Covid-19 Sürecinde Maske Yokmuş Gibi Nefes Almak
Çok zaman önce maskeledik belki de nefesimizi. Daha o “elleme yanarsın”, “dur! Ne yapıyorsun”, “yapma düşeceksin” diye arkamızdan feryat figan gelen seslerle. Bugün o maskeli nefeslerimizin üzerine bir de Covid-19 geldi çattı.
Çok zaman önce maskeledik belki de nefesimizi. Daha o “elleme yanarsın”, “dur! Ne yapıyorsun”, “yapma düşeceksin” diye arkamızdan feryat figan gelen seslerle.
Bugün o maskeli nefeslerimizin üzerine bir de Covid-19 geldi çattı.
Peki, nefesimiz daha küçük yaşlarda maskelenmişken, bugün sağlığımızı korumak için bilinçli olarak taktığımız maskelerle nasıl daha verimli, daha sağlıklı nefes alabilir ve bunu en etkin şekilde nasıl kullanabiliriz biraz ona bakalım.
Nefes konusuyla ilgilendiyseniz burundan ve uzun nefes kullanımının faydasını mutlaka duymuş ya da görmüşsünüz. İşte ben de tekrardan biraz bu konudan bahsedeceğim. Hepimizin bildiği, otomatik olarak kullandığımız bir nefes var peki ya solunum?
Solunum işin içine girdiğinde bunu iki şekilde değerlendirebiliriz. İç solunum ve dış solunum. Dış solunum dediğimiz aslında burundan aldığımız havanın ciğerlerimize girip, burnumuzdan geri çıkmasıdır. Bu elbette hayatta olduğumuzu kanıtlayan ve bizi hayatta tutan çok önemli ve hayati bir eylem. Bununla birlikte bundan çok daha hayati olan ve sağlıklı, dinç, genç, güçlü tutan şey ise iç solunumdur.
Nedir bu iç solunum biraz bakalım; En kısa ve anlaşılır hali ille, dışarıdan alınan havanın (oksijenin) hücre içine ulaşması ve hücre içindeki bir miktar karbondioksitin dışarı atılması ile birlikte hücresel oksijenlenmenin sağlanması diyebiliriz. İç solunumun aktif ve sağlıklı işleyebilmesi için önemli olan iki konu ise; alvuyar sayımız ile derin ve uzun nefes kullanımıdır. Neden derseniz, dışarıdan aldığımız oksijenin hücreye ulaşmasını sağlayan tek unsur alvuvarlarımız. Çünkü oksijen o alyuvarlara yapışarak ancak hücre içine girebiliyor. Onların sayısı ve kalitesi ne kadar yeterli olursa hücre oksijenlenmemiz o kadar iyi oluyor. Diğer yandan ise bu oksijen-karbondioksit değişimi ve hücre oksijenlenmesi için gerekli olan bir de süreç var. İşte burada devreye, burundan alıp verdiğimiz derin ve uzun nefes kullanımı giriyor. Kabaca söylemek gerekirse sağlıklı bir hücresel oksikenlenme için ortalama 8 saniyeye ihtiyacımız var. Neden derseniz, oksijenin kana tutunup hücreye ulaşması yaklaşık 4 saniyede gerçekleşiyor ve hücre içinde karbondioksit ile yer değiştirerek çıkması da yaklaşık 4 saniye gibi bir sürede oluyor. Dolayısı ile tam bir hücresel oksijenleme yani yenilenme ortalama 8 saniyede tamamlanıyor. Peki bu 8 saniyeyi verimli kullanmak için ne yapmak gerekir?
Yukarıda da belirttiğim gibi derin ve uzun nefes kullanımı. En basit olarak söyle düşünebilirsiniz 2 saniye nefes al, 2 saniye nefes tut, 2 saniye nefes ver, 2 saniye nefes tut. İşte size toplam 8 saniyelik bir süreç. Ya da 4 saniye nefes al- 4 saniyede nefes ver bu da bir alternatif olmakla birlikte bu hücresel oksijenlenmenin sağlanması açısından nefes tutma boşlukları oldukça önemlidir.
Bu süreci farkındalıkla ve gözlemleyerek devam ettirdiğinizde hücresel oksijenlenme ve nefesi verimli kullanmakla birlikte aslında nefes takibi, konsantrasyon, dikkat, anda kalmak vs gibi birçok faydayı da beraberinde sağlamış oluyorsunuz.
İşte buradan bakıldığında ve bu şekilde nefes kullanımına geçildiğinde, çok basit gibi görmekle birlikte aslında hayati önem taşıyan hücresel oksijenlenme Covit-19 sürecinde de bize büyük katkı sağlıyor olacak.
Nefesi derin ve uzun kullanma kabiliyetimizi geliştirdiğimizde, bilinçli olarak nefesimizi yönetmeyi öğreniyoruz. O zaman bunu maskenin ardında kalan oksijen-karbondioksit dengesi kullanımımız için de faydaya dönüştürebilir, derin ve uzun nefes kullanım becerisi ile maskenin bedenimize, akciğerlerimize ve beynimize verdiği zararları minimuma indirebilir ve kendimiz için faydaya çevirebiliriz.
Bir diğer konu ise burun nefesi kullanımı. Burun bildiğiniz gibi bedene giren havayı temizleyen, nemlendiren ve en iyi hale gelmesini sağlayan, sağ-sol beyin dengesini oluşturan, parasemptik ve sempatik sinir sistemine etki eden bununla birlikte nefesi verirken topladığı görünen-görünmeyen tüm parazit, enfeksiyon, mikrop vs. bedenden uzaklaştırma becerisine sahip mucize bir organ. Bu nedenle burun nefesi kullanmak bize oldukça hayati bir katkı sağlıyor. Aynı zamanda burun nefesi kullanımı ağız nefesine oranla oldukça yüksek düzeylerde uzun nefes kullanımı imkânı da sağlıyor. Bu sayede hem maksimum oksijenlenme hem derin ve uzun nefes kullanımı hem de hücresel oksijenlenme için en ideal ortam yaratılmış oluyor.
İçinde bulunduğumuz Covid-19 bildiğiniz gibi en çok akciğerlerimizi yani nefesimi etkiliyor. Bu etkiyi en aza indirmek kullandığımız maske ise doğru kullanılmadığında akciğerlerimizle birlikte beynimize de oldukça yük bindiriyor.
İşte tam da bu noktada akciğer kapasitemizi maksimum düzeyde kullanabilmek için ilk adım aldığımız nefesin farkına varmak ve bilinç olarak onu tasarruflu ve etkin kullanmayı öğrenmek bu sayede beden sağlığımız ile birlikte beyin sağlığımıza da direkt etki edebiliyoruz.
O zaman şimdi, şu an hemen nefesinizi fark etmenin, onu etkin ve kaliteli şekilde kullanmaya başlamanın tam zamanı…
Şifa olması niyetiyle sevgiler
Dilek Torun
En güncel gelişmelerden hemen haberdar olmak için Telegram kanalımıza katılın!