Covid-19'Dan Korunma Yolları
Şimdi size burada günde bilmem kaç kere elinizi yıkayın, sakın maskesiz dışarıya adım atmayın vb. önerilerde elbette ki bulunmayacağım. Bunlar zaten hepimizin bildiği ve yapmak zorunda olduğu kurallar. Ben biraz da işin enerjisel boyutunu anladığım kadarıyla sizler ile paylaşmak istedim. Hayatta her şey bir al ver dengesiyle oluşmuştu
Şimdi size burada günde bilmem kaç kere elinizi yıkayın, sakın maskesiz dışarıya adım atmayın vb. önerilerde elbette ki bulunmayacağım. Bunlar zaten hepimizin bildiği ve yapmak zorunda olduğu kurallar. Ben biraz da işin enerjisel boyutunu anladığım kadarıyla sizler ile paylaşmak istedim. Hayatta her şey bir al ver dengesiyle oluşmuştur.
Sınırları zorlayıp bu dengeyi bir şekilde bozduğumuzda hayat bizi farklı konularla uyararak dengesini bir şekilde buluyor. Nedir bunlar? Maddi veya manevi sorunlarla uğrayabildiğimiz gibi, sağlığımızı bile kayıp edebiliyoruz. Ne demiş üstad "Alacağımız bir nefes alamazsak ölürüz, vereceğimiz bir nefes veremezsek ölürüz.'' Bunun bilincinde olup bu eksende hayatı gördüğümüzde, ruhun bedendeki misafirliğinin ne kadar basit şartlara bağlı olduğunu görebiliyoruz. Yaşam bile bu dünya da kalma şartlarını bu kadar basite indirgemişken soruyorum size nedir? Bu bizdeki hayatımızı algımızla,yargımızda ifadelerimizde, üç bilinmeyenli denklem haline getirme çabamız,sonrada kendi dilimizle açtığımız bu kör kuyulardan çıkma çalışmalarımız ve bu tarz kısır döngülerde devamlı patinaj çekmelerimiz.
Zoru sevmek, kolay olan her şeyi aşağılayıp küçümsemek doğru değil. Pandeminin yoğun yaşandığı bir gün acil bir ihtiyacımız için sokağa çıkmıştım. O zamanlar insanların maskelerinin ardına sakladıkları endişe dolu bakışlarına, şahit olmuştum.İnsanların çoğunun maskeli olduğunu gördüğümde içimden şöyle bir yorum yapmadan geçemedim. Allah affetsin bunca zaman acaba bir çoğumuz hep birbirimize oynayıp, herkes için ayrı maskeler kullanarak, samimiyeti çoğunlukla bir kenara mı attık? Bu yüzden acaba eskiden ruhumuza taktığımız o sahte maskelerin enerjisinin diyetini dünya bize böyle mi ödetiyordu. Bu elle tutulur, gözle görülür ruhumuzu daraltan maskeleri takmak zorun da kalırken, olayların satır aralarını bu şekilde de yorumlamak yerinde bir tespit olur muydu? Boşa dememişler şeytan ayrıntılarda saklıdır diye. Şu an içinde bulunduğumuz hastalığı biraz incelersek al ver dengesi ile çok alakası olduğunu fark ederiz. Nasıl mı? Vücudumuz da ki al ver dengesi ile alakalı zatı muhterem akciğerlerimiz. Nefes alıp vermekte kullandığımız bir anlam da hayatı içimize alırken, ölümü dışarıya bıraktığımız, yeni olanı faydalıyı bünyemize alıp, eski ve zararlı olandan kurtulmamızı sağlayan, pek narin ince hastalıkların çok daha kolay tutunabildiği akciğerler şu an ki malum virüsün en güvendiği ve demir attığı limandır.
Hayatla maddi ve manevi alışveriş dengesini, ruhsal ve bedensel olarak sağlıklı dengeleyemediğimiz de ise,bunun bedensel yansımasını akciğerlerde sağlık sorunları yaşayarak görebiliyoruz. Bağışıklık sistemimizin zayıf olması hastalığa karşı bizi korumasız bırakıyor, psikolojik zayıflığımızın sebeplerinden biride kendimizi, geçmişimizi veya herhangi birini affedemememizden kaynaklı. Biz bu kötü alışkınlığımız da ısrarlı olduğumuz sürece, bu durum duygusal durumumuzun güçsüzleşmesine sebebiyet vermekte, yani biz hesapları iç dünyamızda kapatmadığımız da ve affedip o kötü durumla bağımızı kesmediğimiz sürece bu durum enerji vampiri gibi bizim kanımızı iliğimizi emmeye devam eder ve önce ruhsal sonra bedensel rahatsızlıklar bir türlü yakamızı bırakmaz.
Tabi ki bu durum devam ettikçe, bağışıklık sistemi zayıf, duygusal sağlamlığı olmayan, bünyeler günümüz virüslerinin vazgeçilmez ziyafet sofraları olmaya şimdi de ve gelecekte de maalesef ki devam edecekler. İşte tam da şimdi kendi sağlığımız için keşkelerimize bir sünger çekip, affedemediklerimizden içimizde özgürleşerek aklımızı başımıza alıp, keyif alarak yaşamak adına bembeyaz bir sayfa açarak önümüze bakmamızın zamanı geldi.
En güncel gelişmelerden hemen haberdar olmak için Telegram kanalımıza katılın!