Ben Düşüncelerim Değilim!
Düşünmediğimiz bir an yok. Bu düşünceler bizim enerjimizi ne kadar düşürüyor biliyor muyuz? Anda yaşamak o düşüncelerden uzaklaşmakla mümkün.
Bir algı dünyasında yaşıyoruz. Dışımızdakilerden ziyade, bizi iç âlemimiz daha çok etkisi altına alıyor. Duygu ve düşünce dünyamızı farkında olmasak da dış âlemden etkilenerek oluşturuyoruz. Bu oluşumda en büyük etken ise zihnimiz. Zihnimiz boşluğu hiç sevmediği için hep canlı kalmak istiyor. Dışardan duyduğu ister sözlü, ister fiili her hareketten düşünce üretip sürekli iyi ya da kötü senaryolar yazıyor. Bunu genellikle geçmiş kayıtları kullanarak yapıyor. Yani yaşanan olayları çoğunlukla geçmişe göre yorumluyor. Mesela geçmiş kayıtlarda korkuyu anımsatan küçük bir uyaran şimdi yaşanmış gibi kişiyi etkiliyor. Ama aynı olay ve düşünce herkeste aynı duyguya dönüşmeyebilir. Örneğin, bir kedi görmek bazı kişilerde sevecenlik hissi yaratırken, bazı kişilerde korku yaratabilir. Bu durumda zihnimize gelen bazı düşüncelerin şimdiyle çok alakası yok diyebiliriz.
Geçmiş travmaların yarattığı duygusal hezeyanlar bir yerlerde kaydoluyor.Bugün yaşanan olay geçmişteki benzer travmalara bağlanıp içe gömülmüş duyguları dışarı çıkarmaya sebep oluyor. Geçmişte yaşanan güzel anlar minicik iken, travmalar kocaman kocaman kayıt altına alınarak gün yüzüne çıkmayı bekliyor. Kısacası zihin bilinçaltımızdan etkilenip sürekli duygu ve düşünce üreterek canlı kalmak istiyor.
“Bak şurada kırılmıştın! Bak falan kişiye öfkelenmiştin! Bak şurada korkmuştun!” gibi ama biz o an bu durumun farkına varamıyoruz.
Nasıl bilgisayara girdiğimiz verilerini isim vermeden kaydedemiyorsak bilinçaltı da tarvmaları belli kodlarla kaydediyor. Travmanın kayıt altına alması için öyle çok ciddi bir olaya ihtiyacı yok. Sadece o an kişinin onu tehdit kabul etmesi yeterli. Bu geçmişe ait herhangi bir ses, bakış, koku, görsel veya işitsel kaynaklar olabilir. Yüzlerce duygunun kayıtlı olduğu ayrı bir anımsatıcı şekli var. İşte bu noktada zihnimiz bizi bir oyunun içine sokuyor. Çünkü zihin düşünceler yoluyla sürekli bize vesveseler vererek anı yaşamımızı engelliyor.
Negatif düşünceler bizim enerjimizi ne kadar düşürüyor biliyor muyuz?
“Düşünceler duygulara, duygular davranışlara, davranışlar karaktere, karakter de kaderinizi etkiler.” Demişler. Yani zihine gelen negatif bir düşüncenin yarattığı duygu bizi olumsuz bir davranışa itecek o davranışlar zamanla karakterimiz olacak ve o karakterin sebep olduğu olaylar ise yaşamımızı etkileyecektir. Demek ki, düşünce kaderimizi de etkileyen faktörlerden biri… Bu anlamda güzel düşünceler de güzel davranışlara sebep oluyor. Onlarda sorun yok. Asıl sorun zihne gelen olumsuz düşüncelerde.
Anda yaşamak olumsuz düşüncelerimizden uzaklaşmakla mümkün! Ama onlardan uzaklaşmak öyle kolay olmuyor. Bunu ancak yüksek farkındalık ile başarmamız mümkün.
Ne demiştik düşünce geldiğinde biz onu kabul edip onaylarsak duyguya dönüşüyor. Bu anlamda zihne gelen düşünce kapıyı çaldığında eğer o kapıyı açarsak karşımızda sevgi, mutluluk, şefkat, merhamet gibi duygular oluşacağı gibi öfke, üzüntü, kırgınlık, nefret gibi olumsuz duyguları da davet etmiş oluyoruz. Kapıyı açmak aslında orada biraz durup bunun sadece bir düşünce olduğunu kabul etmektir. Mesela biriyle konuşurken; “bak bu ne demek istiyor, sana hakaret ediyor” gibi negatif bir düşünce zihnimizden geçiverir. Birden nefesimiz ve kalp atışlarımız değişir. Çünkü gelen düşünce kalbe bir fitne tohumu atmıştır. Eğer onun sadece bir düşünce olduğunu fark etmezsek muhtemelen onu öfkeyle sulayıp anında başka başka düşüncelerle dallanıp budaklanarak duyguya yine biz dönüştüreceğiz. O duygunun büyük bir kavga ve karmaşa yaratması hiç de zor değil. Kavganın sonucu ise çok ciddi şeylere sebebiyet verebilir. İşte burada düşüncemizle irademizi harekete geçirerek bu olaya düşüncemizin sebep olduğunu söyleyebiliriz.
Oysa karşımızdakinin niyeti öyle olmayabilir. Biz o an Kur’an’ın ifadesi ile suizan etmişizdir. Yani bu kötü bir düşüncedir. Adı üzerinde sadece bir düşünce gerçekte öyle bir şey var mı bilemeyiz. Kaldı ki var diyelim. Kişi bize hakaret ediyor. Kendinde olan insan asla o hakaretlere inanıp anını zehir etmez. Çünkü yine bilir ki o kişinin düşüncesi de suizandan ibarettir. Söyleyeceğini duyguya girmeden sakince söyler. Ve es selam deyip geçip gider. O düşünceleri fark ederek olumluya dönüştürüp vesvese fitnesinden kurtulmak zamanla anı yakalamamızı sağlayacaktır.
Bunu yeni öğrendiyseniz hayata geçirmek uzun bir zamanınızı alabilir. Ama gelen düşünceyi ötelemeden onu dinler ve fark edersek işimiz biraz daha kolaylaşır. Böylece düşüncenin duyguya dönüşmesini engellemiş oluruz.
“Hoş geldin sevgili düşünce, şimdi senin farkındayım” diyerek önce onu dinleyin. Sonra karşılıklı sohbet edin. Sana uymayacağım. Ben düşüncelerim değilim. Ben zihinden ibaret değilim. Eğer duyguya girdiyseniz (öfke veya üzüntü gibi) Sakince durum değiştirin. Oturuyorsanız kalkın. Ayaktaysanız oturun gibi. Ellerinizi yüzünüzü yıkayın. Ve burnunuzdan derin nefesler alıp ağzınızdan yavaşça verin. Bunu birkaç kez tekrarlayabilirseniz sakinleşirsiniz. Hiçbir düşüncenin anınızı zehir etmesine izin vermeyin. Hayat çok kısa. Her anınız mutlu ve huzur dolu sakinlikle geçsin.
Gülay Okuyucu / Yazar / Bütünsel Nefes Koçu / Nlp uygulayıcısı
https://www.instagram.com/gulayokyc/
https://www.facebook.com/G%C3%BClay-Okuyucu-1079352085573613
En güncel gelişmelerden hemen haberdar olmak için Telegram kanalımıza katılın!