Bildiğimi Sandıklarım

Bildiğim hangi amacıma hizmet ediyor ve ben bunu nasıl farkedip dönüştürdüğümü paylaştım.

Bildiğimi Sandıklarım

Biliyorum

Bu kelimeyi çok kullandım mı?

Bilmiyorum, bunu etüt etmedim.

40 sene kadar önce, saygı duyduğum bir büyüğümden duymuştum “biliyorum, dediği yerde insan kalır”.

Ne anlatmaya çalışıyordu?

Çevremdeki bilen kişilerin davranışlarına odaklandım, kendime odaklandım.

Bildiğini ifade eden kişinin amacı ne idi?

Bazıları, kendini ispat etme çabasındaydı(benim gibi).

Bazıları konuya hakimdi, ifade ediyordu.

Peki kendimi neden ispat etmeye çalışıyordum?

Başlarda biirsürü sebep sıraladım:yaşamıştım, konuyu biliyordum, e böyle insanlar tanımıştım o yüzden biliyordum, bakarmısınız, bunu bunu yaşadı sonda bu oldu, gördüm izledim, bilmemmi, gibi gibi konuya has sebepler.

Yine kendimden misal ile konuyu anlatacağım, eski eşim erkek terzisi idi,işinde başarılı idi, sordu Paris’e yerleşsek iş hayatında bana yardımcı olurmusun, olurum dedim öyle ya pratik kız sanat okuluna gitmiştim, ölçüp biçip kalıp çıkarmış ve birer örnek dikmiştik bu iki sene içinde, bizim doğu kültüründe 50 sene önce kızlara elişi çeyizler yapması  öğretilirdi, bende alasını öğrenmiştim, bunlar Antep işleri idi  (gergefte) işlerdim, yani el işine de yatkındım.

Paris’e geldik işlerin hepsi konfeksiyon, hiiç anlayamadım, hoş o ilk sene eşim , sen  kağıt işlerini, dil işini, ev tutma, hesap açma gibi şeyleri takip et bende çalışayım dedi anlaştık.

Ertesi sene 2 kaynımı da ailesi ile buraya getirttik, bu ara çalışma mecburiyeti doğdu.

Temiz iş diye tabir ettiğimiz, haut couture aradı ve buldu, gerekli ortamı ayarladık, o her şeyi bilen ben el işlerini beceremiyorum, bildiğim işler gibi değil, hiiç aklınıza gelirmi, mongol ipeğe ince ince gergef te işle , hem başka işleyenleri, hem de başta bana öğreten rahmetlik annemin işlerini beğenme, gel burada manto dikişini elinle yapmakta zorlan, kopçayı karşılıklı denk getirmede biir türlü milimik ve kusursuz yapamadım, ütüsünü ise ancak ara ütü yapabiliyordum.

Bu gün anlıyorum ki garip bir öğrenme tarzım var, hatta küçükken eğitimi reddetmişim, o hayran olduğum öğretmenimden tokat yeyince, o gün dür bu gündür geri dönüp ders çalışmayı sevmem, sınıfta ne dinlediysem onunla sınava girer, sözlü olurdum, bu gün eğitimim boyunca öğrenme sistemini tanıyamadığımı anladım, ama bu güne kadar herşeyi biliyordum, her konuda fikrim vardı.Sorulduğunda biliyordum.

Bir şey yapılacaksa yapabileceğimden emindim de emin olmamam gerektiğini artık biliyorum ve biliyorum dediğim konuları artık mercekliyorum, ağzımdan ve aklımdan geçerken kendimi sorguluyorum.

Bir ara bayağı bir güvensizlik geldi, meğer bu durum da geçici bir süreç imiş.

Çünkü artık kendimi gözlemleyip, ona göre konuya dahil oluyorum.

Tabii bu yolculukta değersizlik duygumun etkenliğini keşfedince olumlamalar ve ayna çalışması ile destek verdim.

En önemli şey niyetime odaklanmak oldu,” biliyorum” dediğim konuya niçin bu kelimeyi sarfediyorum, eğer altında herhangi bir duygu varsa imtina edip kelimeyi sarfetmeyip, duyguma yönelip, günlük ritüeller hazırlıyorum.

Bir de şu var ki bildiğiniz bir konu yu rutinleştirince, yenilikleri görmez oluyorsunuz, bu durumda ne yapmalıyım diye düşününce, çoğu danışanıma da önerdiğim gibi ”en azından her gün gittiğin yolu değiştir, alternatif yollar kullanın” diyorum.

Öyle ya, farklı bir şey yapmadan, farkedeceğim şeye nasıl rastlayacağım?

 

 

 

En güncel gelişmelerden hemen haberdar olmak için Telegram kanalımıza katılın!