iddia ederler.
Pozitif insan zaman zaman kendine kızar. Neden ben onun gibi akıllı değilim? Neden ben her şeyi göründüğü gibi alıyor, arkada yatan asıl niyeti okuyamıyorum, diye. Bunu bir kusur, bir eksiklik olarak görür kendinde. Gözü açık olmak olarak nitelendirdiği ard niyet okumayı, iyi bir özellik, mükemmellik, akıllılık, zekilik olarak sınıflandırır. Bu sebeple, kendinde olmayan neden okuma özelliğinden dolayı kendini eksik hisseder. Kızar kendine.
Şöyle bir baktığımızda, olayları kendisine aksadığı gibi alan, pozitif yanını gören, ard niyet aramayan iyimser kişinin daha mutlu olduğunu ve iletişim kabiliyetinin daha fazla olduğunu ve uzun dostluklar edindiğini görürüz. İyimser bakış açısına sahip olanların daha sağlıklı olduğunu tıpta söylüyor. Hatta sağlık için ilk şartın bu olduğunu ve iyileşmede dahi pozitif düşünen hastaların daha erken sağlıklarına kavuştuğunun ısrarla üzerinde duruyor. İyi niyetli kişileri ikna etmek te kolaydır. Söyleneni söylendiği gibi aldıkları için.
İlişkilerde pozitifi yakalayanların hem kendi iç dünyalarında hem de kendi dışlarındaki sosyal dünyalarında dengeli bir hayatları oluyor kesinlikle. Olumsuz bakan gözlerde mutluluk ışıltısı yakalamak mümkün olmuyor. Bunun aksine pozitif düşünen, olumlu fikir yürüten birey otomatikman pozitif gözlerle temas ettiği her şeyi aydınlatıyor. Negatif düşüncenin yüklediği o ağır yük olmadığı için sırtlarında, duruşları, yürüyüşleri dik olur. Neşeli olur, her işleri rast gider. Hedeflerine kolaylıkla ulaştıklarını görürüsünüz.
Pozitif insan böyle hayatı algılamaya, bakmaya devam ederken, negatif insan pozitiflerin çok şanslı olduğunu dillendirir durur. Hatta halk arasında kullanılan ‘’çok ballısın’’ deyimini sık sık kullanırlar onlar için. Kendileri olumsuzlukların ardından koştukları için ellerinde negatifli bir hayat ve negatiflerin toplamı olan kocaman bir olumsuz düşünceleri biriktirirler. İyi davranışın ardında hep bir çıkar olması gerektiğini düşünmekten mutlu olmaya fırsat bulamaz. İyi niyetli davranışları nötrlemek için kötümserlik tohumlarını saçmadan çekinmez. Peki bu davranışa iten nedir bu tip kişileri? Tabi ki içlerinde besledikleri egolarıdır. Karşıdakini kötüleyecek, o davranışın göründüğü gibi iyi olmadığını çevreye gösterecek ki kendisi daha akıllı görünsün, daha uyanık görünsün, kül yutmaz olarak bilinsin. Kısacası egosu onu yüceltmek için der ki, yükselmek istiyorsan karşında kim olursa olsun onun omuzlarına basmadıkça sen yükselemezsin.
Egosu ile böyle çalışmaların peşinde koşarken hesaba katmadıkları bir şey var. Kendileri dışındaki herkesi küçümsedikleri için asıl kendi davranışlarının ne ve niçin olduğu tüm çevre tarafından fark edildiğidir. Çevresin de kendisi ile zıtlaşmak, ortalığı germek istemeyen ve yahut hiçbir şekilde kendisine doğrunun ne olduğunu anlatamayacağını bilen erdemli kişiler, zıtlaşma yaşamamak için sesiz kalır ve yahut senin dediğin gibi olabilir deyip, susturarak daha fazla ön plana çıkarmazlar. Egodan akıl alan ise zanneder ki galip geldiği için, haklı olduğu için hak verilmiştir kendisine. Egosu ile birlikte kendisini dev aynasında yüceltirken, karşıdan bir o kadar küçük görüldüğünden bir haberdir.
İmam Gazali’nin şu sözü tüm bu anlattıklarımızı özetler nitelikte: ‘’ Cahillerle tartışmaya girmeyin zira ben hiç yenemedim.’’
Selma Onater
Yazar'ın diğer yazılarına ulaşmak için:
https://nefes21.com/selma_onater
Yazar'ın sosyal medya hesabı:
En güncel gelişmelerden hemen haberdar olmak için Telegram kanalımıza katılın!