Bakış Açımın İnancımla Yaşamıma Yansıması

Bakış açımı değiştirdiğimde, bakışım değiştiği için, bu değişik düşünce davranışlarıma yansıyor.

Bakış Açımın İnancımla  Yaşamıma Yansıması

Bakış açımı değiştirdiğimde, bakışım değiştiği için, bu değişik düşünce, davranışlarıma yansıyor. 

Davranışlarım değişik ya, geribildirimler değişiyor. 

Değişen geribildirimle, daha farklı bir rota tayin edebiliyoruz. 

Hani bir söz var ya, ben değişirsem, dünyam değişir. 

Adeta kendimize paralel farklı bir dünya yaratıyoruz. 

Paralel farklı bir dünya derken ne demek istiyorum: Ben Ümit, üç çocuğum var şükürler olsun, bu durum değişmiyor lakin, para, bolluk bereket akışımı değiştirebiliyorum. 

Buyur sana, orta halli bir yaşam tarzından, rahat yaşam tarzına geçme formülü. 

Biliyorsunuz, sadece yaşadıklarımdan örnekler veriyorum “Ümit akademisinden”. 

Yukarıda anlattıklarımı nasıl yaşadığımı kısaca anlatmaya çalışacağım. 

Çocukken, para kazanmanın ve istediklerimizi elde etmenin çok kolay olduğuna inanırdım, belki de babamın mottosu (sürekli kullandığı bir cümle) olduğu için. 

Bazılarınız diyebilir ki, benim babamın, bakışı yada mottosu tam zıttı idi, bunun bilincinde olarak yazıyorum çünkü biliyorum ki beni aşağı çeken düşünceleri Meditasyon, olumlama, düşüncelerimi gözlemleyerek gibi gibi bir sürü zihin dönüştürücüleri ile dengeye alabiliyorum. 

Babamın mottosu: para paylaşılmak için vardır, bu inanış değersizliğin yansıması olabilir, lakin sonuçta refah bir yaşamımız vardı. 

Bende inanırdım, paranın varlığının, insan ortak havuzuna hizmet ettiğini, bu yüzden hiçbir zaman, para konusundaki harcamalara, az ya da çok diye tasvirim olmadı, elimden geldiğince paylaştım, bu durum al ver dengemi bozdu, değersizliğimi doyurmak için limitsiz verişlerim oldu. Bu vericilik yaşam şekli gibi kaldı, haklarımı benim yerime idare ettiklerini, irademe ipotek koyduklarında anladım, bu sefer haklarıma sahip çıkma yolculuğuna başladım, konu konuyu açıp mecra değişiyor, önemli olan bu iradi haklarımı teslim ettiğim dönemleri değiştirmekti. 

Yakaladım, bu dönem yine, evliliğimdeki ilk 5 yıldan sonra ufak adımlarla bilinçaltına kayıt edilmiş, irade teslimi idi. 

Öyle ya bana sorulmuyordu ki, eski eşimin ailesi büyüktü ve durumları pek iyi değildi, kendimi yokluyorum haklı, yardım edilmeli diye düşündüm ve kapımı açık bıraktım hatta destek verdim “ben artık bu evlilikte yokum" diyene kadar, şimdi detaya girmenin anlamı yok. 

Gönlümden gelerek bile yapığım yardım esnasında, çocukluğumdaki o parayla olan ilişkimi, bozmuşum, bunun sebepleri neler olabilir diye biraz baktığımda, aile içi konuşmalarda ki beklentiler, gönülden olan yardımı bulandırmıştı. 

Misal yardım yapılan kişi yanımızda değil, ardından konuşuluyor: bu kadar yardım yap sen, o da buna karşılık teşekkür mahiyetinde davranacağına, bir bakıyorsun, falan, falan yerde çarçur etmiş.  

Bu vb.  konuşmalar çoğaldıkça,  kabarıyorsun,  haklısın,  büyüyorsun,  nerde büyüyorsun,dev aynasında .Böyle dev olmak güzel,  tatlı bir şey, itibar görürsün. 

Nasıl dönüştürdüm? 

Gün gelip te paraya hakikaten ihtiyacımın olduğu kısıtlı imkanlarımda, ne yapabilirim’ i araştırırken bir bilgi düştü önüme ”tasarrufu, çöpe  attıklarınızdan  yapabilirsiniz”. 

Buzdolabındaki, çürüyen şeylere baktım. 

Her hafta rutin Pazar a gitmeyi alışkanlık edinmiştim,  gitmişken almak lazım, diye alırdım, çürürdü atardım,  baktım  hem dolabı doldurup,  hem dolan dolaptaki bitmeyince,  boşaltıp temizlemeye boşuna efor sarf ediyordum,  yani hem paradan, hem zamandan, hem de(rutin ev temizliği sıkıcıdır)temizlik gerginliğinden dolayı psikolojimden oluyormuşum. Liste yapmaya başladım, artık rahatım,  çarçur yok,  boşa gerginlik yok. 

Geçen 30 yılımdaki verici dönemim esnasındaki düşüncelerimi dönüştürdüm, bu zaten konuşan kafanın susmasıyla ve verimli alana dönüşmesiyle açığa çıkan bir bolluk bereket idi. 

Arkadaş ilişkilerimizdeki sohbetlerimizin detayına biraz inersek, bilincimizdeki kıtlığa sebep verdiğimiz bir şey de, şöyle: aramızda olmayan üçüncü,  beşinci şahıs hakkında konuşurken,  kendi değerimizi ortaya çıkaracağız, itibar göreceğiz ya, o arkadaşlarımız hakkındaki konuştuklarımız  çok ama çok önemli. 

Kıyaslamak 

Ben daha… 

Yok canım ben olsam izin verir miydim… 

Benim yanımda öyle konuşsaydı… 

Zihni temizleyerek açtığımız boş alanla bolluk bereketi çekmek için şu an aklıma gelenler bunlar. 

Bolluğumuzu, bereketimizi yapılandırmak ise, hayal gücümüzü kullanarak, vizyon yaratarak, küçük reel şeyler ile desteklemek, sık sık düşünüp, kendimizi o anın içinde görmek. 

Olanaklarımızı paylaşma ise, adeta bir iş yerinde, iş bölümü yapar gibi paylaşmak. 

Kendime istediğim olanakları, tüm var olana istemek. 

Bizler yaşadığımız bu atmosferi paylaşıyorsak, adeta bir şemsiye altında, bana verilenin hikmeti sadece bana ait değil, evet emek bana ait olabilir lakin bende emeği olanlara da teşekkürümü sunarım bu şekilde.  

Evren’in al-ver dengesinin bu şekilde oluştuğuna inananlardanım. 

Yolumuz, güzellikler yolu olsun. 

 

En güncel gelişmelerden hemen haberdar olmak için Telegram kanalımıza katılın!