Değişimin Merkezi

İnsanın olumlu ya da olumsuz değişim ilk olarak içten başlar. Sonrasında tezahürü dışa yansır. Kalbinde ve beyninde bir şeyleri dönüştürmedikçe dışında ne kadar değişiklik yaparsan yap, sadece o anlıktır ya da maskeden ibarettir. Zira bir bebeğin oluşan ilk organları saçı, kolları değildir. Kalbi ve beynidir. Bu da bize oluşumun içte başladığına dair delildir. Zira çöküşler ve bitişlerin başlama merkezi yine  zihin ve kalptir. Bugün bunalımda ya da depresif ruh hali yaşayan kişilerin duyguların merkezi olan kalbin ve düşüncenin merkezi olan zihnin çok da olumlu duygu ve düşüncede olduğunu görememekteyiz.

Çünkü bu iki merkez, umudun ve umutsuzluğun, inancın ve şüphenin, sevginin ve nefret etmenin, öfke ve kızgınlığın merkezidir. Kişinin tüm dünyası bu iki merkezdir aslında. Bedenin başkentleridir. Buralarda gerçekleşecek bir güzellik ya da negatif bir durum kişinin tüm bedeninde etkisini gösterecektir. Kendi ile enerji alanında bağlı olan herkes değişecektir. Zira içten bir değişim olmadığı sürece dışta da değişim olmayacaktır. Kişi içten sapasağlam, tam ve bütün, huzurlu, dingin ve umutlu olduğu sürece sürece dışta da rüzgar ne kadar sert eserse essin, hayat en zorlu haliyle gelse de  o rüzgara tamamen teslim olmayacaktır.   

Bununla birlikte uzun süre beraber olduğumuz insanların bizi değiştirdiğini söyleriz. Oysa biz içsel olarak  değişime açık olmaz isek olumlu ya da olumsuz kimse bizi değiştiremez.  Biz bir güzelliği ya da olumsuz bir duygu ya da düşünceyi içsel olarak alan bizlerizdir.  Tıpkı perdesi açık olmayan bir eve güneşin giremediği gibi. Değişen biziz. Ya da dışarıdan gelebilecek olumlu ya da olumsuz değişime izin veren bizleriz. Sadece onlar, değişme vaktimizi, kırılma vaktimizin, kendimiz olma vaktinin geldiğini hatırlatan birer aracıdırlar.. Ve her zaman içsel yatırım yapanlar, dışına yatırım yapandan daha güçlüdür...Öze yatırım yapmak, iz bırakır.. Vesselam..