Geçmişin Gölgeleri

Doğdum, ergenleştim ve olgunlaştım. Hayatımın yolunda birçok eğitim almama ve kendimi geliştirmeme rağmen hala el freni çekilmiş araba gibi geçmişin gölgelerine takılı kalıyorum.

Geçmişin Gölgeleri

                                                                            Geçmişin Gölgeleri

                                                                                          1
Doğdum, ergenleştim ve olgunlaştım. Hayatımın yolunda birçok eğitim almama ve kendimi geliştirmeme rağmen hala el freni çekilmiş araba gibi geçmişin gölgelerine takılı kalıyorum.

 

Doğdum, ergenleştim ve olgunlaştım. Hayatımın yolunda birçok eğitim almama ve kendimi geliştirmeme rağmen hala el freni çekilmiş araba gibi geçmişin gölgelerine takılı kalıyorum.
Bugünden itibaren bir gerçeği daha öğrendim. İnsanın temeli sağlam değilse ufak bir stres veya psikolojik baskı da deprem olmuş gibi yıkılıp, dağılıyor. İnsanın vesveseler ve olumsuz düşünceler sarıyor benliğini. İnsanın canı hiçbir şey istemiyor. Karanlık odada yatmak ve geçmişin korkuları geleceğin endişeleri içinde boğulup durmak. Çözemeyeceğin ve değiştiremeyeceğin olumsuz düşünceler ve duygular içinde savrulup durmak.
Artık bu olumsuz düşünce, duygu ve davranışlara dur diyor işe hayatımın temelimden başlıyorum.

Geçmişin Gölgeleri

"Ben İzin Vermedikçe Kimse Beni İncitemez"

Bursa'nın şeftali bahçeleriyle süslü mütevazi Bahar Mahallesinde sevgi dolu bir ailenin dördüncü çocukları olarak  dünya ya gözümü açtım.
Babam bir taraftan bakkal dükkanı, diğer taraftan minibüs işletiyordu.
Babaannem, deden, annem ve biz beş kardeş mutlu bir aileydik. Her şey çok güzel gidiyordu babamın amansız hastalığa yakalanmasına kadar.
Amansız hastalık bir taraftan babamı bitirirken diğer taraftan elimizde ve avucumuzda olan her şeyi kaybediyorduk. Babam sağlıklıyken herkes kapımızı çalıyordu. Babam hastalandığından sonra sadece alacaklılar ve birkaç akraba.
Babamın bizleri babasız bırakıp bu dünyadan göç ettiğinde ablamlar 8, 7 ,4 ve ben 3 yaşındaydım. Küçük kardeşim 6 aylıktı.
5 kardeş, babaannem, deden ve dayım annemin eline kalmıştık. Bakkal dükkanı yaşlı olan dedem işletemiyordu ve iflas edip kapandı. minibüsü de alacaklılar alıp gitti.
Hiç kimse var mı yok mu diye ne arayıp ne soruyordu. Soranlarda 9 kişi olduğumuz için fazla bir şey yapamıyorlardı acımaktan başka.
Annem acısını içine gömer ve iplik fabrikasında geceleri çalışmaya başlar.
Gündüzleri de ilkbahar ve yazın tarlalarda çalışıyordu. Bizleri 70 yaşlarındaki babaannemiz yedirir, içirir ve giydiriyordu .
Kapımızı alacaklılar dışında ve bir kaç akraba dışında kimse çalmazdı.
Alacaklıların bu zor günlerimizde kapımızı çalması  annemin üzüntülerine üzüntüler katıyordu.
Annem, babası ve annesi vefat edince 16 yaşındaki küçük kardeşi Kemal dayımı da
yanına alıyor. Kemal dayım artı kın evimizin direği. Bizim sevgi ve saygı duyduğumuz dayımızdı.
Annem düşünüp, taşınır ve çalıştığı firmadaki bayan arkadaşıyla birlikte Almanya'ya gitmeye karar verir. Annemin amacı birkaç yıl çalışıp, para biriktirip, borçlarını ödemektir.

 

 

En güncel gelişmelerden hemen haberdar olmak için Telegram kanalımıza katılın!