İnançlar hayatımızı nasıl algıladığımızı ve nasıl geçireceğimizi belirleyen temel seçimlerdir. Aynı zamanda inanç, davranışı yönlendiren bir iç temsildir. Sinir sistemine doğrudan gönderilen bir emirdir. Bir şeyin gerçek olduğuna inanırsanız , tam olarak bunu gerçek kabul eden bir duruma girersiniz.
İnanç bilinçli bir seçim olabilir. Sizi destekleyip güçlendiren ya da sınırlandıran inançları seçebilirsiniz. Biz bu yazımızda sınırlayıcı inançlardan ve bunu dönüştürme yollarından bahsediyor olacağız.
Sınırlayıcı inançlar, gitmek istediğimiz yolda bize engel olur ve yol almamızı engeller. Bireyin yaşamını olumsuz etkiler. Fırsatları görmesini engeller. Sınırlayıcı inançlarımızı besleyen bazı kök inançlarımız vardır. Endişe, öfke, yetersizlik duygusu, ümitsizlik ve değersizlik hissi gibi...Ümitsizlik 'kontrol bende değil, çözüm bulma kapasitem yok' inancına, endişe 'insanlar ne düşünür', öfke 'hayat adil değil', değersizlik de 'başarıyı hak etmiyorum' şeklinde inanca dönüşebilir.
Bazen de aile, öğretmenler ve yakın çevreden aktarılan sınırlayıcı inançların içinde buluruz kendimizi. 'Sakın karanlıkta kalma, korkarsın. Matematik çok zor bir ders, siz başarılı olamazsınız. Kızlar okumaz.' ve daha bunlar gibi pek çok örnek...
Sınırlayıcı inançlar sınırlı insanlar yaratır. Anahtar ise bu sınırlardan kurtulup, yeni arayışlar içinde olabilmektir. Aimee Mullins, ilk doğum gününden beri alt bacakları olmadan yaşıyor. Bununla birlikte engelli olmayı reddetti. Onun yerine protez bacakları ile süper güçlere sahip olabileceğine inandı.1996 Engelliler Olimpiyat'inda 3 dünya rekoru kırdı. Mankenlik ve oyunculuk yaptı. People dergisi tarafından en güzel 50 insandan biri seçildi ve 2009 yılında dünyaca ünlü TED sahnesine çıktı.
Başarısızlığa inanmak beyni zehirler. Olumsuz duygularin psikolojik durumunuzu, hayata bakışınızı hatta sağlığınızı olumsuz etkileyen yönleri vardır. İnsan beyni başarısızlıktan korkmaya programlanmıştır. Başarısızlıktan korkan insanlar kafalarında hep nelerin ters gideceğini düşünürler. Bu durumda da istedikleri sonuca ulaşacakları doğru adımları atamazlar.
Kendi hayatımızda da deneyimlediğimiz gibi zaman, mekan ve şartlara bağlı olarak inançlarımızın esnediğini hatta değiştiğini görürüz. Mesela benim için çocukluğumda kariyer; insanın bir işi olmalı şeklinde idi. 15 yaşına geldiğimde hayatımı devam ettireceğim parayı kazanmak için bir işim olmalı ve kariyer tam da bu demek diye düşünüyordum.25 yaşına geldiğimde ise kariyer artık benim için severek gidebileceğim bir işimin olması idi. Zira insanı her sabah coşkuyla yataktan kaldıran şeyin sadece işe gitmek değil severek yapılan bir işe gitmek olduğunun farkına vardım. 35 yaşından sonra ise insanlara faydalı olacağım ve üretici olabileceğim bir işin önemli olduğuna ve asıl kariyerin bu olduğu sonucuna vardım. Bu esneklik ve değişimi bizi sınırlandıran inançlarda da yaşayabilir, bu şekilde zihni engellerimizden kurtulabiliriz. Bunun şüphesiz ilk koşulu sınırlayıcı inancımızın farkına varmaktır. İnancı fark ettikten sonra, esnetme ve değiştirme adına;
-Risk alın,yeni bir şeyler yapın.Yeni bir yemek tarifi deneyin.Yeni bir şeyler yiyin, kendinize yeni hedefler koyun.
-Olumlu yanlarınıza odaklanın.
-Geçmiş başarılarınızı öne çıkarın.Çocukluğunuzdan beri neleri başardığınızı düşünün, zihninizde bunları öne çıkarın.
Sınırlayıcı inançlarımız büyük çoğunlukla sonradan edindiğimiz ve dünyanın ekser çoğunluğunun kabul etmediği inançlardır. Bize bir katkı sağlıyor da olsalar esnetilebilir hatta değiştirilebilirler.Tek yapmamız gereken bize kattıkları değeri bulmak ve bunun yerine hangi güçlendirici inancın bizi o değere taşıyacağının farkına varmaktır.
Sınırlarından kurtulmanız dileğiyle....
Eğitim ve Yaşam Koçu Hafize BİLGİN