İnançlarımız kendimizi, diğer insanlar ve hayat hakkındaki yargı ve değerlerimizi temsil ederler. Aynı zamanda inanç, yaşama anlam kazandıran, yön veren itikad ya da prensiptir.
Eski bir deyiş; "bir şeyi yapabileceğinize inanır ya da inanmazsınız fakat her iki durumda da haklısınız" der. Çünkü kişinin inançları, nelerin mümkün olup nelerin mümkün olmadığını düşünmesi; kişinin neler yapıp yapamayacağını gösterir. Potansiyelimizin ne kadarına ulaşabileceğimizi inançlarımız belirler.
ABD'li yazar, gazeteci Norman Cousin'e göre "inanç iyileştiricidir". Rana Kaplan Akademi'de "yaşam koçluğu" eğitimi alırken ekibimizde hemşire bir yol arkadaşımız da vardı. Hastanede nöbetçi olduğu bir gece, yaşlı bir teyzenin sürekli ağrılarından şikayet edip bütün gece söylendiğini; sabaha karşı dayanamayıp O'na plesebo denilen ilaç olmadığı halde hastaya ilaçmış gibi verilen boş haplardan verip; "teyzeciğim şimdi sana çok etkili bir ağrı kesici verdim, 5-10 dakika içinde etkisini gösterir, biraz sabret" dediğini anlatmıştı. Gerçekten de hasta teyze 10 dakika sonra sakinleşmiş, hatta ertesi akşam da aynı haptan istemişti. İşte burada hastalığı ortadan kaldıran inancın gücüdür.
Şizofreni hastası olan çift kişilikli bir kadınla yapılan çalışmada ise normal halinde kan şekeri normal olan kadının, şeker hastası olduğuna inandığı halinde fizyolojik olarak şeker hastalığı belirtileri gösterdiği saptanmıştır. Anthony Robins'e göre burada etkili olan gerçek değil, hiçbir sorgulamaya tabi tutmadan doğrudan sinir sistemine ulaşan inançtır. Beyin kadına ne söylediyse kadın onu yapar.
Başarıya inanırsanız beyniniz sizi başarmak için güçlendirecektir. Başarısızlığa inanırsanız da o mesajlar sizi başarısızlığa yönlendirecektir. Çocuğunuzu kırmızı kazağını bulup giymesi için odasına gönderdiniz. O da odaya girip; "kırmızı kazagimin nerede olduğunu bilmiyorum" dedi. 1-2 dakika sonra bulamayıp sizi yardıma çağırdı. Siz de gidip dolabın ilk rafında duran kazağı alıp O'na verdiniz. "Neden dikkatli bakmıyorsun, bak işte rafta duruyordu" deyip O'nu ikaz ettiniz. Aslında çocuğunuz "kırmızı kazağın nerede olduğunu bilmiyorum" dediğinde beynine kırmızı kazağı görmemek için emir vermiş oldu. Söylediğimiz, gördüğümüz, işittiğimiz, hissettiğimiz, tattığımız, kokladığımız bütün deneyimler beyinde depolanır. Biz de yapabileceğimizi söylediğimizde, beynimiz de ihtiyaç duyduğu cevabı verecek potansiyele sahip kısma giden yolu da açmış olur.
Uçan Wallendalardan ABD'li cambaz Karl Wallenda başarısızlığı hiç düşünmeden, başarıya da inanarak yıllarca büyük başarılara imza attı. Zihninde düşme kavramının yeri de resmi de yoktu. Birdenbire çevresine kendini düşerken göndüğünden söz etmeye başladı. 3 ay sonra 1978'de 73 yaşında ABD'de 10 katlı 2 kule arasında kaplama tel üzerinde yürüyüş denemesi sırasında düşüp öldü.
Sınırsız Güç kitabının yazarı Anthony Robins'e göre inançlarımızı besleyen belli başlı kaynaklar şunlardır:
1). Çevre: ABD'li eğitim psikoloğu Bloom Taksinomisini bulan Benjamin Bloom Chicago Üniversitesinde 100 atlet, müzisyen ve öğrenci ile bir çalışma gerçekleştirdi. Büyük zeka belirtisi göstermeyen grup; dikkatle gösterilen yolda ilerleyerek, destek görerek başardılar. İnançları ve çevreden aldıkları destek zekadan önce geldi.
2).Bilgi:Doğrudan deneyimle, okuyarak ya da izleyerek elde edilir.
3).Sonuçlar geçmiş sonuçlarla yaratılır: Bir inanç edinmenin en kestirme yolu, bir şeyi sade ve sadece 1 kere yapabilmektir. Bir kere başarırsanız, tekrar başarma inancınızı oluşturmak daha kolaydır.
4).Gelecekte olmasını istediğiniz durumu sanki şimdi oluyor gibi zihnimizde denemek: Zihinsel prova dediğimiz bu teknikle başarı anını, sanki olmuş gibi deneyimlemek; o anın duygusunu ve coşkusunu yaşamak, eyleme geçme konusunda sizin için daha motive edici olacaktır.
İnançlarımız hayatımızı nasıl geçireceğimizi belirleyen temel seçimlerdir. Mutluluğu, başarıyı secersek mutlu ve başarılı; mutsuzluğu, başarısızlığı seçersek de mutsuz ve başarısız oluruz. Seçim bize ait.
Seçiminiz mutluluk ve başarı olsun. Kalın sağlıcakla....
Profesyonel koç Hafize BİLGİN