En Uzun Yol
Kendimizi keşfetmemizde en kıymetli ipuçlarını da çocukluk dönemi veriyor bizlere. Bir çocuk olduğu gibi, hesapsızca kendi isteklerini, yeteneklerini, hayallerini sergiliyor aslında. Şimdi hanginize sorsam hepinizin vardır bir çocukluk hayali. Peki kaçımız bu hayallerimize kavuşmuş, çevrenin etkisi olmadan kaçımız tutunmuşuzdur onlara?
En uzun yoldur insanın içi” demiş Cahit Zarifoğlu ne güzel de demiş.
Bugünlerde aklımda hep bu söz “En uzun yoldur insanın içi”
Gerçekten de keşfi, dersleri, sürprizleri hiç bitmeyen bir yol.
İnsan bu yolculukta kendini keşfettikçe yol alıyor aslında. Ama hani derler ya git git bitmez, işte tam da öyle bir yolculuk bu. Sürprizlerle dolu bu yolculukta düz yollar olduğu gibi karşımıza tümsekler, aşılması gereken tepeler, hatta dağlar ve hiç umulmadık engeller de çıkıyor elbet. Tam kendinizi keşfettiğinizi düşündüğünüz bir anda da bir söz, bir davranış yanıldığınızı gösteri veriyor size. Peki ne yapmalı da bu konuda başarıya ulaşmalı. Kanımca bir sonu yok bu sürecin. İnsanoğlunun son nefesine kadar kendini keşfedip olgunlaşma yolculuğu devam ediyor belki de.
Kendimizi keşfetmemizde en kıymetli ipuçlarını da çocukluk dönemi veriyor bizlere. Bir çocuk olduğu gibi, hesapsızca kendi isteklerini, yeteneklerini, hayallerini sergiliyor aslında. Şimdi hanginize sorsam hepinizin vardır bir çocukluk hayali. Peki kaçımız bu hayallerimize kavuşmuş, çevrenin etkisi olmadan kaçımız tutunmuşuzdur onlara?
Çok küçük yaşlarımdan beri el işleri hep ilgi alanımdaydı. Kendimi hayal meyal hatırlayabildiğim yaşlarda örgü örmeye heveslendim. Herbir yeni öğrendiğim el işi onu öğretenle hayatıma girerken, öğreten kişiler de hep benim zihnimde özel yerlerini aldı. Sonra minik minik el bezleri ördüm ve ördüklerimi çevremdeki sevdiklerime hediye ettim. Yaşım ilerledikçe de hayatıma hobi olarak giren el emeklerim gittikçe arttı. Yeni gördüğüm bir çalışmayı denemeden duramadım çoğu zaman. Aslında tesadüf olarak hayatıma giren mesleğim de (Bildiğiniz gibi Tekstil Mühendisiyim) o yüzden çevremdekiler tarafından tam kendine göre bir meslek edindi şeklinde karşılandı. Ama aslında durum tam da öyle değildi. Ben işin mühendislik kısmını seçmiştim.
Çocukluk hayallerimden bir diğeri de öğretmen olmaktı. Okula başladığım ilk zamanlardan itibaren hep öğretmen olmak istemiştim. Kendi kendime hayaller kurar, kendimi öğrencilerime dersler anlatırken görürdüm. Hatta kalbimdeki iki kahramanı birleştirdiğim hayallerim bile olurdu. Benim okul çağlarımda “Ev Ekonomisi” ve “İşTeknik” dersleri vardı, yaşıtlarım hatırlayacaklardır. Ben bayılırdım bu derslere. İşte öğretmen olup bu derslerde de çocuklara farklı el işlerini öğretmek de hayallerimi süslerdi.
Uzun uzun kendi hayat hikayemi anlatıp sizleri sıkmak değil niyetim. Sonuçta el işlerim hobi olarak hayatımdalar hala, bir dönem de üniversitede derslere girerek mesleğimi anlattım gençlere. Bir şekilde içinizdeki çocukluk hayaliniz sizin peşinizi bırakmıyor, içinizden hiç çıkmıyor ve fırsat bulunca da yapmaya çalışıyorsunuz.
O yüzden demem o ki çocuklarımız aslında kendi yetenekleri, kendi istekleri doğrultusunda daha minicikken bizlere öyle güzel sinyaller veriyorlar ki. İster bunları hobileri olarak yapsınlar, isterse meslek seçimlerinde kullansınlar önemli olan imkanlar dahilinde deneyimleme şansları olsun. Yetenekleri, istekleri değersizleştirilmesin, yok sayılmasın.
Şuna inanıyorum ki minik kalpler desteklendikçe daha da mutlu olacaklar, hayatlarının dümenini deneyimledikçe de o dümeni daha da sıkı kavrayabilecekler. Biz ebeveynlere düşen de bu güzel yüreklere rehberlik edebilmek. Onların şevklerini kırmadan, onların rotalarına da saygı duyarak hayat tecrübelerimizi onlarla paylaşmaktır. Her çocuk kendi yetenekleri ve yapabilirlikleri ile eşsizdir. Keza her meslek de öyle. Tek bir doğru yön, tek bir doğru meslek yoktur.
Maalesef çağımızın getirdiği durumlardan biri de çocukların ve ailelerin kariyer yarışları. İşte bu yarışlar uğruna aslında bir çok çocuk ve tabi aileleri de mutsuz oluyor. Hayattaki en büyük başarının mutluluk olduğunu öğretemediğimiz için de bir gün elinden akademik başarısı, kariyeri, geliri giden birey de tam anlamı ile dibe vurabiliyor. Çocukluğundan beri toplumun belirlediği kalıplara göre yapılan kariyer planları sonucunda insanlar, herşeyi var ama hiç bir şeyi yok duygusu ile yüz yüze kalıyor. Hatta öyle ki bazen gözü sahip olduğu kariyerden başka hiçbir şey görmüyor. Bu kariyer uğruna değil ailesini, kendisini bile yok sayan nice insan var.
Kendimizi keşfetme yolculuğunda ilk keşfe başladığımız çocukluk döneminde, ardından gelen gençlik ve erişkinlik dönemlerinde elbetteki zorluklar yaşanacaktır. Ama bu zorluklar aslında rotamızı bulmamızda çok kıymetli ipuçlarını da verebilmektedir. Bugüne kadar ki yolculuğumda şunu öğrendim ki; mesele yolculuğumuzdaki yaşanan zorluklar değil, bizim onları nasıl algıladığımız ve kendimiz için en kıymetli dersi nasıl aldığımızmış.
Ve yine öğrendim ki bu uzun yolculukta bize eşlik edenlerin olması ne büyük şansmış. Eğrisiyle doğrusu ile yaşanan tüm eşliklerin kazanımları ne kadar da kıymetliymiş.
Bu uzun keşif yolculuğunda, hayatımızda olan, yolumuzdaki yolculuklarını tamamlayıp hayatımızda olmayan, ileride yolculuğumuza dahil olacak olan tüm güzel eşlikler iyi ki varsınız.
Sevgiyle kalın…
Gamze
En güncel gelişmelerden hemen haberdar olmak için Telegram kanalımıza katılın!