Çatışma

Bu kelime duyulduğunda o ortamdan uzaklaşma hissi uyandırır. Kimse bir diğeri ile çatışmak istemez. Çünkü bir şiddet barındırır içerisinde. Ve şiddette arzu edilen, yaşanması istenilen bir durum değildir.

Halbuki çatışma yeni bir bakış açısı kazanmak için bir fırsattır. Ya da kişileri tanımak için. Çatışma kişiler arasında olduğu gibi olaylarda da olabilir. Projede de olabilir. Firmalar arasında ve hatta bilim alanında dahi görüş ayrılığı çatışma oluştura biliyor. Her durum da çatışma geliştiricidir.

Çatışmadan kastım birbiriyle sürekli kavga eden, ağır hakaretler edip, çene yarışları yapılan bir savaş alanı değil. Çatışmadan kastım fikirlerin çatışmaları. Her insan kendi gözlükleri ile dünyaya baktığını ve ne görüyorsa ne fark etti ise dünyayı öyle algıladığını biliyoruz artık. Kimine göre kabul edilmez bir düşünce kimine göre olabilirlik taşırken kimine göre de takılıp kalmak kadar önemli değildir. Olaylar ve durumlar bizlerin onlara yüklediği anlamlarla önem kazanıyorlar. Benim için çok önemli olan, değerli olan, bir başkası için önem sırasına bile girmez. İşte çatışmaların temeli de buraya dayanıyor. Biz istiyoruz ki herkes benim kadar önem versin ya da herkes boş versin. Daha açıkçası herkes benimle aynı fikirde olsun. Asıl temelinde çatışmanın kendi düşüncemize sahip çıkmak istememiz yatar. İster doğru olsun ister yanlış Kendi gözlüklerimizle baktığımızdan dolayı kendi düşüncemizin kesinlikle doğru ve haklı olduğuna kendimizi şartlandırırız.

Bir durun ve şöyle bir bakın sizler nerelerde ve kimlerle daha çok çatışıyorsunuz. Evli iseniz eşinizle çatıştığınızı, çocuklarınızla, anne ve babanızla, iş arkadaşlarınızla, kısacası en çok iletişim kurduğunuz, bir arada olduğumuz kişilerle çatıştığınızı göreceksiniz. Ve bu çatışma sonun da ne oluyor. Bu durumu iki yönden inceleyin derim. Bir, ilişki durumunuzu, ikinci olarak sizin içinizde yarattığı duygu değişikliği ve farkındalığı inceleyin.  İlişkiniz bu çatışmadan sonra daha mı kuvvetlendi yoksa zayıfladı mı? Şayet kuvvetlendi ise birbirinizi anladınız, tanıdınız ve güvendiniz demektir. Yok aksine zayıfladı ise çatıştığınız kişiye karşı güveniniz sarsıldı veya nasıl bir karaktere sahip olduğunu görmek hoşunuza gitmemiştir. Çünkü ne demişler insan zor durumda olduğunda veya kavga esnasında asıl karakteri çıkar ortaya.

Çatışma esnasında dünya başınıza yıkılmış, tüm kara bulutlar bulunduğunuz ortamı sarmış bir daha güneş hiç çıkmayacakmış gibi gelir. Üzerinden biraz zaman geçip te insan o karışık duygudan sıyrılınca bu çatışmanın hayrınıza mı yoksa şerrinize mi olduğunu anlamanız kolaylaşır.

Gerginlik İstenmeyen şekilde sonuçlansın istemiyorsanız, bu durumda yapacağınız şey ya sinirli olanın o anda çok üstüne gitmeyecek, onu dinleyecek, anlamaya çalışacaksınız. Ya da biraz zaman tanıyıp, kendi haline bırakıp kendi kendine durumun farkına varmasını bekleyeceksiniz. Üzerinden zaman geçince inanın bana o anki davranışlarının farkına varacak, üzülecek ve gelip sizden özür dileyecektir. Tabi bu davranışı size değer veren, kaybetmekten korkan, yakın ilişki içerisinde olduğunuz kişilerden bekleye bilirsiniz. Veya aynı şekilde davranmak için durum sizin içinde geçerlidir.

Özür dileme davranışını, farkındalığı ve pişmanlığı fark edip, gelip özür dilemek yerine geri vites takmayan, gururunu baş tacı yapan, böylelikle kendini üstün gören insanlardan bekleyemeyiz. Bu durumda siz de kendinize yakışanı yapar onlardan uzak durursunuz.

İnanın bana çatışmalar tam zamanın da ortaya çıkar ve bunu iyi yönetmek, faydasından faydalanmak için fırsatı kaçırmayın. Çatışmaktan da kaçmayın. Küçük çatışmalar daha büyük çatışmaların habercisidir. Küçüklerden ders çıkarıp daha büyüklerini engelleyebilirsiniz.

Çatışmaları iyi yöneten, farkındalığından faydalanan her zaman kazanan taraftır!

Yazar'ın diğer yazılarına ulaşmak için:

https://nefes21.com/selma_onater

Yazar'ın sosyal medya hesabı:

https://www.instagram.com/selmaonater

Selma Onater